7.

92 18 3
                                    

Jungkook~

"Haklısın, seni öldürmek istedim. Ben yaşadıkça bir gün olsun yüzün gülmesin istedim."

"Bir gün olsun yüzüm gülmedi zaten."
Hâlâ kendimi sakinleştirmeye çalışırken konuşmuştum. Taehyung'un yüzü biraz da olsa yumuşamış gibiydi. Ya da sadece ben öyle düşünüyordum.

Derin bir nefes alıp bir kaç adım daha yaklaştı bana. Yatakta oturduğum için yüzüm göğsüne kadar anca geliyordu. Yüzümü kaldırmaya çekiniyordum. Kendimden çok utanıyordum, onun kardeşinin ölümüne sebep olmuştum ve tam karşısında öylece duruyordum. Eğer onun yerinde olsam kendime yapacaklarımı hayal dahi edemiyordum.

"Öldürmeyeceğim seni ama ölüden de farkın olmayacak." Ciddi olduğunu gözlerine baktığımda gayet iyi anlamıştım.

"Ne planlıyorsun bilmiyorum ama eminim bulacaklardır beni."

"Sen işlerin şaka olduğunu düşünüyorsun sanırım, içimde azıcık bir vicdan olmadan seni öldürebilmek için kaç kişinin öldüğünü biliyor musun? ama yapmayacağım öldürmekten beter edeceğim seni, ölmek için bana yalvaracaksın."

"Sen cidden kafayı yemişsin."

"Kafayı yedirten sensin." Diyecek tek bir lafım olmadığı için sessiz kaldım. Bundan sonra ne olacak bilmiyordum ama bulurlardı beni, Hoseok şimdiden polislere haber bile vermiştir.

"Kalk bakalım bu gün burada geçireceğin tek normal günün ilk olarak yemek yiyelim."

"Arkadaşım şimdiden polisi aramıştır bile, saçma sapan şeyler söyleme."

"Tek arkadaşın Hoseok ve bil bakalım o nerede." Hoseok'a bir şey yapmış olamazdı. Onun bir suçu yoktu ki. Hepsi benim yüzümdendi.
"Saçmalıyorsun onun hiçbir suçu yok." Dedim. İnanmamıştım ki ona, beni korkutmaya çalışıyordu sadece.

"Jeon, kimse yokluğunu bile fark etmeyecek. İşin için istifa dilekçesi bile hazırladım." Sanırım şimdi patlamak üzereydim. Korkutmak için yapıyordu değil mi? Ben bu iş için çok çalışmıştım. Yaşıtlarım gezip eğlenirken hem yarı zamanlı işlerde çalışıp hem de derslerim için uğraşmıştım. Bu kadar kolay bitemezdi. O kadar yıl boşuna uğraşmamıştım.

Anlık gelen cesaret ile ayağı kalkıp yüzüne vurdum. Her şeyimi elimden almıştı. Yıllarca çalışıp uğraştığım her şey bir gece de elimden alınmıştı. Hiç sinirlenmişe benzemiyordu. Deli gibi kahkaha atmaya başladı. Şaka gibiydi her şey, resmen dalga geçiyordu benimle.

"Eğer bir daha bana vurmayı geç dokunursan bile yakarım seni Jeon."
Tekrardan çenemi tutup kelimelerin üstüne bastıra bastıra söylemişti. "Anladın mı?" Başımı evet anlamında salladığımda parmakları çenemden ayrılmıştı. O kadar salaktım ki kendime kızıyordum sadece. "Dolaptan üstüne bir şeyler giy kapının önünde bekliyorum." Odadan çıktığında aklımda tek şey vardı kaçmam gerekiyordu yoksa cidden beni ölmek için yalvartacaktı.

Dediğini yapıp dolaba doğru ilerledim. Yeni oldukları belli olan bir sürü pahalı kıyafet vardı, tek sorun hepsinin beyaz olmasıydı. Ciddi ciddi bir tane farklı renk bir şey yoktu. Pantolonlar, ayakkabılar, iç çamaşırları her şey beyazdı. Üstümdeki pijamalar da aynı şekildeydi. Sorgulanacak çok şey vardı ama o kadar yorgun hissediyordum ki üstünde düşünmedim bile. Elime aldığım şort ve tişörtü üstüme geçirip kapıya doğru ilerledim kapıyı açtığımda Taehyung dediği gibi beni bekliyordu. Bir şey demeden yürümeye başladığında onu takip ettim. Sonunda kocaman bir masanın olduğu odaya girdik. Çeşit çeşit yemekleri görünce acıktığımı yeni fark etmiştim. Taehyung masanın en ucuna oturdu ve yanındaki sandalyeyi gösterdi. Hızlıca gidip oturduğumda yemeğe başlamamı söyledi. Kendisi bir şey yememişti sadece beni izlemişti tüm yemek boyunca.

to eternity|taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin