17

3.1K 188 33
                                    

Dudaklarım hâlâ dudaklarının üzerinde hareketsizce dururken yüzünde ufak bir gülümseme oluştu, bunu dudaklarımda hissetmek içimi kıpır kıpır yapmıştı.

Belimden beni kendine çekip böyle durmaktan sıkıldığını belli ederek dudaklarını hareket ettirmeye başladığında bende ona uyum sağlamak adına alt dudağını emdim. Dolgun dudakları, dudaklarım arasında ezilirken aynı muameleyi bende görüyordum. Hırçınca dudağımı ısırıp inlememi sağladığında dili dudaklarımın üzerinde küçük bir baskı uyguladı. Ne istediğini anlayarak ağzımı araladığımda vakit kaybetmeden dilini içeri itip benimkiyle buluşturdu. Dillerimiz adeta dans ederken inleyerek kendimi ona bastırdığımda belimdeki elleri sıkılaştı.

Sonunda nefes alma ihtiyacıyla omzunu hafifçe sıktım, isteğimi anlayarak son defa üst dudağımı ısırıp geri çekilerek ayrılmamızı sağladı.

Alınlarımızı birleştirerek soluklanmaya başladığımızda hızla çarpan kalbim göğüs kafesimi oldukça zorluyordu. Elimi omuzundan göğüsüne indirip tam kalbinin üstünde durdurduğumda onunkininde benimkinden bi farkı olmadığını anladım. Kalbinin ritmik hızı bozulmuş benimkine uyum sağlayarak son derece hızlı atıyordu.

Tekrar dudaklarıma uzanıp oldukça kısa bir öpücük kondurup kafasını geri çekti. Elleri hâla belimde ki yerini koruyordu.

"Seni her mutlu ettiğimde böyle teşekkür edeceksen sonsuza kadar seni mutlu edebilirim."

"Sonsuzluk çok uzun değil mi?"

"Yıllar sana doymama yetecek kadar fazla değil, o yüzden sonsuzluk tercihim."

"2017 facebook dayısı sözlerinden mi bu?"

Söylediğim cümleyle tüm romantik anı bozduğumda gülerek arkadaki koltuğa oturup beni de yanına çekti. Bedenlerimiz temas edecek şekilde oturup ona döndüğümde kolunu omzuma atarak beni daha da kendine çekti.

"İlk öpen ben olurum diye düşünüyordum, cesaret edemeyeceğine neredeyse emindim."

"Arslancım konu cesaretse sen bi çekil şurdan çık git yani."

"Niye? Ne zaman cesaretsiz bir hareketimi gördün?"

"Kaç aydır bana aşıksın anca itiraf edebildin, onu da benim zorumla yani."

"Farkındaysan ben ettim sende hâlâ tık yok."

Sinsi bir gülümsemeyle kolunun altında dikleşip bakışlarımı yüzüne çıkardım. Azıcık sinir etsem kimseye zararı olmazdı.

"Sana aşık olduğumu düşündüren nedir acaba? Çünkü içimde sana karşı öyle bir duygu yokta."

Yüzündeki gülen ifadenin bozulmasını beklerken hiçbir değişim olmadığında kaşlarımı hafifçe çattım.

"Doğru, aşk; bana karşı hissettiğin duyguların yanında hiç kalır."

Hamlemi ters çevirip götüme soktuğunda gözlerimi devirerek omzuna yattım. Adam artık bağışıklık kazanmıştı sinir de edemiyordum.

"Neyse şimdi bir şey söyleyip hayallerini yıkmayayım."

"Çok düşüncelisin velet."

Duyduğum kelimeyle dirseğimle karnına burup sinirle yerimde doğruldum. Düzgünce yaslanamamıştım bile amk.

"Biz öpüştük lan öpüştük! Hâlâ velet mi diyorsun bana?"

"Dilime takılmış, ne dememi istersin?"

"Ne bileyim bebeğim olur, birtanem olur, canım olur, aşkım olu- olmaz. Bak bi ara küçüğüm demiştin o bile olur ama artık şu veletten vazgeç ya."

"Tamam minik tırtılım sen nasıl istersen."

"Ya Arslan sen beni nerenden anlıyorsun aq, benim nerem minik tırtıl."

Gülerek bana doğru eğilip az önce yerimde dikleşmemle omuzumdan arkama düşen kolunu tekrar omuzuma atıp beni kendine çekti ve diğer koluyla da önümden belime sarıldı. Şu an beni tabiri caizse kafesleyerek sarmalamıştı. Elimi koluna koyup kendimi göğüsüne yasladım ve yerimde daha da yayıldım.

"Hitap şekillerini daha sonra tartışırız, şu an sadece sana sarılmak istiyorum."

"Bana uyar."

Şu an olduğum durum ve pozisyonla fazlasıyla huzurlu hissederken son iki ayda yaşadığım duygu değişimlerini gözden geçirdim. Arslan'ın beni ne kadar mutlu ettiğinin farkına vardığımda bir anda kendimi, onunda dediği gibi sonsuza kadar hayatımın bu şekilde devam etmesini isterken buldum. Ve bunun gerçekleşmesi adına elimden ne gelirse yapmaya da hazırdım.

Bölüm sonu.

Patron |BxB Texting Where stories live. Discover now