20. GÖĞÜS KAFESİ

312 26 64
                                    

The Weeknd & Lana Del Rey, Prisoner

Selam herkese. Geçiş bölümü olduğundan diğerlerine göre daha kısa ama içime sinen bir bölümle geldim. Oy ve yorum unutulmasın lütfen, keyifli okumalar!

 Oy ve yorum unutulmasın lütfen, keyifli okumalar!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aile dedikleri şey paramparçaydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aile dedikleri şey paramparçaydı.

Ve garip bir şekilde, parçaları birleştirmek için elinde tutkalla gezen kişi Sarp'tı.

Aras ve Nursima hastaneden çıktığında başlamıştı her şey. Pek bir muhabbetimizin olmadığı ve birbirimizden hoşlanmadığımızı oldukça net bir şekilde belli ettiğimiz Edirle kafeteryaya inmiştik kahve almak için; Tuğra ve Sarp'ı ise günlerdir beklediğimiz yerde, Furkan'ın odasının önünde bırakmıştık.

Ben badem sütlü tarçınlı lattemi, Arasla tanıştığımdan beri kahvemi tarçınlı içiyordum, Edir de şekersiz filtre kahvesini alırken arka cebime koyduğum telefonum çalmıştı. Sarp arıyordu. Ben de Edir de bu aramayla birlikte fazlasıyla panik olmuştuk çünkü ikisi de birkaç kat üstümüzdelerdi sadece, acil bir şey olmasa aramazlardı. İçim Furkan için ilk kez bu denli endişe dolarken Edir telefonumu elimden alıp açmıştı. İyi ki de açmıştı çünkü ben uzun bir süre daha yerimde durup Furkan'ın öldüğünü düşünecektim kendi kendime.

Fakat gerçek benim kendi içimde düşündüklerimden oldukça farklıydı.

Furkan uyanmıştı.

Elimizde sıcak kahvelerimizle o merdivenleri nasıl ve kaç saniyede çıktık hiçbir fikrim yoktu. Furkan uyanmıştı. Onların, Aras sayesinde tanıdığım üç kişinin benim için pek bir anlam ifade ettiklerini sanmıyordum aslında ve bunun yanlış olduğunu da merdivenleri koşa koşa çıktığımda fark etmiştim. Evet onlar kadar üzülmüyordum belki de hatta ve hatta dışarıdan hiç umursamıyormuşum gibi görünüyordum ama hayır, Furkan benim için de en az onlar kadar önemliydi.

Tuğra ile Sarp'ın yanına geldiğimizde karşılaştığım manzara düşündüğümden oldukça farklıydı. Tuğra oturduğu koltuktan kalkmış elindeki telefona "Abla! Abla!" diye bağırıyordu, Sarp ise kendi telefonunu kulağına dayamış bir şekilde koridorda volta atıyordu. Bizi fark etmedi ve "Aras." dedi telefona doğru. "Neredesin sen? Sima'ya bir şey oldu."

KIRIK KABURGALAR CEHENNEMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin