elli dört

2.8K 270 495
                                    

cuma
23.19
mecnun
buğra

buğra, sakince telefonunda bir şeylerle ilgilenirken sigarası elinde yavaşça sönüyordu. rastgele bir şeylere bakıyor ve can sıkıntısını geçirmeye çalışıyordu. en sonunda şarjının azalmasıyla telefonu bırakıp dirseğini masaya yaslamış ve boş bir zihinle dışarıyı izlemeye başlamıştı.

tamamen öylesine şeyleri düşünüyordu. mesela karşıdaki bina tam olarak kaç katlı, acaba kalkıp mutfaktan bir şeyler mi hazırlasa, aslında tok da sayılır, kendisine içecek bir şeyler mi hazırlasa, balkona bu tabure ne zaman koyuldu... telefonunun ekranı aramayla açıldığında sırtını gergin bir şekilde duvardan ayırmıştı.

elini telefona uzatıp aramayı cevaplarken içinde tuhaf bir duygu vardı. "efendim." dedi duru bir sesle.

"buğra," buğra, kendisi bile farkında olmadan sağ elinin işaret parmağını ısırmıştı. "...neredesin?"

"evdeyim." dedi sesindeki belirsiz titremeyle.

"babanda mısın?"

"evet."

"kapıyı açar mısın?"

kurduğu cümleyi anlamak için bir süre sussa da henüz idrak edemeden ayağa kalkmıştı. ayakları tamamen bilinçsiz bir şekilde hareket ederek onu balkon kapısına götürürken sigarası, ondan bile habersiz küllüğün üzerinde yanıyordu.

evin kapısını açıp mecnun'la göz göze geldiğinde kulağındaki telefonu hâlâ çekmemişti sanki her an her şey hayalinde yaşanacakmış gibi ancak mecnun gerçekti. yorgunlukla apartman duvarına yaslanmış omuzu ve tıpkı onun gibi kulağında olan eliyle onu izlerken o denli güzeldi ki buğra'nın bunun gerçek olduğunu anlaması hiç de kısa sürmemişti.

"mecnun," dedi ne diyeceğini bilemeden. "...sarhoş musun?" mecnun ona bir yanıt vermeden yalnızca kısık gözlerini onun gözlerinden indirdi. "iyi misin?" dürüstçe başını iki yana sallayan mecnun gözlerini kapatmıştı.

buğra eliyle kapı kolunu sıktığında ne yapacağını gerçekten de bilmiyordu. "içeri gelmek ister misin?" dediğinde sesi kısıktı. mecnun ise yeniden başını iki yana salladı. "tamam," dedi elini kapı kolundan çekerken. "...beni burada bekle, anahtarı alıp geleceğim."

"buğra," başını kaldırarak ona baktı. "...içeri gelebilir miyim?"

"evet," dedi farkında bile olmadığı bir hızla. "...tabii ki." geri çekilip ona içeri geçmesi için yer ayırdığında dikkatli bir şekilde mecnun'u izliyordu. o an tüm bunlar ona o kadar tuhaf geldi ki bir anda rüyadan uyanıyor olsa şaşırmazdı. "nereye geçmek istersin?"

"odana geçebilir miyim?"

eli sakince ensesine gitti. "evet." derken mecnun'u ilk defa böyle görmenin gerginliğini yaşıyordu ancak en büyük korkusu, ona istediği desteği verebilip veremeyeceğinden emin olmayışıydı. doğrusu, mecnun'un neden geldiğini bile bilmiyordu.

kısa bir süre içinde mecnun, yatağına oturmuş ve sanki daha önce hiç aralarında bir şey yaşanmamış gibi bir sakinlikle ayaklarını yatağın kenarında sallamıştı. "mecnun," dedi onun sarhoşluğu konusunda hiçbir şey yapamayarak. "...miden bulanıyorsa kusabilirsin."

"bulanmıyor."

"iyi misin?"

"değilim, buğra."

"su getirmemi ister misin?"

"hayır."

"seni eve bırakmamı ister misin?"

rideauHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin