"çok cilvelisin, ne yapacağız"

37.6K 3.3K 1.7K
                                    

"Hocam, midem biraz kötü de çıkabilir miyim?"

Sadece onun sesi çıkan sessiz sınıfta kimyacanın anlatımını böldüğümde tek ses olduğumdan sınıftaki saniyelik bakan birkaç kişi aksine kaşları havada bir şekilde bakmaya başladı bana.

Beni severdi ama dersinin bölünmesini de pek sevmezdi. Bundan ki havada olan kaşları derin bir oflama ve kalemi tutan havadaki eliyle aynı oranda inmiş, baygın bakışlarla gözlerini kısmıştı.

"Teneffüs biteli on dakika oldu olmadı Jungkook. Teneffüste ne yaptın?"

Yüzüme yerleştirdiğim samimi sırıtma ve hızlı göz kırpışlarımla yutkundum. Ne kadar klasik bir soruydu bu böyle ya? Hem on dakika önce gitmiş olsam bile bir daha gelmiş olamaz mıydı?

"Biraz kötüyüm ama... Lütfen."

Lütfen, manitamın tepesine çıkmam ve saçlarını avuçlarım arasına dolayarak dudaklarını öpmem lazım.

"Git hadi git."

O geri tahtaya döndüğünde ben çoktan bastırmaya çalıştığım sırıtmayla sınıftan çıkmış ve hızlı adımlarla merdivene ilerlemeyle başlamıştım.

Tamam, fazlasıyla heyecanlıydım. Bir erkekle yakınlaşmanın yanısıra Taehyung'la ilk defa bu kadar yakınlaşacaktık. Şahsen kucağına oturacaktım. Yani ben öyle düşünüyordum ve buna da fazlasıyla hazır, istekli hissediyordum.

Parmak uçlarım uyuşuyor ve hayaliyle bile kulaklarım biraz ısınıyordu ama merakıyla da yanıp tutuşuyordum. Çok rahat hissedeceğime emindim. Hatta çok hoşuma gidip bunu sürekli isteyeceğime de. Taehyung beni sürekli sarsın, kolları arasında hem dokunuşları hem sıcaklığıyla mayıştırsın...

Zemin kata indiğim gibi okul kapısından giren Taehyung'la bakışlarımız kesiştiğinde onun gözlerinde olan munzurluğu ben dudaklarımda oluşan gülüşle belli ettim. Siyah ceketi üzerinde değilken tişört ve kotla kalmıştı. Fazlalıkları çıkarıp gelmişti anlaşılan.

Eklemem gereken bir detaysa tişörtünün beyaz olduğu ve beni ilk defa gördüğüm bu halinin mahvettiğiydi. Basit bir şey bu kadar yakışmamalı beni de bu kadar heyecanlandırmamalıydı.

Tam kesişeceğimiz noktada durmak yerine sol elimi yakaladığı gibi öne geçti ve beni de peşinde sürüklemeye devam etti. Karıncalanan vücudumla gülümserken alt dudağımı ısırdım.

Ateşli bir hareket gibi gelmesi normal miydi yoksa normaldi de ben gerçekten Taehyung'un ufacık bir bakışına bile yükselmeye başladığım için mi bu da öyle gelmişti?

Tuvalete girdik, sondaki kapısı açık kabine sürükledi beni. İki kişi için dar olan kabine girdiğimiz gibi yüzlerimiz birbirine bakar hale geldiğimizde kapıyı kapatıp kilitlemeyi ihmal etmedi.

Dudaklarımı yalarken dudaklarındaki sırıtmanın taştığı keyifli bakışlarıyla derin bir nefes aldım, göğüslerimizin birbirine temas etmesine sebep oldum. 

Ani bir cesaretle kontrolü onun almasına müsade etmeden kendim bir şeyler denemek istedim. Bundan ki ellerimi tişörtten belli olan yapılı göğsüne koyduğum gibi omzuna kaydırdım ve son bir adımı atıp sırtının kabine yapışmasını sağladım. 

Uzun boyundan dolayı başını hafif eğerek bana bakarken birkaç saniye içinde belimde uzun kemikli ellerini hissettim. Bu baskıyla dudaklarım arasından titrek bir nefes aldığımda kafamı hafif yana eğdim.

Dudaklarına istekle bakarak göğsümü biraz daha göğsüne ittim, burnumu çenesine hafifçe sürtmeye başladım.

"Doktorum, çok hastayım sana. İyileşmem için de öpücüklerin gerekli."

seduce you |taekookWhere stories live. Discover now