BÖLÜM 27: "Sadece bir ölümlü"

458 38 8
                                    

"Bu sensin" dediğimde bedeni kasıldı ve parmaklarını sıktı. Anlattığım gerçekliği kendi gözleriyle görmek onu sarsıyordu. Ardından birkaç saniye sonra başka ayak sesleri duyulmaya başladı. Bu benim zihnimin sesleri değildi. Gerçek dünyaya ait seslerdi. "Acele etmelisin. Birileri geliyor" dedim. "Nasıl yapacağım?" diye sordu. "Bana bırak" diyerek zihnimi zorladım. Etrafı bir ışıkla sarıldı ve "Biraz sarsıcı ve acı verici olabilir" dedim. Ardından anılar bir girdap halinde hareket etmeye başladı ve hızla gözlerimizin önünden geçti.

***

"Hadi ama Lena, buraya benim hakkımda araştırma yapmaya geldiğini inkar edemezsin".
"Kusura bakma ama buraya gelip senin hakkında araştırma yapacak kadar merak etmiyorum" diyerek yanından geçeceğim sırada eliyle bileğimi tuttu ve eski yerime doğru çekti. Donuk bakışları yüzümde dolaşırken tok sesi kulaklarımı doldurdu. "Fazla kurcalamak ikimiz için de iyi olmaz" dedi.

***
"Bunu düşünmenin zamanı değil" dedi. Endişem sesime yansıdı ve "Laneti kırmanın bir yolunu bulamazsak neler olacak?" diye fısıltıyla sordum. "Zamanı gelince bunu düşünürüz" dedi.

***
Elimi nazikçe tutup havaya kaldırdı ve "İyi misin?"diye sordu. Kafamı iki yana sallayarak, "Pek bir şey hissetmiyorum" dedim. Kolunu belime sarıp kendine çekerek, "Ya şimdi?" diye tekrardan sordu. Bakışları kıvrak bir şekilde yüzümde dolaşırken, bu kez acıdan bahsetmediğini anlıyordum. Dudaklarım yana doğru kıvrıldı, "Ne hissetmeliyim?" diye sordum. Dudağının kenarı havaya kalktı ve kendinden emin bir şekilde tebessüm ederek "Biraz heyecan ve tutku olabilir" dedi. İleriye doğru uzandım ve nefeslerimizin birbirine ulaşacağı kadar yaklaştım.

"O zaman fazlasıyla hissediyorum."

***
Dudak kıvrımlarımı ezberlemeye çalışır gibi dikkatle izledi ve ardından kendininkileri üzerine bastırdı. Gözlerim kapanadığı anda sesini duydum. "Gözlerini açmanı istiyorum, her anımızı zihnimize hapsetmemiz için" dedi. Bu sözler şimdi anlamlı gelmese de, bir gün her şeyden daha çok anlam yüklenecekti.

"Bütün yaşanmışlıklar silinse bile bu anıları ölene dek hatırlamak istiyorum."

***
Gülümsedi ve "Öncelikle aramızdaki bu belirsiz duruma bir son vermek istiyorum" dedi. Şaşırarak "Nasıl yani?" diye sordum. Elini yüzüme koyup "Seni seviyorum, Lena" dedi.

***
"Kimsin sen?" diye sordum. Hafif bir gülme sesi yankılandı ve nihayetinde konuştu.

"Bulmak için hayatını riske attığın kişiyim."

"Seni fiziksel olarak yenemem, fakat zihnin oldukça savunmasız" dedi. Haklıydı. Zihnim bu dünyaya, bu evrene ne de güçlerime tamamen alışabilmişti. "Amacın ne?" diye sordum. Eğildiği yerden ayağa kalktı ve gülümsedi. Alaycı bir gülümsemeden fazlası değildi. "Benim amacımı sorgulayacak halde değilsin." Kollarını arkasında birleştirdi ve "Kendi arkadaşlarını ve en yakınını sorgulamalısın" diyerek etrafımda dolaştı. "Alec, seni ne için buldu sanıyorsun? En başından beri senin İgnis olduğunu biliyordu. Binlerce evrenin arasından seni bulmasının bir tesadüf olduğunu düşünecek kadar salak olamazsın" dedi.

***
Derin bir iç çekerek "Haklısın. Sözde en güçlü olmamız gerekiyordu ama belki de bu sadece bir efsaneden ibarettir ha?" diye konuştum. Adrian onu tanıdığım günden beri ikinci kez yüz ifadesinde bulunan bütün kendini beğenmişliği silip, tüm samimiyetiyle "En güçlü olacaksınız" dedi ve ayağa kalkıp elini bana doğru uzattı. "Pes etmek için doğru günde değiliz, Sullivan" diye konuştu.

***
"Söyleyeceğim şu: Artık geri dönemeyeceğimiz kadar çok kan döküldü. Bu, hem bu uğurda ölenlere, hem de onları kaybedenlere saygısızlık olur. Bu artık sadece sizin savaşınız değil" dedi. Cesaretimi toplayıp "Kendi adıma diyebilirim ki, ölene dek savaşmaya devam edeceğim. Bir kara büyücü, mühürlenmişi öldüremez, ama ben bir büyücüyü öldürebilirim" dedim. "Yalnız değilsin," dedi kadın. "Halkımız senin yanında, sana destek olacaktır, ben de bunu ilk seçilmiş olarak söylüyorum."

Ateş MührüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin