ten

528 20 1
                                    

İyi okumalar efenim.

...
Haftasonu olduğu için normalden biraz daha çok uyumuştum ama kendime gelmem için yine o kadar uyumam gerekti sanırım. Haftasonunun en güzel yanı o korkunç alarm sesini duymuyordum.

Gözlerim açıktı, uyanmıştım. Fakat kalmak için enerji toplamam gerekti. Telefonum da çalışma masamda kalmıştı ve almaya üşeniyordum onu da. Karnım guruldayınca ellerimi kendime sarıp yattığım yerde küçüldüm.

Uyuduğum süreyi kaba taslak hesaplayınca, kahvaltıya geç kaldığıma emindim. Yiyemediğim yemekler aklıma geldikçe karnımdaki sesler garipleşiyordu.

Daha fazla zaman kaybetmeden kalktım. Hızlı bir duş ve rutin işlerimi halledip çıktım lavabodan. Sonrasında aynanın karşısında giyebileceğim güzel ve rahat kombin aradım. Siyah kargo pantolon, üstüme bedenimi sarıp belimi açıkta bırakan crop ve cropun üstüne siyah sweatshirt giyip hazırlanmıştım. Saçımı dağınık topuz yapıp kendime küçük çanta hazırladım ve içine anahtarlar, para ve birkaç ıvır zıvır sığdırdım.

Odadan çıkıp kapının kapandığına emin olduktan sonra etrafa baktım. Sessiz, bir o kadar ıssızdı. Kimsecikler yoktu. Bazıları erkenden ailelerinin yanına gidiyordum, bazıları dışarıya çıkıyordu ve bazıları benim gibi uyuyorlardı. Okulda okuyan çoğu kişinin kaçmak istediğine emindim çünkü çok zordu. Buranın sistemi elinden geleni ardına koymayıp zorluyordu ama üniversiteye gireceğimiz zaman bize mükemmel imkanlar sunacaktı. Zaten bu yüzden bu azaba dayanıyorduk.

Etrafa bakarak ilerliyordum. Eğer Barın önündeki herifi görürsem onu da alacaktım yanıma. Yanlız kalmak istemediğim günlerden birindeyim ama onu yanımda istememin nedeni bu değil. Ona çok alışmıştım birkaç günde.

Varlığı artık rahatsızlık vermiyordu ve hoşuma gidiyordu beni anlayabilmesi. Saçma sapan laflarıma fazla takılmadan yanımda kalabiliyordu. Bu benim için çok değerliydi.

Onu tabii ki de nerede bulacağımı biliyordum. Spor ayakkabılarımı kaygan zemine sürte sürte ilerlerken ortak alanın olduğu salona girdim. Kızlar ve erkeklerin birlikte takılabildiği yerdi burası. Farklı döşemelerle, köşeler vardı. Bir kısmı da kütüphane tarzı bir yerdi ve birkaç öğrenci cumartesi olduğuna bakmadan ders çalışıyorlardı.

Gözlerimin aradığı kişi olan Barın, her zamanki arkadaşlarıyla dedikodu peşindeydi ve hareketli bir konu konuşuyor gibiydi. Uzaktan el hareketlerine bakan kimse hamsi kızartması tarifi verdiğini düşünebilirdi. Umarım gerçekten de böyle değildi. Bence bu çocuğun sabah yaptığı spor dışında kendisine pek faydası yoktu.

Etrafa göz atmak için olsa gerek kafasını kaldırdığında beni gördü. Görmesiyle de gülümsemişti. Durduk yere sırıttığı için arkadaşlarının da dikkatlerini çekmiş olacak ki sırayla hepsi bana döndü. 5 kişi bana bakarken ben de onlara kötü, üstten bakışlarımdan attım. Onlardan nerden baksan sekiz adım uzaktaydım.

"Bakmayın lan." Diyerek ayağa kalkmayı akıl eden Barın efendiye döndü gözlerim sonra. Yanından geçtiği arkadaşlarıyla vedalaşıp soluğu yanımda aldı. Avucuyla çenemi sarıp başımdan öpmüş, "Miniğim." Diyerek ayrılmıştı. Birlikte salondan çıkmak için yürümeye başladık.

"Neler konuşuyordunuz siz öyle ya?" Diye sordum merakla. Yani meraklı olmaya çalışarak. Erkeklerin sohbeti hiç ilgimi çekmiyordu.

Ha-zel & Tecessüs | ♥︎Where stories live. Discover now