4. Bölüm: Tehlikeli Adımlar

242 31 20
                                    

Genç adamın bakışları bile tehlike alarmı gibiydi. Yine de Hermione derin bir iç çekip başını salladı. Hermione Granger endişelenmek, telaşlanmak için fazlasıyla yorgundu. Sadece gözlerini devirdi ve giderek onun yanına oturdu. Tom Riddle ise bir heykel misali durdu, asla kıpırdamadı. Ancak Hermione onun göz ucuyla kendisini süzdüğünü hissedebiliyordu.

Hermione ise artık bunalmış haldeydi. Neden tuhaflıklar hep onu buluyordu ki?

Yapılacaklar listesi belliydi. Öğle arasında kütüphaneye giderek cincüce yerleşim yerlerinden -özellikle de şu meşhul Tilnor köyünden- bahseden kitapları arayacaktı. Aslında Sihir Tarihi öğretmeni olan Profesör Binns'ten de fikir alabilirdi.

Fakat genç kadının acelesi yoktu. Eğer gelecekte olduğu noktaya geri dönebiliyorsa burada geçirdiği zamanın bir anlamı olmayacaktı.

Kitabının kenarlarına küçük karalamalar çizerken yanındaki Riddle'ın rahatsız biçimde kıpırdandığını hissetti. Umursamadan saçlarını yana atarak ikisinin arasına aldı ve görüş alanını böylece kapattı.

İksir dersi başlarken Horace Slughorn içeri adımladı. Elbette... Hermione Slughorn'un ne kadar yaşlı olduğunu unutmuştu. Harry'nin anlattığı kadarıyla Slughorn ve Riddle'ın münasebetleri bile olmuştu Hortkuluklara yönelik.
Sahiden de saçları daha fazlaydı ve gri teller beyazlara üstündü. Adamın yaşlı mavi gözlerindeki ışıltı ise birebirdi. Yılların ondan götürmediği yegane şey belli ki İksir aşkı ve öğretme hevesiydi.

"Benden ileri iksir alan son sınıfları görmek harika! Ne çabuk büyüyorsunuz.."

Hermione kimsenin onun varlığını yadırgamadığından emin oldu. Enteresan şey şuydu ki adeta onun için bir boşluk yaratılmıştı ve o da bu yapboza cuk diye oturmuştu. Onu buraya getiren nasıl bir sihirse, cadı-büyücü işi olmadığı kesindi.

Sadece... Sadece Tom Riddle işkillenmiş gibi görünüyordu. Ne var ki bu onun her zamanki hali olabilirdi. Harry; Hermione ve Ron'a Riddle'ın gençliği hakkında öğrendiği bazı şeyleri anlatmıştı. Şüpheci, sinsi, gözüpek, bilgiye aç...

Aralarındaki mesafeyi korumak akıllıca olacaktı. Yine de evrenin kendisi için yarattığı boşluklar buna müsaade edecek miydi? Önce öğrenci başkanlığı şimdi de boş sıra. Fakat kafaya fazla takmaya gerek yoktu. En azından Hermione buralarda uzun süre kalmayı düşünmüyordu.

Slughorn sınıftaki bir avuç öğrenciyle uzun süre sohbet etti. Ardından başının ağrıdığından, önceki gün çok fazla meyankökü şekeri yediğinden söz edip onlardan -kitap açmadan- birer  Ağrı İksiri yapmalarını istedi.

Hermione içinden küçük bir lanet okudu. Pek tabii ki 7. Sınıfı almadığı için bu iksirin yapılışını mükemmelleştirememişti. Ama 6. Sınıfta Snape'in hegomanyasında İksir öğrenirken aklında kalan bazı şeyler vardı.

Riddle'ın yanından kalkarak diğer öğrencilerle birlikte malzeme dolabına ilerledi. Küçük keseler içerisinde duran toz haline getirilmiş unicorn boynuzundan bir minik kese aldı. Hemen ardından zar kanatlı sinek ve burnuk tüylerini alıp, birkaç sihirli fasulye ve taze nehir sümbülüyle beraber sırasına geri döndü. Kazanını kurduktan sonra çok geçmeden gümüş bıçağıyla nehir sümbüllerinin taç yapraklarını ayırmaya başladı.

Riddle ise çoktan kazanını kaynatmaya başlamıştı. Hermione göz ucuyla onun tüten kazananı baktı, Riddle Hermione'nin aksine nehir sümbüllerinin taç yapraklarını gümüş bıçakla değil, alaşım pirinçten bir bıçakla soyuyordu.

Hermione'nin altıncı sınıfta Harry'nin sergilediği olağan dışı başarıdan bir şey öğrendiyse o da gümüş bıçakların bitkilerin sihirsel özünde eksilme yapmadan doğrama imkanı sağlamalarıydı. Aslında genele bakıldığında sıradan çelik bir bıçak veya demir bir hançerden anlamlı bir farkı yoktu. Malzemeler ve yöntem doğru olduğu sürece iksirlerin etkinliğinde hiçbir problem olmazdı. Ama mükemmeli yakalamak için gerçek iksir virtüözleri gümüş bıçaklar tercih ederlerdi. Hermione Riddle'ın seçiminin niçin pirinç olduğunu anlayamadı.

Tomione  - OBSESSIONWhere stories live. Discover now