7

408 27 11
                                    

"Rosé, araba!" Dememle ilk bana dönerek karşısındaki arabaya baktı. Şok içinde görünüyordu.

Koşarak belinden tutup onu kendime çektiğimde Rosé üstüme ben de sırtüstü yere düştüm. Bir süre sırtımdaki acıdan kendime gelemesem de kendime geldiğimde Rosé hâla şok içinde üstümdeydi.

Birkaç göz bize baksa da onları umursamadım. Onlardan daha önemli şeyler vardı şu anda.

Bende en az onun kadar şoktaydım. Hızlıca üstümden kalktığında ben de onunla beraber kalktım. Endişeyle "İyi misin?" Diye sorduğumda birşey diyemedi. Titreyen sesiyle "Az kalsın ölüyordum" diyerek dehşetle baktı.

Gözleri dolduğunda ona sıkıca sarıldım. "Tamam birşey yok" diyerek bir yandan sakinleştirmeye çalışıp bir yandan saçlarını okşuyordum.

Biraz böyle kaldıktan sonra yüzünü silerek banden ayrıldı. Sanırım evine yürüyerek gidecekti. Onu durdurup arabama çekiştirip bindirdim.

Ben de hemen yanındaki sürücü koltuğuna oturarak arabayı çalıştırdım. "Yürümene izin vereceğimi mı düşünüyordun? Sadece iyi olmanı istiyorum Rosé." Diyerek arabayı sürmeye başladım. Titreyen sesiyle teşekkür ettiğinde yüzümü ona çevirdim.

Rosé gerçekten iyi değildi. Onun evine geldiğimizde aklım onda kalmıştı yanında durmama izin verir miydi ki?

"Ben de gelebilir miyim?" Diye sorduğumda başını aşağı yukarı salladı. Arabayı evin kenarına park ettikten sonra arabadan indik.

Eve girdiğimizde ev darmadağınıktı. Eve baktığımı fark edince "Özür dilerim seni böyle ağırlamak istemezdim temizlicek enerjiyi kendimde bulamadığımdan dolayı böyle dağınık kusura bakma" dediğinde gülümsedim.

"O zaman ben sana yardım ederim beraber toparlarız" dediğimde kafasını hızla sağa sola salladı "Hayır, cidden gerek yok senden bunu isteyemem" dediğinde kaşlarımı çattım "Sen istemiyorsun ki ben istiyorum hem böyle olmaz toparlanması lazım ve bende yardım edeceğim" dediğimde inat edemeyeceğini anladığında mecburen onaylayınca gülümsedim.

İlk başta beraber odayı toparladık. Daha sonra Rosé birkaç temizlik malzemesi getirdiğinde temizliğe başladık.

Temizlik bittiğinde kendimizi aynı anda koltuğa attık. Bir süre oturup boş boş duvara baktıktan sonra ayağa kalktım. Rosé hemen "Nereye?" Diye sorduğunda gülümseyip elinden tutup onu canı acımasın diye nazikçe çekip kaldırdım.

Onu aynı şekilde mutfağa çektim ve masadaki sandalyenin birini onun için çekip oturmasını sağladım.

Dolaptaki malzemelere baktıktan sonra birkaç malzeme çıkarıp masaya koydum. Rosé anlamaz bakışlarla bana bakıyordu.

"Acıkmadın mı?" Diye sorduğumda bir süre cevap vermedi. En sonunda "Gerek yok yemesem de olur" dediğinde kaşlarımı çattım "Olmaz" diyerek birkaç malzeme daha çıkardım.

Çıkardığım sebzeleri kesme tahtasında kesmeye başladığımda Rosé de ne yapacağımı anlamış olacak ki o da pirinci alıp süzgeçten geçirdi.

Ben de sebzeleri kesip rendelemeyi bitirdiğimde yanına gidip bir tencere çıkardım. Pirinçleri tencereye döktükten sonra ocağın altını açtım.

Sonunda Bibimbap olduğunda masanın ortasına yerleştirdim. "Bibimbap yemeyeli uzun zaman olmuştu" diyerek hafif gülümsedi ve yemeye başladı. Gözlerini şaşkınlıkla büyüttü.

Ona anlamaz bir bakış attığımda yemeği işaret etti. Ben de bir lokma ağzıma aldığımda şok olmuştum. Gerçekten çok lezzetli olmuştu. "Sanırım hayatımda yediğim en güzel Bibimbap bu olabilir" dediğimde Rosé de başını sallayarak yemeye devam etti.

Love ~ ChaeLisaDonde viven las historias. Descúbrelo ahora