2. Koku

3.1K 154 40
                                    

Bütün gece oradan oraya döndüm durdum. Bir türlü uykum gelmiyordu. Sihirle uyursam en az 12 saat uyumak zorunda kalacağım için her zamankinden daha erken kalkip ormanda yürüyüş yapma fikri çok cazip gelmişti. -o sıra- Şu an düşünüyorum da, benim aklıma böyle saçma şeyler neden geliyordu ki?!

Ben öyle istiyorum diye.

Ah, evet bi' de bu küçük Tiana var. Zaten başıma ne gelirse onun yüzünden geliyor. Gece de zaten onun yüzünden ormana gelmiştim. Ya bi' kere bugün dolunay var! Şimdi karşıma kurt çıksa ne yapabilirim!

Naparsan yap banane, dinlemeseydin beni.

Gökyüzüne doğru başımı kaldırıp gözlerimi kapadım. "sabır. Lütfen, sabır istiyorum."

Üstümde beyaz straplez bir crop, altımda da yine beyaz kısa bir eteğim vardı. İkisinin üstüne siyah kapişonlu, kadife bir pelerinim vardi. Rahatlamak için ayağıma hiçbir şey giymemiş, tenimin toprağa deymesine izin vermiştim.

Kurt ulumaları uzaktan geliyordu. Uçurumun kenarındasın çünkü!

" Konuşmasan olmaz zaten değil mi!" Yemin ederim her -afedersiniz- her bokun üstüne atlıyor. Bi' bırak, sal yani öyle değil mi? "Yioo, kim demiş?" "BEN!" Diye atladım sanki yıllardır bu anı beklermişcesine. -Öyle de olabilir, her neyse.- "Geveze ya tam bir geveze! "

Bu küçük tattışmamızı bir kenara bıraktım ve uçurumun kenarına oturup arkamdaki ağaca yaslandım. Bacaklarım dünden dolayı ağrıdığı için onları da aşağı sarkıttım. "Bir gün burada ölecen ama hadi hayırlısı." Dedi küçük Tiana.

"Ya sen sussana biraz. Ne gürültü çıkardın!"

"İyi be! Sustuk. Sonra çok ararsın ama beni haberin olsun."

"Lütfen yaşiyim o günü. Haksız çıkart beni."

Tam ona bir şey daha diyecekken arkamdan gelen "cıt" sesi ile bütün düşüncelerim uzun, karanlık bir cukura atıldı ve aklım tamamen durdu. Arkamı dönüp dönmemek arasında gidip gelirken kokusunu aldım. Yanımda değildi ama kokusunu net bir şekilde alıyordum. Hala dönme konusunda kendimle çelişirken ensemde nefesini hissettim. Sıcak nefesi tenime çarpıyordu. Kafamı düşündüğümden daha yavaş bir şekilde ona doğru döndürdüm.

Aynı bir buz gibi masmavi ve beyazımsı halkaları olan gözlerini gördüm. Eğer bakışlar ile bir canlı donabilseydi; çoktan bir buz kütlesine dönmüş olurdum. Siyah kürkü dolunayın ışığında parlıyordu. Ne o gözlerini benim grilerimden ayırıyor, ne de ben onun mavilerinden ayırıyordum. Ölü taklidi yapsam yer miydi ki?

"He gülüm, yer. Aptal ya o da!"

"Ya ne biliyim ben."

Karşımdaki kurdun kafası yana doğru eğildi ve bana öyle bakmaya başladı. O an kafama dank etti. DIŞIMDAN MI SÖYLEMİŞTİM BEN ONU!!? İçimde her ne kadar bunları geçirsem de dışıma hiçbir şey yansıtmadığımın farkındaydım vee Karşımdaki kurdun gözlerinden de kendimi görebildiğim için bundan emin olmuştum.

Ve tam şu an başka bir şey daha dank etti başıma. Bu kurt diğerlerine göre çok daha büyük duruyordu. Ayrıca normal bir kurtadama göre kürkü fazla koyuydu. Sadece bir an... Sadece küçük bir an aklımdan alfa kurt olabileceğini geçirdim. Özelliklerini gözden geçirdikten sonra bunu kesinleştirmiştim. Genç bir kurttu. Bu da demek oluyor ki yeni geçmişti sürüsünün başına. Ayrıca kraliyettendi.

Ben düşüncelerimi teyit ederken kafasını yavaşça kaldırdı ve bana doğru eğilerek açık saçlarımı kokladı. Geri çekildiğinde bakışlarındaki buz hissiyatının değiştiğine şahitlik ettim. Hala yakındık. Nolmuştu bir anda? Bu anından faydalanarak konuştum.

Mühür Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin