12. Bölüm

2.6K 86 3
                                    

Bölüm şarkısı • Ege Can Şal
• ~ Başa Sar ~ •
______________________________

Uyuyamadım.
Hâla donuyordum ve yerimden kalkmaya halim yoktu.

Kalp hastalığımdan dolayı bu tür soğuk algınlığı olarak tahmin ettiğim hastalıkları çok zor atlatıyordum. Son 5-6 ayımın kaldığını düşünürsek asla hasta olmamam gerekiyordu.

Bulut'u aramalıydım eğer onu ararsam belki gelip beni hastaneye götürebilirdi. Ama içeri nasıl gelecekti. Onu görürlerse içeri almazlardı. Ama Bulut bir şekilde içeri girebilirdi.

Yattığım yerden kalkıp odama gittim. Telefonumu alıp Bulut'u aradım. Telefondan yükselen "Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor" sesiyle telefonu kırmak isterken Nisa'yı aradım. O da açmadı, Afra da Burak da açmadı. Neler oluyordu.

Önemsemedim. Arada böyle yapardık herkes telefonunu kapatıp inzivaya çekilirdi. Biraz düşüncelerimizle baş başa kalmak hep iyi gelirdi.

Ama birbirimize haber verirdik hep. Buraya geldim geleli onları çok boşlamıştım. Bir ailemi düzelteyim derken öbürünü yıkmıştım. Haberim bile olmamıştı. Ben birşeyler için çabaladıkça herşey daha kötü oluyordu. Herşeyi elime yüzüme bulaştırıyordum. Bunun ağırlığı altında ezilirken bulantımın artması ve ağzıma gelen safra sıvısıyla kendimi banyoya atmıştım. İstifra ettikten sonra daha bitkin olurken 10-11 basamaklı merdiven gözümde gittikçe büyüyor yukarıya asla çıkamıyordum

Güç bela yukarıya ulaştığımda kendimi yatağıma attım. Uyuyamasam dinlenirsem geçerdi belki.

~Yazarınızdann~

Baran, Arya'nın o halini görünce bir an söylediği sözlerden pişman olmuştu ama onu bu evden göndermek için bunu yapmalıydı. Zaten misafir odası sıcak ve rahattı birkaç gün yatıp dinlenirse birşeyi kalmazdı. Ama çok bitkin gözüküyordu gidip bir baksan en azından diyen iç sesini susturup telefonuna geri döndü.

Hazer pişmandı köpek gibi pişmandı. Kendini suçluyordu o gün Arya'ya öyle davranmasaydı şimdi herşey çok başka olabilirdi.
-Yazarınız yeni bir gizem yaratıyor üstüne yoktur da

Bir süre sonra Baran dayanamayıp
Nurgül ablayı Arya'nın ateşini ölçmesi için gönderdi. Asla o odaya girip ona imtiza edemezdi.
(Nurgül abla evin yardımcısı -Arya'ya yorgan yastık veren kadın)

Bir süre sonra Nurgül abla elinde ateş ölçerle geldi ve Baran'a uzattı. Herkes dik dik Baran'a bakıyordu neden böyle birşey istemişti yoksa Arya'ya alışmaya mı başlıyor diye düşünüyorlardı.

Baran ateş ölçerdeki 39.4 yazısını görünce kısa bir an panikledi. O bir doktordu soğukkanlı olmalıydı ancak o an nedenini anlayamadığı bir şekilde telaşlanmıştı.

Aklına gelenle durdu Baran.
Ya Hazar'ın söylediği gibi tebeşir tozu içmişse ve o yüzden böyleyse. Aslında tebeşir tozu içse böyle olmazdı daha az bitkin olurdu o-o çok kötü görünüyordu. Bu düşünceleri boş verip zamana bırakmayı seçti. Eğer çok kötü olsaydı kendisi buraya gelip dışardaki korumalardan birine söyleyip hastaneye götürülebilirdi. O kadar salak olamazdı herhalde.

Arya ise bırakın dışardaki korumaları kalp ilacını içmekte bile zorlanıyordu.

İlk defa kendini bu denli yanlız hissediyordu etrafındaki kalabalıkta yanlız hissediyordu. Sanki koskoca dünyada onu seven, yardım eden kimse yokmuş gibi gelmişti o an.

Öylece tavandaki kendi kendine artık boyalarla güç bela yaptığı gökyüzü resmine baktı. Yaşadıkları bir bir gözünün önünden geçirdi. Aklına gelenlerle gülümsedi genç kız.

11 yıl önce Yazardan~

Barutçular evinde bir telaş hakimdi küçük Arya hasta olmuş öylece yatıyordu. Hiçkimse ne yapacağını bilmiyordu. Melek -Arya'nın annesi- olmadan ilk geçirdiği hastalıktı Arya'nın.

Murat bey o an bir kere daha farkına vardı ki Melek olmadan o bir hiçti. Ama ayakta durmalıydı çocukları için güçlü taklidi yapmalıydı.
Eğer çocukları onun bu denli güçsüz halini görürlerse kendini yetersiz hissederdi. O yüzden güçlü durmalı acısını içinde yaşmalıydı.

Yeni doktordan gelmişlerdi. Doktor ilaç yazmış bir süre dinlenmesi gerektiğini söylemişti. Aslında çok basit olan bu hastalık ne yazık ki Arya'ya çok büyük birşey gibi geliyordu çünkü kalp hastasıydı ve bu tür hastalıkları çok zor atlatıyordu ayrıca yaraları çok zor iyileşiyor, ne kadar yemek yerse yesin kilo alamıyor ve kasları tam anlamıyla gelişemiyordu. Dışarıdan bakıldığında gayet normal gibi gözüken bu kız içerisinde cehennemi barındırıyordu.

Herkes Arya'nın üstüne titriyordu. Zaten annesinin kaybı onu derinden etkilemişken bir de bu hastalıklar bırakmıyordu küçük kızın peşini.

Atakan abisi konu Arya olunca deliriyor gözü hiçbirşey görmüyordu. Çok bağlıydı ona ama sadece tek kız kardeşi olduğu için değil kişiliği, karakteri, güzelliği herşeyine hayrandı küçük kızın.  "Arya'm küçüğüm nasıl, daha iyi misin nolur birşey söyle hadi" dedi. Şuracıkta yalvarabilirdi abisi, yeterki kardeşi iyileşsindi.

"İyiyim abi beni merak etme
iyileşirim ben hemen bırakmam sizi" dedi küçük kız ben iyiyim dercesine kocaman gülümserken.

Hep böyle yapardı Arya ne kadar kötü olursa olsun ne kadar canı yanarsa yansı gülümserdi. Bunun tüm ailesi farkındaydı ve henüz 5 yaşındaki bu küçük kızın kalbinin iyiliği altında eziliyorlardı.

Hep öyle olmaz mı zaten?
Her gülüşün içinde bir acı yok mudur?
Her gülen, her gülümseyen mutlu mudur?
İçimiz yanarken gülmeyi öğretme dimi zaten hayat?

Yaralı ruhumuzu
gizlemek için yapmamız
gereken tek şey sahte bir
gülüş değil midir?

______________________________

Kısa oldu ama atmak istedim.

Yazarınız şu an ağlıyor.
Şu son kısmın beni bu kadar etkileyeceğini hiç düşünmemiştim.

İmtiza= iyi geçinmek, kaynaşmak.

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz 👉👉👉

Oy verin yoksaaa🔪🔪🔪

YARININ KIRIKLIĞI /Ara VerildiWhere stories live. Discover now