25. Bölüm

1.9K 90 39
                                    

Bölüm şarkısı;
YYK• ~Kazılı Kuyum~

"Arya içim acıyor, çok pişmanım çok kötüyüm anlasana!" Diye bağırmıştı Atakan. Kendini bir şekilde açıklamaya ve Arya tarafından anlaşılmaya çalışıyordu.

"Evet doğru... Çok kötüsün.." Arya ise onları anlamamaya yemin etmiş gibiydi. Haklı mıydı? Sonuna kadar...

"Bana söz vermiştin hatırlıyor musun? Beni hiç bırakmayacaktın.."

Atakan'ın gözlerinden bir damla yaş süzülürken derin bir nefes alıp ayağa kalktı. Onunla birlikte herkes ayaklanmıştı. Arya ona adeta yalvaran gözleri umursamadan konuşmaya başladı. "Değer görmem için ne yapmam lazımdı biliyor musunuz?" dedi kendinden emin bir şekilde.

"Benim sizden değer görmem için ne yapmam lazımdı. O eski kardeşiniz gibi yapacaktım kötü davranacaktım, sevdiğimi belli etmeyecektim işte o zaman değer görürdüm"

Ediz daha fazla dayanamamış olacak ki söze girdi "Biliyorum hatalıy-"

"Hata mı?bana yaptıklarınıza sen hata mı diyorsun bu kadar basit mi, siz bir hata yaptınız özür diliyorsunuz ben de sizi affediyorum
öyle mi ha ÖYLE Mİ!
Neymiş çok pişmanmış çok üzülüyormuş hadi lan oradan!"

Poyraz dolan gözleriyle "İ-inanmıyor musun bize" tekrar sözünü kesti dayanamıyordu artık

"Bana verdiğiniz o oda soğuktu çok soğuktu ama ben en çok sizin gözlerinizde üşüdüm bana bakarken ki o yabancı, soğuk bakışlarda üşüdüm hiçbirinizin samimiyetine inanmıyorum artık"

Kısa bir süre sessizlik oldu Ediz pişmanlıktan diğerleri şaşkınlıktan Arya ise kalbindeki acıyla sustu. Hiç kimsenin haberi yoktu Arya'ya çatı katındaki o da bile denemeyecek berbatlıktaki yerde kaldığından. Evdeki herhangi bir odada olduğunu düşünüyorlardı. Eğer bir kez olsun odasına girmiş olsalardı haberleri olurdu...

"İnsan değer verdiği kişiler tarafından değersiz hissedildiğinde kırılır bu kadar basit" dedi Arya. Sesi içine kaçmış gibiydi. Dayanamıyirdu artık.

Murat Bey yıkılmıştı. Murat Bey paramparça olmuştu karısı Melek Hanım'ın yokluğunu bir kez daha derinden hissetti. İlk kez değildi son da olmayacaktı. Ailesi dağılıyordu ve o hiçbir şey yapamıyordu. Toplayamıyordu her şey berbat etmiş eline yüzüne bulaştırmıştı. son bir kez denemek istedi içindekileri söylemek istedi.

"Geceleri gözüme uyku girmiyor, yemek yiyemiyorum, konuşamıyorum, ağlayamıyorum, gülemiyorum, kendimi kaybediyorum.
Biliyor musun?
Daha
berbat hissedemezdim.." Sesi çok yorgun çıkmıştı öyle yorgundu ki bir an Arya'nın içi sızlamıştı.

Onların sesini yorgunluğu Arya'nın içini titretirken onlar Arya'nın hiçbir çaresizliği ile ilgilenmemişlerdi...

"Bir zamanlar bana baktığın gibi baktın ya sen o kıza işte o gün sen bende bittin. O defter bir daha açılmamak üzere kapandı. Hatırlıyor musun sana son kez baba değişimi? 'Bu günü sakın unutma baba' demiştim. Merak etme o günü unutamayacaksın zaten.
Unutturmayacağım!"

>>>>

Yağmur yağıyordu. Saat gece yarısını geçmesine rağmen hiç durmamış aksine şiddetini arttırmıştı. Yavaşça yatağından kalktı. Üzerine bir hırka geçirip dışarı çıktı. Korumaların yüzü ona dönerken o umursamayıp yürümeye devam etti. Bahçeden çıkıp boş sokaklarda gezinmeye başladı. Etrafta tek bir insan yoktu. Ara sokaklardan nereye gittiğini bilmeden öylece yürüyordu.

Çok geçmeden Ayakları onu yine aynı yere getirdi. Annesinin mezarlığına. İçeriye girdi. Ezbere bildiği annesinin mezarına doğru yaklaştığında annesinin başında birisinin ağladığını gördü. Karanlıkta kim olduğunu seçemese de konuşmasını duyabiliyordu.

"Özür dilerim. Çok özür dilerim sevdiğim. Beraber olamadık. Affet beni. Kızına, çiçeğine bunları yaptığım için affet beni. Sırf sana benzediği için daha çok dövdüğüm için, o çok sevdiğin, 'güzel saçlı kızım' diyerek sevdiğin saçlarına kendi ellerimle kıydığım için affet beni. Kendi ellerimle bizi mahfettiğim için affet beni.."

B-bu CENGİZ!!!!

Ne yani Cengiz anneme mi aşıktı. Benden ne saklıyorlardı? Neler oluyordu böyle?!

-Unutanlar için Cengiz yetimhane sahibiydi. Şu Arya'ya eziyet eden Akın'ın babası.

Mükemmel açıklama için yazarı tebrik ediyoruz-


Cengiz yavaşça ayağa kalktı. Hemen bir ağacın arkasına saklandım. Toprağa birşey koydu ve mezarlıktan çıktı.

ANNEMİN MEZARININ TOPRAĞINA BİRŞEY GÖMDÜ!

Hemen saklandığım yerden çıkıp mezara gittim. Toprağı biraz eşelediğimde ortaya çıkan zarfı alıp arkama bile bakmadan koşarcasına eve gittim. Saat 7'ye geliyordu ve yokluğum anlaşılsın istemiyordum. Eve vardığımda koruma cebindeki anahtarla kapıyı açtı. Eve girip hızla kaldığım odaya çıktım. Zarfı elime alıp açtım. Bir kağıt parçası çıktı içinden. Bir mektuptu bu.
Satırlarda gözlerimi gezdirmeye başladım. Mektup anneme yazılmıştı ve baya eskiydi.

"Sevgilim;

Biliyorum, hatalıydım. O sözleri söylememem lazımdı biliyorum ama tutamadım kendimi bir an. Murat ile aranızın iyi olması hoşuma gitmediği için biraz fazla yükseldim. Biliyorum sen yapmazsın Murat'a yan gözle bile bakmazsın ama kıskandım tutamadım kendimi. Üzgünüm. Karnındaki bebeğimiz için affet beni lütfen, lütfen...

Seni çok seven kocan
Cengiz...

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

En heyecanlı yerinde bitiren yazarcığınız...

Anlamayanlar varsa bir sonraki bölüm anlayacaktır.

Baya bir gecikme için özür dilerim ama köydeydim ve internetim yoktu ama merak etmeyin telafi edeceğim.

Oy vermeyi unutmayınızz

Kitabımız her geçen gün yükseliyor ve bu beni gerçekten çok mutlu ediyor iyiki varsınız<3

Yorum yapın ayoll






YARININ KIRIKLIĞI /Ara VerildiOnde histórias criam vida. Descubra agora