XIV

383 39 232
                                    

Saatler sonra nihayet Heizou ve Scara'yı zil zurna sarhoş olmadan evden gönderebilmiştim. Sırada bu rezilliği Y/N'e telafi etmek vardı, ona iyi bir özür borçluydum. Ah benim minik ayçiçeğim...

Yorulmuştum. Heizou ve Scara beni daha çok yormuştu. Onlara y/n'den neredeyse hiç bahsetmemiştim ve evimde birden bire onu görünce saçma sapan hareketler yapmaya başlamışlardı. Yine de arkadaşlarımı seviyorum, y/n'i sevdiğim kadar olmasa da.

Gergin adımlarla odama ilerlerken içimden y/n'nin bana kızgın olmamasını diliyordum. Odamın kapısının altından görünen ışık beni daha da germişti, tuhaf şekilde y/n ile tekrar yüz yüze gelme düşüncesi korkutmuştu beni. Aslında tekrar düşününce hiç de tuhaf değildi, iki sarhoş evimi basıp inleyip saçma sapan sesler çıkarıp gitmişti. Bunlardan sonra y/n ile güle oynaya nasıl yüzleşebilirdim?

En sonunda kapıyı açtım ama odada gördüğüm tek şey yatağıma uzanmış yalanan Mio'ydu. Y/N nereye gitmişti? Benden habersiz evden mi çıkmıştı? Ayçiçeğim, neredesin?

Neyse ki daha fazla stres olmadan penceremin açık olduğunu fark ettim. Bir umut gidip baktığımda y/n'i tozlu yorganımın altında uyurken buldum. Ay ışığı dışarda kalan burnunu ve gözlerini aydınlatıyordu, çenesini ise yorganın altına gizlemişti. İçim onu görünce rahatlamış olsa da gelmemi beklerken uyuya kalmış olması beni suçlu hissettirdi. Hem de uzun zamandır kullanmadığımdan dolayı temizlenmemiş bu tozlu yerde uyumuş olduğu için daha kötü hissetmiştim.

Ne de güzeldi sakin kirpikleri. Yanağına dokundum, havanın serinliği onun tenine işlemeye başlamıştı yavaş yavaş. Daha fazla üşümesin diye üstündeki pis yorganı kenara çektim. Dikkatlice kollarıma aldım ılık bedenini. Ne kadar onu uyandırmamaya özen gösterdiysem ben henüz ayağa kalkmadan kıpırdanmaya başlamıştı. Sırtından ve dizlerinin altından tuttuğum vücudunu kasarak derin bir nefes verdi. Biraz yüzünü ovuşturdu ancak gözlerini açmadı, başını göğsüme yasladı ve elini omzuma koydu.

Dizlerinin altındaki elimi çekip koynumdaki başını okşadım, biraz tereddüt etsem de yavaşça alnını öptüm. Omzumdaki elini boynuma kaydırıp tenimi okşadı nazikçe, parmakları ne tatlıydı.

"kokuyorsun..."

"evet... biraz içtim, kusura bakma."

Fazla mı içmiştim? Eğer öyleyse bu gördüklerim veya hissettiklerim hayal miydi? Kokumdan çok mu rahatsız olmuştu?

Ben bunları düşünürken elini kenara attığım yorgana götürüp patpatladı.

"Gel"

"Burda uyuyamayız, çok pis."

İsteğini reddettiğimde mızırdandı, ayaklarını salladı.

"ama burada uyursak hasta oluruz"

Başını biraz daha okşadım. Tekrar mızıklanmayınca elimi geri dizlerinin altına götürüp derin bir nefes verdikten sonra ayağa kalktım. Y/N kucağımdayken pencereden içeri girdim ve onu yatağımın üstüne bıraktım. Yüzünü buruşturdu, muhtemelen lambanın ışığı onu rahatsız etmişti. Demek ki ayçiçekleri her zaman ışığı sevmiyormuş.

Lambayı söndürüp pencereyi kapattım. Yorgunluktan gözlerim kapanıyordu ama y/n kokumdan rahatsız olmasın diye önce banyoda ağzımı çalkaladım sonra da üstümü değiştirdim. Hangi tişörtü giydiğimi tahmin etmişsinizdir herhalde :)

"kazuu..."

Uykulu uykulu beni çağırıyordu, yattığı yerden kolunu bana doğru uzatmıştı.

Kırmızının altındaki beyaz yumak - Kazuha x Reader Where stories live. Discover now