10

3.8K 193 70
                                    

Gelen müşteriyle az önce hazırladığım kokteyli tekrar çalkalayıp kadehe boşalttım ve müşteriye uzattım. Aklım hâlâ dün geceki olaydayken kafamı işime veremiyordum. Bu kadarını yapabileceğini hiç tahmin etmemiştim.

Beni köpek gibi kıskandığını biliyordum, o da fazlasıyla belli ediyordu fakat itiraf etmesini istemiştim. Sadece bilmek beni tatmin etmiyordu.

O ise itiraf etmek yerine zor yolu tercih edip adamı öldürdüğünde pek şaşırmamıştım aslında. Hayatı böyle olaylarla geçiyordu bunu en iyi şekilde biliyordum ama benim için -ya da benim yüzümden mi demeliyim?- adam öldürmesine az da olsa şaşırmıştım.

Odağımı müşterilerden çekip mekanın içerisini taradığımda Arslan'ın her zamanki yerinde oturmuş yakın arkadaşıyla konuştuğunu gördüm. Gözlerimle arsızca onu süzmeye başladığımda ise asla vazgeçmediği ve vücudunu kusursuz gösteren siyah takım elbisesi üstündeydi.

Bakışlarımı tekrar yüzüne çıkardığımda hâlâ arkadaşıyla konuşuyordu, dikkatim simsiyah saçlarına kaydığında her zaman olduğu gibi dağınık ve özensiz bi hava vermesine rağmen oldukça hoş duruyordu.

Sanki onu izlediğimi hissetmiş gibi kafasını bana çevirdiğinde göz göze geldik. Dakikalardır onu incelemiyormuşum gibi rahat bir tavırla gözlerimi kaçırmadan dimdik yüzüne bakmaya devam ettim.

Dudaklarında hafif bir sırıtma oluştuğunda tepki vermeyip öylece durdum. Bir süre bu şekilde bakışmaya devam ettiğimizde bizi bölen şey yakın arkadaşının Arslan'ın koluna dokunup dikkati kendi üzerine çekmeye çalışması oldu.

Arslan bana göz kırpıp tekrar arkadaşına döndüğünde bende telefonumu çıkarıp saate baktım.

Mesaimin bitmesine son beş dakika kaldığını görünce derin bir rahatlamayla bar tezgahından çıkıp arka tarafta bulunan soyunma odasına geçtim. Üzerimdeki siyah tişört ve pantolonu çıkarıp dolaba astım ve çekmecedeki kendi kıyafetlerimi alıp hızlıca giydim.

Dolabı da kapatıp kilitledikten sonra üstüme çöken yorgunlukla yandaki üçlü koltuğa oturup yayıldım. Tam o sırada kenardaki masada duran telefonuma gelen bildirim sesiyle homurdanarak tekrar dikleştim.

Arslan
Odama gel

Bildirim panelinden okuyup telefonu cebime koydum ve odadan çıktım. Şu an hiç cevap yazıp onunla uğraşacak halim yoktu, gidip ne istiyorsa öğrendikten sonra eve gidecektim.

Odasının önüne ulaştığımda kapıyı hiç tıklamadan içeri girip ardımdan kapattım. Kapı sesini duymasına rağmen sanki gelmemişim gibi hâlâ masadaki dosyalara bakmaya devam ettiğinde göz devirip bir kaç adım ilerledim.

"Niye çağırdın beni?"

Sanki odaya girdiğimi konuşmamla farketmiş gibi kafasını kaldırıp yüzüme baktı.

"Uzaktan dikizlemen yerine yanıma gelmeni tercih ederim."

Konuşması ardından çoğu zaman yüzünde olan o sırıtması tekrar yüzüne yerleşti.

"Ne dikizlemesi amına koyayım iki dakika gözüm dalmış."

Yalan söylediğim her halimden belli olurken umursamadan daha fazla ayakta dikilmek istemediğim için masanın önündeki koltuğa oturdum. Çokta rahattı.

"Yalan söylemek sana hiç yakışmıyor velet."

Mesajlaşıyor olsaydık cümlesinin sonuna ekleyeceği o sinir bozucu gülücük şu an tamda suratındaydı. Normalde beni sinir eden şey şimdi ilgimi çektiği için bakışlarım dudaklarına indi.

"Emin ol sana da hiç yakışmıyor arslancım."

Gözlerim tekrar yüzüne yerleştiğinde onun son derece sinir olduğu kelimeyi vurgulayarak söyledim. Birbirimizi karşılıklı sinir etmeye çalışıyorduk ama görünen o ki başarılı olan sadece bendim çünkü onun benim sinir olacağımı düşünerek yaptığı şeyler anlamadığım bir şekilde ilgimi çekiyordu.

"Biliyor musun velet bana arslancım demen artık o kadar da sinirimi bozmuyor."

"Tüh ya, yeni bir şeyler bulmam bulmam lazım desene."

"Ya da beni sinir etmekten vazgeçebilirsin."

Yüzümü ellerimin arasına alıp şok olmuş gibi gözlerimi kocaman açarak konuştum.

"Hayatımın anlamından vazgeçmemi mi istiyorsun şu an benden?"

Surat ifademe attığı kahkaha bütün odayı doldururken onu izliyordum. Neden önceden ölümüne nefret ettiğim adam şu an tek bir gülüşüyle içimi kıpır kıpır ediyordu anlayamıyordum. Ya da anlamak istemiyordum.

"Komik mi yar- yani komik mi amk neye gülüyorsun?"

"Evet oldukça komik."

"Palyaço olduk bi de amk yerinde."

Aramızda bir sessizlik oluştuğunda Arslan oturduğu yerden kalkıp karşımdaki koltuğa yayılarak oturduğunda bacakları neredeyse bacaklarıma değecekti.

Bir anda neden böyle bir şey yaptığını anlamamıştım ama yüzündeki ifade yine bir işler karıştıracağını belli ediyordu.

"Kucağıma oturmak ister misin velet?"

Ani cümlesiyle derince yutkunup gözlerimi hızla yüzüne çıkardığımda dikkatlice beni izliyordu.

"Ne alaka birden?"

"Büyük kalçalarını kucağımda hissetmek istiyor olamaz mıyım?"

İtirafıyla beni şaşkına çevirirken o oldukça keyifliydi.

"Yürü git manyak mısın nesin ya takmışsın kalçalarıma."

"İstemez misin?"

"İstemem amk deli mi sikti seni ne yaptı."

Koltukta biraz ileri kayıp bana doğru geldiğinde içimde hafif bir heyecan oluştu. Ellerini iki yanımdan belime atarak beni kendine doğru çketiğinde bende aynı onun gibi koltuğun en ucuna kaydım, bu sayede dizlerimiz birbirine değiyordu.

"Emin misin küçüğüm?"

"Irzıma mı geçmeye çalışıyorsun anlamadım ki ya nedir sendeki bu göt merakı."

Bir şey demesini beklemeden hızla ayağa kalkıp odadan çıktım. Manyak adam ya iki dakika da konuyu nerelere getirdi.

Bölüm sonu.

Patron |BxB Texting Where stories live. Discover now