8. Bölüm

83 8 0
                                    

Bölüm sonu yazdığım duyuruyu okur musunuz, lütfen.

Oy vermeyi unutmayın.

Keyifli okumalar.

<3

-------


Görüşme odasındaydım. Babamı görmeye gelmiştim. Kapı açıldı. Gardiyan ve bir adamın konuşmalarını duydum. Ve babam...

Ellerinde kelepçeler, ağzında ağızlık. Bana çaresizce bakan babam. İlerleyip masada karşıma oturdu. Ellerimi cama dayadım.

"Baba..."


-1 saat önce-

Boynuma peş peşe bırakılan öpücükler yüzünden uyandım. Kıvanç olmalıydı.

"Kıvanç." dedim uykulu bir ses tonum vardı, sesim hafif çatallı çıkmıştı.

Güldüğünü duydum. "Günaydın."

"Günaydın patronum."

"Patronun yesin seni?" dedi alayla karışık bir ses tonunda.

Güldüm. "Yok olmaz. Evlenmeden olmuyor."

"Annem kızar demeni bekledim." dedi.

Derin bir nefes aldım. "Annem de kızar, evlenmeden olmaz da."

"Göreceğiz." dedi.

"Ben bu gün babamı görmeye gitmek istiyorum."

Duraksadı. Konuşmadı ilk önce. Şaşırmış olmalıydı, bende şaşırmıştım. Aslında dün gidecektim fakat gidememiştim. Telafi olarak bu gün gitmeyi planladım.

Babamı özlemiştim.

Acaba nasıldı?

İyi olmalıydı. Umarım iyiydi.

Arkamı dönüp ona baktım. Elleri belimde kaldı. Bakışlarını kaçırdı. Dudakları aralandı. Kapandı. Ne söyleyecek ise söylemekte zorluk çekiyordu. Dudakları son defa aralandı;

"Tamam. Seni bırakırım." diye mırıldandı.

"Tamam." son harfi uzatarak konuşmuştum.

Güldü. "Ya sen niye bu kadar tatlısın? Yerim seni." deyip bir anda beni gıdıklamaya başladı.

"Kı-Kı-Kıvanç t-tamam dur!" dedim kahkahalarımın arasında. Durmadı gıdıklamaya devam etti. "Dur!" diye bağırdım gülerken.

"Durmam, yerim seni dedim." bir anda burnumu ısırınca daha çok kahkaha attım.

"Dur, yeteerrr!"

"Olmaz canım. Duramam." Hem gıdıklayıp, hem de bir yerlerimi ısırmaya devam etti.

Gülmekten nefessiz kalmıştım resmen. "Dur, dur."

"Kucağıma çıkarsan olur."

Fırsatçı.

Pislik.

Gülmeye devam ettim. Durmadı. "Tamam çıkacağım, tamam. Dur!"

Elleri durdu. Nefessiz kalmıştım. "Şakaydı, çıkmayacağım!" deyip kahkaha attım.

Tam yataktan kalkacakken belimden çekti, tekrar gıdıklamaya başladı. Gülmekten nefessiz kalmıştım.

"Şaka öyle mi? Şaka demek hanımefendi." dedi. Ben gülmekten konuşamıyordum.

Çevirmen | +18Où les histoires vivent. Découvrez maintenant