6

431 27 2
                                    

"Aileniz yoğun bakımda Bayan Park bilgilendirmek için aramıştım" dediğinde sadece titreyen sesimle "Ne?" Diyebilmiştim.

Ağlamamı durduramıyordum. Ayağa kalkıp gitmek istedim ama ayaklarım uyuşmuştu. En sonunda "Hangi hastane" diyebilmiştim ağlayarak. "... Hastanesi" dediğinde telefonu kapatıp ayağa kalktım.

"Rosé ne oluyor iyi misin?" Dediğinde ağlamaya devam ederek bağırdım. "Değilim iyi değilim!" Diyerek kapıyı açıp çıkmaya çalıştığımda Lisa kolumdan tutup beni durdurdu. "Lisa ailem" diyebildim sadece.

Bunu dememle Lisa da donup kalmıştı. "Bekle" diyerek telefonundan taksi uygulaması olduğunu düşündüğüm uygulamayı açıp bir taksi çağırdı.

Birkaç dakika içinde taksi geldiğinde Lisa bana sarılıyordu. Beni de çekerek taksiye bindirdiğinde hastanenin adını sordu. Söyleyince taksi hızla ilerlemeye başladı. Lisa da beni teselli ediyordu.

"Tamam Rosé sakin ol iyi olacaklar" dese de ölebilecek olmaları düşüncesi beni mahvediyordu.

Titreyen sesimle "Ya ölürlerse" dediğimde "Öyle birşey olmayacak Rosé sakin ol. Hem hadi oldu diyelim ben varım hep senin yanındayım" diyerek daha da sarıldı.

Hastaneye geldiğimizde ağlamayı bırakmıştım ve ailem için güçlü olacaktım.

Sonunda hastane çalışanına sorup yoğun bakımın olduğu yere gitmiştik. Perdeler şu an kapalı olduğu için ailemi göremiyordum. Bir hemşireye açmalarını rica ettiğimde beni kırmayıp perdeyi açmışlardı.

Karşımdaki ailemin görüntüsünü görünce içim parçalanmıştı. Keşke onlar yerine orada ben olsaydım...

"Lisa senin eve gitmen gerekmiyor mu?" Diye sorduğumda başını olumsuz anlamda salladı. "Sen burada bu haldeyken gitmem gerekse bile gitmeyeceğim hem babamı aradım yani sorun yok" dedi.

Bir süre sonra odadan büyük bir ses geldi. Hemen oturduğum yerden ayağa kalktım. Kalp atışı görülen ekrandaki çizgi dümdüzdü. Babam...

"Noluyor!" Diye bağırmaya başladım. "Birşey yapın neler oluyor yardım edin!" Diyerek yalavararak bağırdım.

Ardından beni bitiren ses birden çoğaldı. Artık sesten iki tane vardı. Annemde gidiyordu. "Hayır, hayır..."

"Anne, Baba lütfen beni bırakmayın!" Diyerek bağırıp ağlamaya başladım. Hemşireler çok geçmeden odaya girdi. Lisa da yanımda beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama hayır sakın olamazdım!

Kalp masajı yapsalarda ikisinin de kalbi atmıyordu. Bir süre daha kalp masajı yaptıktan sonra anneme kalp masajı yapan hemşire ve doktorlar birbirlerine baktı.

En baştaki hemşire "21:32" dediğinde olanları sindirmeye çalışıyordum. Yavaş yavaş annemin üstüne beyaz örtüyü örtmeye başladıklarında "Hayır, kapatmayın devam edin!" Diyerek ağlayıp yere çöktüm.

Aynı şeyi babam için yaptıklarında ise ben gerçekten gerçek anlamda bitmiştim...

Nefes alamadığımı hissettim o an. Boşluğa düşmüş, kayboluyordum.

Lisa yanıma eğilip hiç birşey demeden bana sarıldığında itmek istedim. Orada ailemle beraber ben de gitmek istedim ama Lisa'yı ne itecek gücüm vardı ne de ailemle gidebilme şansım.

Saniyeler, dakikalar, saattler belki de günler geçti ama benim için zaman ilerlemiyordu. Herşey ailemin gittiği zaman durmuştu benim için.

Keşke ben de onlarla gitseydim. Keşke onlar değil de ben ölseydim. Ama keşkeler hep keşke olarak kalır. Keşke demekle ne ailem geri geliyordu nede onlarla birlikte giden ruhum.

Love ~ ChaeLisaWhere stories live. Discover now