Giriş

177 4 0
                                    

Su yüzeyinin hemen altında bir ok gibi süzülüyordum. Su, üzerime serilmiş ışıltılı bir battaniye gibiydi. Sanki başka bir dünyadan gelen güneş ışınlarını görüyordum. Muhteşem hissediyordum. Hafif ve özgür. Birden, sessizce bana doğru hareket eden bir gölge olduğunu görür gibi oldum deniz yeşili gözlü, uzun ve zarif, çevik bir yüzücü...

Bana nazikçe gülümsedi ve suyun altında yanıma gelip bana sarıldı. Kalbimin göğsümde mutlu bir şekilde attığını hissediyordum. Ellerimiz birbirini buldu. Birlikte daha da hızlı süzüldük, güldük, birbirimizin etrafında döndük ve sarıldık. Ne zamandır suyun altında olduğumu bilmiyordum. Daha önce hiç yüzeye çıkmış mıydım? Hiç ciğerlerim olmuş muydu? Bu yabancıya aşıktım, delicesine mutluydum.

Su aniden karardı. Sanki küçük bir bulut kendini güneşin önüne itmiş gibiydi. Geçmesini bekliyordum ama güneşin parıltısı geri gelmiyordu. Bunun yerine, güçlü bir akım tarafından suyun derinliklerine çekiliyorduk. Yabancının ellerine sarıldım ama faydası yoktu. Batıyorduk. Son gördüğüm şey gözlerindeki korkuydu. Sonra altımızdaki karanlığın içinde kayboldu. Kollarımı çaresizce uzattım, artık kalbim korkudan kaburgalarımda çarpıyordu.

Etrafımdaki her şey bulanıklaşıyor ve soğuk griye dönüşüyordu. Su, ciğerlerime kurşun gibi baskı yapıyordu. Yüzeye çıkmalıydım ve artık nefes almalıydım. Ama yüzey neredeydi?

Elementler Akademisi: Gökyüzünün derinliğiWhere stories live. Discover now