Gecenin bir yarısıydı şimdi . Kadın mutfaktaydı ve sevgilisiyle konuşuyordu . Bana dikkat edemiyicek kadar keyfi yerinde gözüküyordu .  Oturma odasındaki pencerenin önünde durmuştum . Korkuluklardan geçebilecek kadar zayıftım . Yani ben öyle düşünüyorum . Bedenim 4 yaşındaki bir kız çocuğunun normalde olması gerektiğinden daha küçük .

Pencereyi ses çıkarmamaya çalışarak yavaşça açtım . Korkulukların arasındaki boşluktan geçmeye çalıştığım sırada birisi  arkamdan saçımı sertçe kavrayıp beni geri çekti .

Çığlık atarak yerimde debelenmeye başladım . '' BU NE CÜRRET ! SENİ BESLİYORUM AMA SEN KAÇMAYA MI ÇALIŞIYORSUN ? '' diye bağıran kadına baktım . '' Bırak beni ben senin kızın değilim ! Beni sevmiyorsun bile bırak gideyim !" Dedim ağlarken .

'' Hah ! Seni ben doğurdum ! Seni ben büyüttüm ama sen nankörlük ediyorsun ! CEZANI ÇEKİCEKSİN O ZAMAN !" Dedi yüzüme tokat atarken . Bu sefer öyle sert vurmuştu ki, burnum kanamıştı .

Son günlerde yeni biriyle tanışmamışmıydı bu kadın . Sevgilinin evine gitsene ! Saçlarımdan tutup beni mutfağa doru sürükledi . Tırnaklarımla saçımdaki ellerini çizdiğimde anlık olarak elleri gevşemişti . Bunu fırsat bilerek saçlarımı ondan kurtarmış ve kaçmaya çalışmıştım . Ancak sol kolumu tutup beni geri sürüklediğinde kolumda korkunç bir acı hissettim .

Çığlık çığlığa kolumu tutarken beni sonunda bırakmıştı . Ancak canımın acıaından ayakta duracak halim kalmadığı için  dizlerimin üzerine çökmüştüm .

Elinde boş çay fincanını tutarken iğrenç sırıtmasıyla bana baktı . Eğilip dizlerinin üzerine çöktü ve saçlarımdan tutup beni kendisine bakmaya zorladı . '' Bitti buraya kadar . Yarın bu iğrenç evden gidiyorum . Al senin olsun burası . Seni yanımda götürmüyüceğim . Kurtuldum senden . Hahahaha'' diyerek delirmiş gibi gülmeye başladı .

Sonra ayağa kalkıp bana tepeden bakarak '' Kapıyı filan kilitlemiyiceğim . İstediğin kadar dışarda sürtersin . Sana yeterince katlandım . '' dedi . Daha sonra kendi odasına gitti . Ordayken içeri doğru yüksek sesle '' Yara izin benden sana hediye olsun . Yalnız yerinde olsam o yarayı sarardım . '' dedi .

Ayağa kalkıcak takatim kalmamıştı . Kolumsa deli gibi acıyordu . Zarzor da olsa ayağa kalkmayı başardım . Duvarlardan destek alarak odama gittim . Daha yatağıma bile varamamışken bilincimi kaybedip yere düştüm .

Ertesi sabah

Bayıldığım yerde uyanmıştım . Kolum hala çok acıyordu ancak yapabileceğim bir şey yok . Acıyla inleyerek ayağa kalktım . Yani en azından denedim . Duvarladan tutarak içeriye doğru gittim . Ancak ev sessizdi . Duvardaki saate baktığımda saatin sabahın dördü olduğunu gördüm .

Kadının odasının önüne gittiğimde onun çoktan uyanmış olduğunu gördüm . Odasının kapısı açıktı bu yüzden ne yaptığını görüyorsum . Kocaman bir valize eşyalarını koyuyordu . Beni fark ettiğinde yüzünde genişçe bir gülümseme oluştu .

'' Ha ha sen de mi erken kalktın . Anneciğini uğurlamaya mı geldin ?"

Dedi . Siktir git lan . Bunu her ne kadar yüzüne söylemek istesem de yapmadım . Valizinin fermuarını kapatmayı bitirdikten sonra valizi yere koydu . Yanıma yaklaştığında geri geri gitmeye başladım .
'' Korkma canım . Sadece veda öpücüğü vericeğim sana '' dedi iğrenç gülümsemesiyle . '' Her ne kadar iğrenç bir mikrop olsan da seni ben doğurdum . Her neyse gel buraya . '' dedi ve kolumdan tutup yanına çekti . Kollarını sıska vücuduma dolarken yanağımdan öptü . '' Oww, iğrenç küçük mikrobum . Umarım yalnız başına kalıp bu evde ölürsün . Senden kurtulduğum için ne kadar mutluyum bir bilsen . '' dedi ve sarılmayı bıraktı .

Daha sonra beni iterek yolundan çekilmemi sağladı . Şarkı mırıldanarak valiziyle beraber kapıya gitti . Onun arkasından gittim ben de . Anahtarları benim olduğum tarafa fırlattı . '' Al bak sana demiştim . Bu ev senin olsun . '' dedi ve kapıyı çarparak evden çıkıp gitti .

Bu gerçekten oldu mu ? İki yıl süren kabus sonunda bitti mi ? Ağlayarak dizlerimin üstüne çöktüm . Sonunda artık dayak yemiyicektim . Sonunda...

O gittikten sonra yaptığım ilk şey çekmecelere doğru gitmek oldu . Yanıklara iyi gelicek bir krem ya da en azından bir sargı bezi bulmayı umut ediyordum . Çekmeceleri talan etsem de bir şey bulamamıştım . Pes edip mutfağa gittiğimde masanın üzerinde duran yanık kremi ve sargı bezini gördüm .

Önce şaşırsam da yavaşça oraya doğru gidip gerekenleri aldım . Yerimden ayrılmadan mutfak masasının üzerine oturarak , kolumu sarmaya çalıştım . Ancak bu minik ellerle pek kolay olmamıştı . Yarayı güç bela sardıktan sonra karnımın gruldamasıyla ellerimi karnımın üzerine koydum . İki gündür yemek yemiyordum . Daha doğrusu yemek verilmiyordu .

Masanın üzerinden aşağı indim ve buz dolabının önünde durdum . Boyunun üç katı kadar olan kapağını iki elimle tutup açtım . İçinde fazla bir şey yoktu . Bir kabın içinde dilimlenmiş peynir ve biraz da ekmek buldum . Ama ekmek bayattı .

Yapıcak bir şey yok . Eğer bir şeyler yemezssem ölüceğim diyerek ekmeğin arasına peyniri koydum ve onu yedim .

Sanarım bundan sonra bu şekilde yaşamak zorundayım .

Devam edicek....

Gümüş yüzük Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin