Merabalarsss
Artık her yerde ipucu var haberiniz olsun bulun artık yani
Bölüm sonuna mektupları gönderenin kim olduğuyla ilgili fikirlerinizi yazınız<3
Neyse güzel güzel okuyunnnnBölüm Müzikleri
Dolu Kadehi Ters Tut-Karanlık
Yüzyüzeyken Konuşuruz-Uykusuz ve Dengesiz
Dolu Kadehi Ters Tut-Yalan
Adamlar-Rüyalarda Buruşmuşuz
Can Güngör-Yalnız Ölmek
Hadi bakalım baslayak
Bulutların henüz yavaş yavaş dağıldığı soğuk havanın ortasındaki kristal tahtına yerleşmiş kuru sabah aydınlığında yoğun ışık demetlerinin, yakından bakılınca sarardığı anlaşılan yarısı açılmış perdemin arasından geçip göz kapaklarıma çarpmasıyla yavaş yavaş gözlerimi araladım.
Uzun zamandır temiz bir bez yüzü görmediğinden dışarıyı görmemi engelleyen milyarlarca toz taneciğine bürünmüş pencerenin kenarlarından sızan güneş ışığının verdiği rahatsızlık ısınan başımın ağrımasına neden oluyordu.
Tam biraz daha tatlı uykunun bedenimin her noktasına ulaşması için kendimi ikna etmişken anormal derecede kızardığını hissedebildiğim gözlerimi zorlayarak açıp yataktan atladım. Yatağımın karşısındaki şarja takılı telefonuma ulaşmaya çalışırken bu zorlu parkurda takılmadan yürüyebilmek büyülü bir yetenek gibi geliyordu.
Ekran ışığının fazla yoğun gelmesiyle henüz ne olduğunu anlayamamış gözlerimi hızlıca kırpıştırırken arada açılan minik boşluktan saate bakmaya çalışıyordum. Gözlerimi açıp kapatırken daha da gerilen sinirlerim gördüğüm sayılarla aniden bağırmama neden oldu.
"8.48! Hayır, yine geç kaldım!"
Tüm vücudumu kendine esir kılan uykudan yeni kurtulmanın etkisiyle zorlanarak çıkan sesim komik şekilde incelmişti. İçimde sıkışan bir şeyleri kendimden atmak ister gibi birkaç kez öksürdükten sonra tozlanmış halının kirliliğini umursamayıp kendimi yere bıraktım ve yatağın alt kısmına yaslanıp taşımakta zorlandığım ağırlığımı geriye verdim.
Küçüklüğümden bana miras kalan ucuz uyku bozukluğum yüzünden doğru düzgün uyuyabildiğim, tatlı bir gece hafızamda yer edinememişti hiç. Anlam veremediğim kabuslarla gözlerimi açtığım her karanlık bana cehennemi yaşatıyordu. Uzun zamandır deliksiz bir uykuya hasret kalmıştım, titreyerek uyandığım gecelerde kendimi tekrar uykuya bırakmaktan korktuğumdan sabahları uyanmakta zorluk çekerdim.
Belirli bir süre sonra ise gerçeklik algımı kaybedip yavaş yavaş tatlı kabuslarımda yaşamaya başladım, uyandığımda gördüğüm kabusların geçmişten kalan anılar olduğunu sanarak gerçek ile rüya çizgisini ayırt edemedim. Uykunun benim için bambaşka bir anlamı vardı; bazen kolay ulaşılmayan bir panzehirdi, bazen ise beni öldürmesi için yalvardığım katilim. Gerçekten saklanmak için uykunun tekinsiz ellerine teslim ettim kendimi.
Hayattaki her anım teker teker silinip giderken zihnime saplanıp kalan kabuslar hayatın benimle oynadığının bir gerçeğiydi. Yaşamın gerçeklerine uymayı seçerek rüyalarda yaşamayı öğrenmiştim ben de, asıl hayat olarak onları seçmiştim kendime. Gerçekte yaşayamadığım hayatımı, rüyalarda buldum.
Şişmiş göz kapaklarımı açık tutmaya çalışırken düzgün nefes almakta bile zorlanıyordum. Temiz hava, zor geçen tüm gece boyunca beni kendinden mahrum bırakmış gibi görünüyordu. Ayağa kalkarak yavaş ve isteksiz hareketlerle pencereyi açtım ve kalabalık caddeyi izlerken şimdi ne yapacağımı kestirmeye çalıştım.
YOU ARE READING
Bulutlara Bak
Teen Fiction"Unutursan bulutlara bak, belki hatırlarsın." Ölümcül hastalığı nedeniyle hayatı hastanelerde geçen Şafak, doktorların tavsiyesiyle yan etkisi "unutmak" olan bir ilaç kullanmaya başlar. Kullandığı ilaçla benliğini kaybetmekten korkar ve unutmamak iç...