[7]

36 6 63
                                    

"Tanrı aşkına! Saçmalamayın!"

Aman ne güzel. Ben ittikçe onlar daha çok geliyordu. Konu ne mi? Tabiki şu ağızda dolaşan intikam planı. Müdür Taejun geç geleceğini söylemişti. Minho diğerlerine bahsetmiş plandan. Hepsi lobide toplanıp beni çağırdıklarında katılacaklarını söyledi. Alt kattan Ryujin ve Soyeon bile vardı.

"Anlamıyorsunuz... Yapacaklarımın illegal olduğunu söylüyorum size!"

"Jisung-"

"Minho. Bak buradakilere anlatmana bir şey demiyorum. Ama sorun şu, eninde sonunda polislik olacağım. Ya öleceğim belki!"

Minho kafasını çevirdi. Uzun bir süre sessizlikten sonra ilk konuşan Sunooydu.

"Hyung, biz sana gerçekten yardım etmek istiyoruz."

Hafif kırgınlıkla söyleyince yanımdaki sandalyeyi çekip oturdum.

"Çocuk oyuncağı değil bu. Hepiniz yetişkin insanlarsınız. Bu yaşta hayatlarınızı mahvedeceksiniz. Bile bile kendinizi ölüme iteceksiniz!"

Bana karşılık konuşan Soyeon oldu bu sefer.

"Jisung. Dediğin gibi, yetişkin insanlarız. Neyin ne olduğunu biliyoruz ve kendimiz karar verebiliyoruz. Buradaki insanlar herşeyi göze alarak katılmak istiyor."

Minho, Soyeon'u destekler biçimde kafa salladı.

"İyi. Madem bu kadar hayatınızı ateşe atmaya meraklısınız, akşam 9'da evime gelin. Konumu size atarım."

Sonrasında odaya geçtim. Ardımdan da müdür gelmişti zaten.

-

"Akşam görüşürüz hyung."

"Görüşürüz Sunoo."

Sunoo ve diğerleri de çıktıktan sonra kimsenin kalmadığını düşündüm. Hemen çıkma gibi bir niyetim yoktu. Jeongin ile konuşup konuşmamakta çok kararsızdım. Bence hiç bahsetmemeliydim. Öğrendiğinde ömür boyu bana nefret duyacaktı zaten. Hiç değilse son zamanlarımı iyi değerlendirmek istiyordum. Hem geçenlerde biriyle çıktığını söylemişti. Onun adına sevinmiştim. Öylece camı izlerken kapıda birini gördüm.

"Hadi çıkalım Sung."

"Kimse kalmadı sanıyordum."

"Seni burada tek bırakıp çıkacağımı düşünme."

Minho kapıda beklerken ayaklandım ben de. Eşyalarımı aldıktan sonra çıktık. Arabayla bırakacağını söyledi. Her ne kadar itiraz etsem de. Ona yolu tarif ettim. Bir süre sonra geldiğimizde, ona da gelmesini söyledim. Nasıl olsa akşam gelecekti. Ama yine de reddetti. Eve gidip hazırlanacağını söyledi. O dönerken ben apartmanın merdivenlerini çıkmaya başladım. Kapıyı açtım ve içeri girdim.

"Hoşgeldin Jis."

"Hoşbuldum Beom."

Gitar çalıştığını farkettim. Kısa sürede üstüme rahat bir eşofman ve tişört geçirip yanına oturdum.

"Hazır buradasın, bak bakalım besteyi güzel çalabiliyor muyum?"

Elime kağıdı uzattı ve çalmaya başladı. İlk başta gayet güzel ilerliyordu.

Hurricane | MinsungOù les histoires vivent. Découvrez maintenant