8. Buluşma

2K 155 25
                                    

Not: ne kadar fazla oy gelirse bölüm o kadar çabuk gelir. Bölüme 30 oy geldiğinde yeni bölümü atıcam. Bu arada yeni bölüm için güzel şeyler planlıyorum. 🤫😉

Boris beni kendi odamın camının hemen altında bırakmış ve ben saraya girene kadar da arkamdan izlemişti. Odama çıktığımda camdan ona bakmıştım fakat o çoktan gitmişti. Biraz ötede ise hızla uzaklaşan simsiyah tüylere sahip kurdu gördüm. Boris'i...

Vakit kaybetmemek adına hemen dolabının yanına geçip üstüme uygun kıyafeti seçmek için ellerimi yumuşak kumaşları sahip elbiselerimin üzerinden geçirdim.

Sonunda beyaz, üstünde yarısı yukarı ve yarısı aşağı doğru uzanan tüyleri vardı fakat bu rahatsız etmiyordu. Aksine yumuşak olduğu için oldukça rahattı . Belimde ise iki veya üç parmağım kalınlığında beyaz bir kemeri vardı. Kalçamın biraz altında kısa bir elbiseydi. Beyazı severdim.

Ayağıma da beyaz bilekten bağlamalı bir topuklu ayakkabı giydikten sonra makyaj masama oturdum ve takımlarıma göz gezdirdim. Kulağıma altın renginde çiçekli bir küpe ve boynuma da aynısının kolyesini taktım. Sıra saçıma gelince kısa bir an açık mı kalsa yoksa toplasam mı diye düşündüm. Dahasında ise ikisini de yapmaya karar vererek yarım toplayarak üstünü kelebekler takı ile süsledim .

 Dahasında ise ikisini de yapmaya karar vererek yarım toplayarak üstünü kelebekler takı ile süsledim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(((Kıyafet, saç, kolye, küpe)))

Elime allığımı alıp yanaklarıma ne çok fazla ne de çok az olacak şekilde sürdüm. Rimeli ve koyu pembe rujumu da sürdükten sonra artık hazırdım.

Bir saniye! Boris bana saat ile ilgili hiçbir şey söylememişti ki! Ben ne zaman geleceğini nereden bilecektim ki?!

"Ah, gerçekten mi Tiana ya! Niye saat istemiyorsun ki adamdan?" Diyerek yanağımı elime yasladım. Derin bir iç çektim be sinirimi dışa yansıttım.

"Nereden biliyim ben bu adamın ne zaman geleceğini? Hayır yani o niye saat vermiyor? Akşammış! Ne zaman akşam?" Makyaj masamın sandalyesinde oturuyor elim yanağımda söyleniyordum. Saate bakmak için masada duran telefonumun ekranını açtım. Saat 17.50 olmuştu. Saat ne kadar çabuk geçmişti böyle? Boris ile kaç saat geçirmiştim? Ah Tanrım, çok güzeldi...

Aynadan kendime bakmak için başımı kaldırıp saçımı düzeltirken görmeyi asla beklemediğim bir şey gördüm. Camın pervazına sırtını dayamış oturan bir Boris. Gözlerim fal taşı gibi açılarak baktığında hızla arkamı döndüm. Fakat orada değildi.

"Rüya mı görüyorum acaba? Ne zaman uyudum ki ben şimdi?" Diyerek önüme dönerken onu koltukta otururken gördüm.

"Merak etme, uykuda değilsin ." Diyerek ayaklandı. Yanıma yaklaştığında ben de ayağa kalktım. Gözleriyle beni sanki çıplakmışım gibi süzdükten sonra dudaklarının kenarı kıvrıldı.

"Güzel olmuşsun."

"Teşekkür ederim. Sende çok yakışıklı olmuşsun. " düşüncelerimi söylerken pek utanan bir yapıya sahip değildim. Öyle ki beni daha utangaç olarak düşündüğü için bu dediklerime şaşırmıştı. Onun üstünde de kolları kıvrılmış, ilk iki düğmesi açılmış siyah bir gömlek ile yine aynı şekilde siyah bir pantolon vardı. Saçları yine dağınıktı fakat bu haliyle bile özenle yapılmış gibilerdi.

Mühür Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin