Ebi-l Benât

101 16 15
                                    

Azer bugün fabrikada hayli yorulmuştu. Tek istediği şu an eve gidip hemen kendini yatağa atmaktı.

Güvenlik görevlisi ile selamlaşıp yoluna devam etti. Yurtdışına açılma fikri çok güzeldi ancak çokta yoğun geçiyordu. En önemlisi de yabancı dil meselesiydi. Azerin bir türlü ısınamadığı dil rusçaydı.

Tabii ki muhteşem kardeşi Yılmazın bulduğu muhteşem tercüman Darianın da geçen gün patavatsızca arayıp fazla samimi mesajlar atması işi daha da zorlaştırmıştı.

Karaca Azerin ondan çekindiği için işe aldığı Dariadan haberi olmadığını öğrenince haklı olarak sinirlenmişti. Hala Karacanın söyledikleri Azerin kulaklarındaydı.

'Ben sana güvenmeyen bir kadın mıyım?'

Aslında Azer hiç saklamayı düşünmemişti ama Kulkan ve Yılmaz onu biraz gaza getirmiş gözünü korkutmuşlardı.

Neyse ki konu her zamanki gibi tatlıya bağlanmıştı. Karaca bu aralar yoğun çalışmıyordu. Alaz bu yıl okula başlamıştı ve ilk dönem Azer ile Karaca oldukça az iş yoğunluğu kurmuşlardı.

Aylardan Hazirandı ve Alaz okulunu artık çok seviyordu okulların kapanacak olması fikrine alışamamıştı.

Azer kapının önüne gelip arabasını park etti. Kızının üç tekerli bisikleti yine demir kapıdaydı belli ki kaçmadan yakalanmıştı.

Yüzündeki gülümseme ile içeri girdi. Anahtarı ile kapıyı açtığında antrede elinde raketler ile bekleyen oğlunu gördü.

'Aslanım hayırdır? Ne bunlar'

'Biz annemle tenise gidiyoruz baba hem biliyo musun Gülce ve Sare teyzemde geliyo bi de Ela geliyo'

Ah Elaa....

Karacanın kıskandığı en küçük insan Alazın biricik arkadaşı...

Azer gülerek oğlu ile ellerini havada birleştirdi. Merdivenlerden gelen seslere baktığında Karaca ve birtanecik kızı Ahu Nevayı gördü.

'İşte benim evimin baş taçları'

Karaca gülerek kızını Azere uzattı.

'Evinin minik baştacı bugün sana emanet çünkü biz tenise gidiyoruz. Annem ve babam şehir dışındalar Fadik annemde zaten aylardır bununla cebelleşiyor diye ona söylemedim. Hadi size iyi eğlenceler Yürü bakalım Alaz efendi.'

Alaz ve Karaca el sallayıp çıktılar.

Azer ve Ahu Neva birbirlerine şaşkınlık içinde bakıyorlardı.

'Kaldık mı ikimiz kızım senin bu anan var ya geliniyle oğlunu yalnız bırakmamak için tenise bile yazılmış.'

Ahu Neva babasının söylediklerine gülüyordu. Birlikte oyun halısının üzerinde biraz oyun oynadılar.

Azer gelen mesajlara bakarken Ahu Neva babasının boynuna sokuldu.

'Baba Köffeli börek'

İşte Ahu Nevanın en sevdiği yemek ve Azerin çaresizce kızına bakışı aklına hemen Adnan Usta geldi ama o da oğlunun mezuniyeti için şehir dışındaydı.

'Adnan dede de yok kızım başka yemek yapsak köfteli makarna yesek?'

'Baba köffeli börek'

Ve Ahu Neva bu inadını Seyhan Halasından alıyordu. Onu istediği bir şeye ulaşmadan durdurmak mümkün değildi.'

Azer kızını kucağına aldı. Elindeki telefonunu da alıp mutfaklarına doğru yürüdü.

Kızını tezgaha oturtup telefonundan tarif videosu açtı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 10, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

MEVEDDETWhere stories live. Discover now