"tipim değilsin çocuk"

31K 3.5K 3K
                                    

"Dersi on buçukta ve tahminime göre bir beş  dakikaya burada olacak."

Sohee kolundaki saate baktıktan sonra bana döndüğünde kuruduğunu hissettiğim dudaklarımı birbirine bastırarak yutkundum. Niye bu kadar gerilmiştim bilmiyorum ama midem bir kötüydü sanki.

Heyecan? Tabi ki vardı! Nasıl heyecanlı olmayım ki hoşlandığım kızın abisini ayartmaya çalışacaktım ve abisi de pek normal biri sayılmazdı. Ogf, hiç değildi ya.

Kim Taehyung, yirmi üç yaşında, tıp beşinci sınıf öğrencisi ve yakışıklı olmasının önüne geçen etken ise hakkında bir sürü saçma sapan ya da kötü söylentinin olmasıydı. İnsanlar bu yüzden korkup yanına takılmazken birkaç kişi dışında kimseyi görememiştim etrafında.

Hoş, Sohee'yle konuşmadan bile kardeşine olan ya da ailesinin olan baskıcı tavırlarını zaten biliyordum. Genel olarak tüm okul biliyordu aslında. Bu yüzden Sohee'nin yanına pek fazla kişi yaklaşamazdı zaten.

Bizim olay ise sıradandı baya. Sosyal medyada bir hikayesine cevap vermiştim ve konuşmaya başlamıştık işte. Akıp gidiyordu konuşmamız sıkmıyordu da. Okulda arada bir araya gelsek de bahçe içerisinde bu pek fazla mümkün değildi çünkü abim görür telaşındaydı.

Kim Taehyung canımı çok sıkıyordu bu yüzden.

Hoseok'un daha dün dediği bakışları ben de fark etmiştim elbette ama bakışları benden daha çok kardeşine olduğundan pek takmamıştım.

Planım gayet iyiydi ta ki gay olduğunu öğrenene kadar. Gay olmasında da sıkıntı yoktu ama benim çevremde de gay yoktu. Okulu gezip etrafta da gay birini arayana kadar kendim daha mantıklı gelmiştim. En azından her şey benim kontrolüm altında olurdu. Fazla kişilerle daha da sarpa sarmazdı olası bir durumda.

Evet, kontrolüm altında.

Onu ayartmak... Yapılırdı ya. Güveniyorum kendime neden yapılmasın. Dikkatini çekeceğim, konuşmamızı sağlayacağım ve bir iki ufak buluşma sonrası kendimi çekeceğim ondan. Onun da bana pek kapılacağını sanmadığım için zararlı çıkan kimse olmayacaktı. Tam ayarındayken bitecekti her şey ve ben kardeşiyle yoluma bakacaktım. Kapılırsa da onun problemiydi.

En azından ben öyle düşünüyordum.

İleride kardeşinle sevgiliyim diye karşısına çıkınca elbet sıkıntılar olacaktı ama onlar en son düşüneceğim şeylerdi. Hoseok ve Namjoon'u ikna etmeye çalışacaktım aslında ama onlar da asla kabul etmezlerdi.

Hem tipi ne onu da bilmiyordum ki. Bir şekilde kendim halledecektim işte. Tipi değilsem bile olacaktım. Tabi ben değil, o değişecek ve tipim artık Jungkook diyecekti!

"Niye öyle gülüyorsun?"

Başaracağım düşüncesi ve egom devreye girince istemsizce sırıtıyordum galiba. Hemen kendime gelip boğazımı temizlediğimde kaşlarım biraz çatılmış sonra eski halini almıştı. Derin bir nefes alıp iyi öğrenci gibi gözükmek için giydiğim blazer okul ceketimi düzelttikten hemen sonra ellerim saçlarıma gitti.

"Gülmüyorum ki."

Sohee anlamsızca bana bakarken kıkırdamıştı bir an da ve ben de ona baktım niye gülüyorsun dercesine.

"Abim için süslendiğini inanamıyorum ve buna daha fazla şahit olmak istemiyorum. Görüşürüz."

Bir şey dememe müsaade etmeden öylesine el sallayarak yanımdan gittiğinde gözlerimi devirdim. Onun için uğraşırken bir de trip yiyordum ya. İnanılmaz gerçekten. Çok meraklıydım sanki ben senin abine.

seduce you |taekookWhere stories live. Discover now