"Selam, merhaba, güle güle. Şaka şaka şimdilik selam, merhaba. Ben Efes. Nam-ı diğer bütün kötülüklerin anası. Adımın hakkını veririm. Bir bok, pardon patronum, bir halt yeniyorsa mutlaka benim başımın altından çıkıyordur. Saygılar." Onu dinlerken gülümsediğimin bile farkında değilim. Sadece kendini tanıtma biçimi komikti. Başka bir şey yoktu.

"Emre neden beni dinlemiyorsun?" gerileyerek yerime oturunca Efe tişörtümün kenarını çekerek kendisine bakmamı sağlamaya çalışıyordu. "Önemli değilse bekle Efe, patron bir şey diyecek sanırım." o kafasını sallayarak onayladıktan sonra o da benim gibi patrona doğru baktı.

Bu sefer net olarak görüyordum Efes'i, biraz önce önümdeki kafalar ve arkadaşı sayesinde göremesemde şuan en önde o vardı. Sarı saçları vardı, ve biraz önce yeşil dediğimin aksine şuan mavi mavi bakıyordu. Ya da ben yeterince net görüp anlayamıyordum. Yakından bakmalıydım.

"Evet yeni arkadaşlarımız da sizlere kendilerini tanıttığına göre, sıra yapacakları işe gelelim. Kendilerinin belirli bir görevi yok, ayrıca sizin gibi tam gün yerine yarım gün çalışacaklar. Henüz öğrenciler. Bu yüzden bunun için ufak bir tolerans göstermemde bir sakınca yok. Çünkü ben patronum ve öyle istiyorum. Arkadaşlar patron olmak çok güzelmiş. Şimdi ben gidiyorum, önemli bir işim var, sizlerde işinizi aksatmadan sohbetlere başlayabilirsiniz. Herhangi bir yardım isteğinde üç silahşörler sizlere yardım edecektir. İyi çalışmalar."

Patron uzun konuşmasından sonra odasına giderken, üçlü patron odasının kapısını açıp içeri girer girmez boş masalardan birer sandalye çekerek herkesin ve benim onları görebileceğimiz olan orta kısıma geçtiler.

"Gerici oldu böyle bakışınca. Bakmayın olum öyle." diyerek arkadaşının arkasına doğru hamle yaptı, Ayaz. Efes ve Deniz onun bu haline gülerken bizimkilerden bazıları da konuşmaya başlamıştı.

"Ee şey yapalım o zaman, biz şimdi çalışacağız sizde yanımıza gelerek bize bakabilirsiniz. Ya da merak ettiğiniz bir şey olursa sorarsınız." dedi yumuşak bir sesle Oya. O susunca bu kez Onur konuştu.

"Sizin işiniz tam olarak ne bu arada? Operatör müsünüz?" dedi elleri klavyede gezerken. "Yani bizde tam olarak bilmiyoruz ama öyle sizin gibi adını söyleyebileceğimiz bir iş değil. Nasıl desem teknik servis gibi bir şeyiz. Ama her konuda yani bir intiyacınız olursa biz yardım edeceğiz." dedi Deniz açıklama olarak. Onur onu onayladıktan sonra bu kez de Engin konuştu.

"Detaylı bir tanışmaya ihtiyaç var bunun içinde birkaç saat beklememiz gerek. Siz biraz şirketi gezin isterseniz. Bizim kat 7 numara. Kaybolmadan gelirsiniz." Onu onaylanan üçlü ayaklanarak asansöre ilerledi.

Ve herkes tekrar işine döndü. Sistem açılmıştı ve bugün sipariş alan insan sayısı oldukça fazlaydı. Ve ben ilk kez hiçbir müşteriyi başka opetatöre aktarmadan saat 8 olmuştu.

Buna benim kadar şaşıran operatörler ise biz çıkmaya hazırlanırken bununla ilgili şakalar yapıyorlardı. Bu süre içinde üç silahşörler de gelmişlerdi. Tüm katları gezerek tabi. Bazılarımız son konuşmasını yaparken kalanımız ufak sohbetler ediyordu. Hepimizin işi bitince ise ayaklanmıştık.

Elim alışkanlık olarak masanın boş bıraktığım köşesine kaskımı almak için giderken bugün motorla gelmediğim gelmişti aklıma. Bunun için ufak bir mızmızlanma geçirmiş olabilirdim. Bende ayaklanıp orta kısımdan geçmek için yürümeye başladım, yanımdaki Efe'yle.

Müşteri TemsilcisiWhere stories live. Discover now