3.0

1K 72 87
                                    


oha 30'a kadar nasi yazdim lan kimse okumaz diyodum ama masallah hepinize tenkkyu assklarim o zaman iyi okumalarr yorumlarinizi eksik etmeyin kendinizi belirtmektende cekinmeyinn

Diet Mountain Dew' lik bir bölüm kosun okumadan acin

dudaklarımı istemsizce ayırdığımda daha fazla bedenine baskı yapmamak adına bir adım geri çekildim, "Hadi yatağa," dedim geçiştirircesine. "Yatağa mı hızlıyız?" dedi sarkastik bir tonda mile ardındanda beklediğim gibi sırıttı. "Ya öyle mi dedim, hem kötüsün dinlenmen gerek."

"Off," diye somurtarak lavabodan çıktı bende adımlarını takip ederek ilerledim arkasından. ayça'nın uyuyor olmasını görmesiyle beraber mile olduğu yerde durdu ve bana döndü. başımı iki yana onaylamamışçasına salladım ve çenemle yatağını gösterdim. dudaklarını büzerek kendini yatağına bıraktı. "Işığı kapatıyım mı?" diye sordum çok ses çıkarmadan. 

yatağında tam anlamıyla bir tablo gibi yatan mile cevapladı sorumu dudakları yukarı kıvrılırken, "Kapat, ben senin karanlığını da tanır severim." cevap vermeden ışığı kapatmıştım artık ne o tabloyu görüyordum ne de önümü. mile'yi bulma çabalarında yeltenirken ses çıkarması iyi olmuştu gidip yanağına bir öpücük kondurup "İyi geceler" diye fısıldayıp kendi yatağıma ilerledim. bacağımı çarpmamla hafif ağzımdan ses dökülmesi eş zamanlı oldu. içimden küfürler edip yatar pozisyona geçtim. 

tüm yorgunluğumla uyuma çabaları içindeyken mile'nin fısıldamasıyla bölündü bu çabam,  "Pşşt baksanaa", maalesef bakamıyorum zifiri karanlıktayız bebeğim. "Noldu" diye fısıldadım biraz uykulu bir tonda. "Uyuyamıyorum." gözlerimi tekrar kapatıp olduğum yerde "Ben uyuyabiliyorum" dedim. "Ama uyuyamamışsın?" diye karşılık verdi hemen bu sefer hafif sarkastik bir tonda. doğru bu çok mantıklıydı, "Olur öyle şeyler" bu sefer sesim biraz gür çıktı uykumda kaçmıştı zaten. mile'den cevap gelmeyince tekrar kapadım gözlerimi ve uykuya dalmıştım sonunda. 

sabah erkenden kalkıp antrenmana gitmekten nefret ediyordum, ve bu sözdende anlaşılacağı üzere erkendi antrenmanımız. saat 8 civarı zorla kaldırıldım mile-ayça ikilisi tarafından, biz hazırlanırken odaya pelin gelmişti mile'nin sargılarını değiştireceğini söyledi. bunu yapmaya başladığında mile yüzünü ekşitince bende istemsizce aynısını yaşamıştım. "Bittii" dediğinde içimdeki rahatlamayı görmeniz lazım.

yemekte hiç bir şey yapmasına, tutmasına dahil izin vermedim her şeyini ben taşıdım ve sonunda masaya oturduğumuzdada hayecanlı hallerinden etkilendiğini anlayınca yemeğini de ben yedirmek istedim bana teslim edince bunu istekli bir şekilde yerine getirdim ardından bende biraz atıştırınca masadan kalkıp çıkışa doğru ilerledik.

bugün maç olmadığından şanslıydı mile, dinlenmesi iyi olucaktır onun için. antrenmanda her zamanki ısınma hareketlerinden sonra manşet maçı oynandı, biraz servis falan çalışıldı çok ağırlık vermedik dünki maç yeterince yorucu geçmişti zaten. dani bizi antrenman sonrası otele bıraktırıp dinlendireceğini söyleyince rahatlamıştık gözlerimden uyku aktığı her yönümden belli oluyordu bence. 

