18/Yarım Yaşanmışlıklar

72.6K 2.7K 362
                                    

Diyarbakır'a doğru yol alan Mihrişah'lar duygusal anlar yaşıyordu.Böyle bir günde kaybettikleri canların yerleri çok belli oluyordu.Ne kadar emri vaki ve zoraki olsa da Bedirhan için bu önemli olan günde hepsi kayıpları için üzgündü. Üstelik evlenmesi için ,annesinin ve abisinin yaptığı ısrarlar sektemeli olarakta amacına ulaşmıştı.Nasıl da gülerdi bu ısrarlara.Yüreğine kor düşmüş gibi bir hali vardı. Bedirhan'ın bunları anımsamasıyla yüzü asılmıştı , bakışları dalgınca ileriye bakıyor , geçmişi düşünüyordu. Neyse ki adamları arabayı sürüyordu.Aksi halde bir kaza daha kaçınılmazdı.Aynı arabada bir ruh hali yansıması gibi babasına baktı o da kederli, o da üzgün ve durgundu. Diğer akrabaları arkadaki arabalardaydı.

Sessizliği bozan Servan ağa oldu..

"Şükürler olsun Allahım'a kaybedeceğim evlat düşüncesiyle endişelerim ve üzüntüm son buldu.Bedirhan.Yiğidim.Aslan parçam.Bu gün annenin yokluğunu o kadar hissediyordum ki, her an kapı açılıp, o kapıdan içeri gelecek diye düşünüyordum yokluğu içimi yakıp kavuruyor halen..."

Babasını ilk defa perişan halde gören Bedirhan , babasına yönelmiş diyeceklerini can kulağı ile dinliyordu.

"Evsiz kalmışım gibi hissediyorum oğlum.Bunca aydır bir parçam eksik , tamamlanamıyorum. Annenin sevgisi , saygısı, duruşu , konuşması , oturması , kalkması..

Her şeyi gönlümde ,gözümün önünde hala.Ona diyemediğim güzel sözlere , öpemediğim ellerine,tarayamadığım saçına , yüzüne gülmediğim, gülemediğim her anıma lanet okuyorum .

Birazcık inadımdan,gururumdan, kendimden taviz verseydim belki de içim bu kadar acımayacaktı.Ne hüzündür ki o hayattayken yapmadım.Yapamadım.Oysa ne kadar da severdim onu , saçının teline zarar verenin canını alırdım.Dayanamazdım onu mutsuz , üzgün görmeye.Hele ki ağlamasına ,sanırdın belki , damlattığı her gözyaşı yüreğime düşen kor ateşti.

Şu an sana bunları anlatıyorum çünkü aynı hataları yapmanı istemiyorum.Her şeyi vaktinde en mutlu en güzel şekilde geçirmeni, yaşamanı istiyorum."

"Baba bben zat.."

"Bu ihtiyarın bitirmesine izin ver oğul. Nasıl olsa her konuda seni desteklerim bilirsin lakin bir konu hariç."

Genç ağanın dikkati tamamen babasındaydı gerçekten merak ediyordu diyeceklerini.

"Miray'ı anlamaya çalış oğlum.O da senin gibi kardeşini kurtarabilmek için bu zorluğa göğüs gerdi.Hayatı talan oldu.Hayalleri, düşünceleri birden değişiverdi.Onun da kendi isteği olmadan."

"Baba şu an Mir.."

"Evet oğlum.Şu an tam olarak Miray'dan , nişanlından ,müstakbel karından bahsediyorum. Onu boşu boşuna üzmene hakkın yok.Her ne kadar kendince haklı olsan da onca olayın günahını kızcağızdan çıkaramazsın.Çıkarmamalısın."

"Ama baba sen beni bi dinle.."

Sesini bu sefer fazla sert çıkaran Servan Ağa..

"Oğlumm. Kıza ne yaptığını gördüm. Nişanlının boynunu nasıl o hale getirirsin.Senin haddine midir!! Bu erkeklik midir?

Bizler bu işe kan dökülmesin diye girdik. Kız soyadı üstüne yemin etti bana,kızıma bir şey olmaması için.

Benim kızıma bir şey olmayacak da tüm çile gelinime mi kalacak!! Eğer benim yerime Eşref ağa veya abileri görseydi ne yaparlardı..! Hiç düşünmedin mi? Bu nişan olur muydu sanırsın.!Bunca uğraş hepimiz için.Kendine çeki düzen ver Bedirxan. Ne o istediğin gibi kullanabileceğin basit bir kız , ne de ben buna göz yumacak bir ağayım..."

TÖREymiş... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin