[6]

45 7 107
                                    

"Jisung?"

"Efendim?"

"Gelebilir miyim?"

"Gel tabii. Sormana gerek yok."

Minho gelip masanın karşısındaki koltuğa oturdu. Sabah dediğine karşılık onu geçiştirdiğim için bir bakıma suçlu hissediyordum.

"Sabahki konu yüzünden üstüne gelmiş gibi olduysam, özür dilerim."

Hemencecik söylemişti. Ama ben onun sözlerine odaklanamıyordum. Alkolün değil, Minho'nun etkisindeydim.

"Asıl ben özür dilerim. Kaba davranmış olmalıyım. Yeni tanıdığın biri sana yük oluyor ve üstüne kabalık yapıyor. Yaptığım yanlıştı."

"Hayır Jisung. Kendini suçlama. Ve bil ki ben sana yardım etmek istiyorum."

"İnan bana, hayatının hatası olur."

"Bunu konuşmak istiyorum seninle. Akşam müsait misin?"

"Evet."

"Güzel. Yakınlarda bir restoran var. Oraya gidelim."

O kalkarken ben de kafamı salladım.

-

"Heeseung!"

Kapıdan seslendim.

"Efendim?"

"Geçen haftaki muhasebe raporları sende mi?"

"Evet."

"Getirebilir misin?"

"Hemen getiriyorum."

Geri odaya girip yerime oturdum. Hemen sonrasında Heeseung geldi.

"İşte, buradalar."

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim."

Gülümsedikten sonra çıktı odadan. Çıkış saati yaklaşıyordu ve son dosyalara bakıyordum. Yanımdaki telefonu aldım ve Beomgyu'yu aradım.

"Alo Beom?"

"Oo Jisung bey, nerelerdesiniz?"

Güldüm.

"Dün gece çok içmişim Minho götürmüş evine."

"Nasıl, o konuştuğum Minho muydu?"

"Konuştuğum derken?"

Hatırlamıyordum.

"Seninle konuşurken telefonu alıp iş arkadaşıyım dedi, haber verdi bana yani."

"Oh, anladım. Bu akşam geç geleceğim, Minho ile yemeğe çıkacağız. Haberin olsun."

"Date?"

"Ne alakası var ya?"

"Neyse neyse, size iyi eğlenceler Jis."

Hurricane | MinsungWhere stories live. Discover now