bir köşede oturmuş çalışmaların devam etmesini izliyordum pes edip oturmak için izin istemiştim zaten. mile bir anda hızlı adımlarla bana doğru ilerledi. bir bacağıyla bacak arama sıvıştı ve arkama doğru eğildi bu hareketinden sonra boynumu öpeceğini düşündüğümden boynumu yatırıp gülümsemiştim. ama amacı arkamdaki su dolabından su almak olduğunu öğrenince utanıp pozisyonumu değiştirdim. suyunu aldıktan sonra çekilmeden yüzüme doğru eğildi. gülümseyip elindeki suyu açmaya başladı, açma işlemini tamamladıktan sonra doğruldu ve su şişesini ağzına götürdü. hala bir bacağı bacaklarımın arasındaki komutundaydı. 

gitmesini hiç istemesem de su içtikten sonra geri döndü sahaya, bu tansiyon yükselmesinden dolayı bende bir su alıp oturdum tekrar yerime..

sonunda antrenmanımız bitmiş otele gelmiştik mutluluğumu anlatamam kendimi duşa atıp saatlerce çıkmama fikri çık aklımdan! 

saatlerce olmasa da bi 20-25 dk boyunca duştaydım bana iyi gelen nadir şeylerdendi. mile'yi özlediğimden çıktım yoksa ne işim olur? 

"Bir an çıkmıycaksın sandım dalıyodum içeri." dedi yatağının ucunda yayılmış bir şekilde otururken mile. havlumu saçlarımın içinden geçirip cevapladım. "Bende öyle planlamıştım işte ama kalp bu dayanamadı." dememle sırıtıp beni izleme işlevine devam etti. 

odada klima açık olduğundan hasta olmamak niyetiyle gidip saçlarımı kuruttum. odaya döndüğümde ayça'nın bizi yalnız bıraktığını fark edince sevindim. mile karnındaki sarılı bantlarla uğraşıp iç çekiyordu, yanına yaklaşıp ne yaptığını sordum.

"Sıkıyor." diyip yüzünü ekşitti bana doğru. "Dur bir bakalım." diyerek büyük adımlarımla karşısına doğru adımladım ve tişörtünü hafifçe yukarı kaldırıp bantlarını yokladım. "Tutar mısın bi' hayatım." dedim ve elimle havaya kaldırdığım tişörtün ucunu mile'nin eline tutuşturdum. bantları genişletip iyi olup olmadığını sordum. "Biraz daha sıkabilirsin." dedi boğazını temizleyerek. hafifçe az bir şey daha sıkıp bıraktım. "Teşekkür ederim." dedi bozuk türkçesiyle bile o kadar tatlı söylemişti ki o teşekkür ederim diyen ağzını ısırasım gelmişti. 

istemsizce yanaklarına kaydığında elim sıkmadan edemedim, "Sadece sıkıyor musun?" dedi geri çekildiğimde mile. birde yaklaşıp iki yanağından da öpmüştüm gaza gelip. 

yemeğe gitmeden önce biraz kestirmek adına kendimi duştan sonra yatağıma bıraktım. gözlerimi kapatmış olsam da mile'nin bana baktığını hissetmiştim gözlerimi aralayıp gözlerinin içine diktim. tahminlerimde yanılmamıştım oturduğu yerden kalkıp benim yatağımın ucuna yöneldiğini görünce kollarımı açıp kollarımın arasına yatmasını istercesine baktım ona, gözlerimle konuştuğum şeyi yaptı yüz üstü bir şekilde kollarımın arasındaydı bir elimi sırtına götürdüm ve yavaş hareketlerle okşadım tişörtünün altından. yattığı pozisyonda bana sarılırken bacağını da açıp diğer bacağımın üstünden diğerinin  arasına yerleştirdi. 

birbirimize yakın olduğumuzda ona dokunmadan bile içimde bu kadar garip şeyler olurken şuan ki halimi tahmin edemezsiniz, her gün beni derine ve daha derine çekiyordu.


**

Bİ BÖLÜM SONU DAHA YA KİTAP FİNALE YAKLASİYOR GİBİ NE DERSİNİZZ?? 







karamel/ EbGas Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt