5. Bölüm: Akademik Rekabet

229 33 16
                                    

"Gittiğin yöne dikkat et."

Riddle, Hermione ona çarptıktan sonra hemen geriye adımladı, temas etmeleri kendisini rahatsız etmişçesine.

Hermione ise zonklayan elmacık kemiğini ovuşturdu, "Beni takip mi ediyorsun Riddle?" diye sordu.

Karşısındaki genç adam üzerindeki beyaz gömleği hafifçe düzeltti ve alnına düşen siyah saçlarını eliyle geriye attı "Kütüphanede vakit geçiren tek kişinin sen olduğunu sanma Granger." Ardından soğuk ve karanlık bir dehlizi andıran gözlerini kıstı, aralarındaki mesafeyi azaltacak şekilde öne doğru bir adım attı, "O iksire ne yaptın?"

Hermione kaşlarını çattı, "Ne?"

"Dediğimi duydun, bu sabah senin iksirinin farkı neydi?" dedi buyurgan bir tonla. Ancak Hermione Granger buna pabuç bırakacak biri değildi.

"Belki sadece senden iyiyimdir, Riddle." dedi sakince.

Tom Riddle ise bunun ihtimalini bile yok saymış olacak ki duruşunu dikleştirdi, "Bana meydan mı okuyorsun? Birinci sınıftan beri dönemimin en iyisiyim. Kendi çağımın en parlak büyücüsü bile olabilirim. Şimdi birden bire parlayan bir cadının beni geçmesine izin vereceğimi mi sandın?" diye tısladı kısık sesle.

Hermione ilk an ona okkalı bir söz söylemeyi düşündü. Fakat sonra çattığı kaşlarını gevşetti ve yere düşen kitaplarını bir bir toplayıp sıkıca göğsüne bastırdı, umursamazca arkasını dönüp gitti. Hem de tek söz söylemeden. Voldemort da olsa nihayetinde F.Y.B.S.'lerin yaklaşmasıyla gerilmiş hırs küpü pislik delikanlının tekiydi ve ona ne kadar az bulaşırsa o kadar iyi olacaktı. Tom Riddle onun cevap bile vermemesiyle arkasında kalakaldı.

* * * * * *

Okulun ilk günü F.Y.B.S'nin açılımı olan Feci Yorucu Büyücülük Sınavı'na yaraşacak biçimde feci yorucu geçmişti. Ancak sonunda Hermione Gryffindor kulesineki dört direkli karyolasına uzanmış, kütüphaneden aldığı bol tozlu, tuğla kıvamındaki kitaplardan birini okuyordu. Okuduğu kitabın ne hakkında olduğunu denklemden çıkarırsa sanki sahiden 7. sınıf için her zamanki şatosuna dönmüş gibi hissedecekti. Hatta hissediyordu da. Buraya onu getiren sihir sayesinde etrafındaki insanlar onu tanıyor -daha doğrusu varlığını yadsımıyor- gibiydi Hermione onları bilmese de. Şimdi kendi zamanındaki Hogwarts'ta olsaydı da benzeri olacaktı. Savaş kahramanı Granger ve Granger'ın tanımadığı alt sınıf öğrencileri... Sararmış yapraklarını çevirirken aklını bulunduğu ana getirdi. Aslında savaşın olmadığı bir dünyada basitçe 7.sınıfı geçirmek oldukça cazip görünüyordu. Ama eninde sonunda 1998'e dönmesi gerekti.

Uzuzun uzun esneyerek sayfaları çevirmeyi sürdürdü ve işine odaklandı. Cincüce köyleri... Kitaptaki bölümlerin bazıları işe yaramaz bazıları oldukça enteresandı bölümlerin. Ne var ki ilk taradığı kitapta istediğini bulamamıştı. Elbette kitabı baştan sona okumamıştı, istediği bilgileri kapsayabilecek bölümleri taramıştı ama çabası nafileydi. Göz kapakları gittikçe ağırlaşırken ilk taradığı kitabı ertesi gün iade etmek üzere başucuna koydu. Diğer beş kitabıysa sandığına yerleştirdikten sonra kendini yumuşacık yatağına bırakıp rüya aleminin kollarına daldı.

Rüyasında -ya da kabus mu demeliydi?- Tom Riddle'ı gördü. Pislik bilinçaltında bile geziniyordu. Uzun boylu, her kapıyı geniş omuzlarıyla kapatan karanlık figür yüzünden terleyerek uyandı salı sabahına.

Hermione uyandığında saat sabahın 6'sıydı. Bir buçuk saat daha uyuyabilirdi ama ne kadar dönse de uykuya dalamayınca nihayetinde yavaşça doğruldu. Kısa bir an yaşadığı her şey rüya mıydı diye etrafı kolladı. Ancak yatakhanede gördüğü yüzler yabancıydı. Derin bir iç çekerek banyoya kendini attı. Sıcak duş kaslarını gevşetirken mutfaktan tqze bir fincan kahve almaya karar verdi.

Tomione  - OBSESSIONWhere stories live. Discover now