Bölüm 10

24 0 0
                                    

Luisaların evinin atmosferi beni sakinleştirmiş ama aynı zamanda da biraz hüzünlendirmişti. Avluya bakan küçük ve rahat bir mutfakta oturuyorduk. Luisa'nın annesi elimi sarıyordu. Neyse ki şansıma kesik, zannettiğim kadar derin değildi ve yolda kanamam durmuştu.

"Bugün Lichternberg'e gittin mi?" Luisa yine bir şeyleri bilmek istiyordu.

"Keşke gitseydim de bunlar başıma gelmeseydi." dedim.

O sırada babası eve geldi ve eşiyle kızını öptükten sonra bana doğru dönerek elini uzattı.

"Hey Kira!" Önce beni arkadaşça selamladı, sonra da gözlerime baktı. Elimdeki yeni bandajı ve Luisa'nın annesinin o sırada çöpe atmakta olduğu bant artıklarını fark ettiğinde ise, "Şey, burada ortam biraz gergin gibi. Eğer benim yardımıma ihtiyaç duyarsanız, buralardayım," diyerek gülümsedi ve oturma odasına gitti. Büyük bir buruklukla, böyle babaların olduğunu bir kez daha anladım. Bir şeyleri zorlayarak yaptırmaktan ya da bir nevi erkekliklerini hissettirmektense, daha nazik ve bakımlı babaların varlığını düşünmek yine aklımı karıştırmıştı.

Luisa iki bardak sıcak çikolata ve bir tabak dolusu keki elindeki tepside dengeledikten sonra, bana baktı. Dönüp annesine teşekkür ettim ve birlikte odasına doğru yola koyulduk. Odasında bulunan renkli döşemeli ve renkli ufak yastıkları olan koltuğa yerleşip sıcak çikolatalarımızı elimize aldık ve ilk yudumlarımızla içimizi ısıtmaya başladık. Luisaların evi bizimki gibi sauna sıcaklığına sahip değildi ve düşününce yine kendime soruyordum: ÇEVRE KORUMASINA bu kadar önem veren insanların eşyalarının ve evlerinin de düşünce tarzlarıyla uyumlu olması gerekmiyor muydu? "Evet, ne oldu?" diye sordu Luisa.

"İlk önce en kötüsünü mü duymak istiyorsun yoksa ikinci en kötüsünü mü?" Cümlemi bitirirken tabaktaki son kek parçasını ağzıma atıyordum ve ancak o an, kekleri saniyeler içinde yediğimi fark ettim. Utanç içinde Luisa'ya bakıyordum. Sırıtarak ayağa kalktı ve dolabından kek çıkartıp tabağı yeniden doldurdu.

"Bcnce sırasıyla," deyip yutkundu ve tekrar oturdu.

Ona muhteşem başlayan ve sonra felakete dönüşen öğleden sonramı ve başıma gelen her şeyi, tek tek, en ince ayrıntısına kadar, atlamadan anlattım.

Luisa'nın babamın olayını duyduktan sonra şok olacağını ve benim gibi, hatta benden bile daha fazla tepki verebileceğini düşünüyordum. Ama Luisa bunun aksine şaşırtıcı bir şekilde sakindi. Sıcak çikolatasından büyük bir yudum aldı. Ben ise sabırsızca onun ağzına bakıyordum. Sanki o, hayatımdaki tüm sorunların çözümünü söyleyecek bir kâhinmiş gibi konuşmasını bekliyordum. Ama saniyeler bana saatler gibi gelmişti. Sonunda konuşmaya başladı: "En iyisi özet halinde geçelim. İlk olarak, Tim olayında biraz fazla tepki göstermişsin. O kadınla aralarında herhangi bir ilişki olduğunu düşünmüyorum. Bu, bence yine sadece senin aptalca komplekslerinden kaynaklanıyor. İkincisi, bence içten içe babanın böyle bir ilişki durumu olduğunu biliyordun. Sadece bunu kesin olarak bilmek istiyordun. Ya da başka bir deyişle; gözünle görene kadar kabullenmek istemiyordun. Üçüncüsü ise, Meyer bizim için faydalı olabilir. Onu bir olta gibi kullanabiliriz."

Ağzım açık kalmıştı. Luisa'nın söyledikleri karşısında öylece kalmıştım. İlk olarak Tim olayında yaptığı yoruma aslında hak verdiğim halde, hemen karşılık vermek istedim, Ama bir şey söyleyemedim, Babam hakkında yaptığı yorum İse beni tamamen afallatmıştı. Söyledikleri beni rüzgâr gibi çarpmıştı ama rahatlatmıştı da. Evet, bunu tahmin ediyordum Babam gibi tiplerin, özellikle de annem gibi biriyle olan babam gibi tiplerin, böyle bir şey yapması kaçınılmaz oluyordu. Ama bunu gerçekten bilmek istemiyordum, Ama üçüncü nokta, yani Meyer, bana bir bulmaca gibi gözükmüştü.

Elementler Akademisi: Gökyüzünün derinliğiWhere stories live. Discover now