6. Dalgınlık

2.5K 133 4
                                    

Bu bakışları tanıyordum ama... Nereden? Daha önce sadece namını duyduğum adamı nasıl tanıyabilirdim ki. Luna koluma dokunduğunda sırtımdan vücuduma doğru yayılan ürpertiyi belli etmemeye çalışarak bakışlarımı ondan ayırıp Luna'ya döndüm.

"İyi misin? " Sessizce sorduğu soruya gözlerimi kullanarak cevapladım. 'iyiyim. '
Pek inanmışa benzemiyordu ama inanması için uğraşcak bi' kişiliğe sahip değildim ne yazık ki.

Luna gözlerini kısarak bana baktığında, göz kırptım ve bir kaç dakikadır oynadığım yemeğime çatalımı batırıp ağzıma attım.
Hakkını vermem gerekiyordu, tadı mükemmeldi.

---

Yemek bitmiş masa toplanmıştı. Artık yemek yediğimiz masalar prada yoktu, salonun ortasında kocaman bir boşluk vardı. Artık herkes yemek yediği için mayışmış, sakinleşmişti. Salondaki uğultu ve müzik, Jackson konuşmaya başladığında kesilmişti. Salonda bulunan herkes hilal halini almış Jackson'u dinlemek için hazırdı.

Elindeki şarap dolu kadehini göstererek "Bu kadeh ile beraber, eski yaşanmışlıklarımızı bir kenara atıp yeni dostluklar kuralım. Bu akşam bütün düşmablıklarımızı dostluklara çevirelim." demesiyle Elindeki kadehi havaya doğru kaldırıp bizim de kaldırmamızı bekledi. Kimse ilk adımı atmıyordu. Herkes suspus olmuş birbirine bakıyordu. Bir kaç saniye sessizlik oluştuktan sonra üzerimde 1 çift göz hissettim. Hayır bu Luna ya da Vanessa değildi.

Boris...

Gözlerimi ona çevirip çevirmemek arasında kalmıştım fakat sonunda nereden geldiğini asla anlamadığım bir istekle bakışlarımı bir anda ona çevirdim. Bakışlarımız orta yolda kesiştiğinde gülümsemesini saklama gereği duymadan gözlerimin içine bakarak gülümsedi.

Dona kalmış gibiydim, afallamıştım. Bir kaç saniyenin sonunda gözlerini benden çekip önüne döndü ve ileri doğru büyük bir adım atıp kadehini kaldırdı. Kaşlarım belli belirsiz bir şekilde havalandığında gözlerimi bir kaç dakikadır ondan çekmediğimi fark ettim. Bunu yapmasıyla bütün salon pek de kısa sayılmayan bi' şok geçirdi.

Gözlerimi andan direkt çekmiş etrafıma bakıyodum. Başka biri kadehini kaldırdı mı diye.

İçimdeki Tiana beni adeta dürtüyordu. -kışkırtıyordu-
Kaldır la sende!

Kendime engel olamadan ben de kadehimi havaya kaldırdım ve onun gözlerinin içine baktım. Sanki bunu yapacağımı biliyormuş gibi sırıttı. Dudaklarının kenarları yukarı doğru havalanırken artık gözlerimin onu terk etmesi gerektiğini fark ederek bakışlarımı Jackson'a çevirdim. O da en az bu salondaki herkes kadar şaşkındı.

E tabiki yani bende kendimden beklemezdim. Hepsi benim sayemde!

Ben kaldırdığımda Vanessa da kadehini havaya dikti ve bana bakarak gülümsedi. Daha çok bilmiş bir ifadeyle beni izliyordu. Tanrım bu kız neden bu kadar zekiydi.

Artık yavaş yavaş herkes kadehini kaldırıyordu. Üstümdeki gözlerin sayısı bu zaman diliminde arttıkça artıyordu fakat ben hiç oralı olmuyordum.

---

Yorulmuştum, hemde çok. Bütün gece o kadar yorulmuştum ki...

Vanessa sağ, Luna sol yanımdaydı. Onların da en az benim kadar sıkıldığının ve yorulduğunun farkındaydım fakat elimden bir şey gelmiyordu.

Salondaki bir kaç çift müziğin açılmasıyla dans etmeye başlarken Vanessa ve Luna da kendilerince dans ediyorlardı. Herkes bu kadar mutluyken kimsenin dikkatini çekmezdim bu yüzden çantamı ve telefonumu alıp ışıklarla süslenmiş bahçeye çıktım.Bahçenin sol köşesinde oldukça büyük bir ağaç vardı.

Mühür Where stories live. Discover now