elli

3.1K 328 324
                                    

en son 3 mayista bolum atmam soku

*
salı
23.30
mecnun
buğra

bir bardak suyu bir elinin avuç içiyle sıkmadan tutabilmek, sigarayı dudaklarına sakince götürebilmek, birbirine karışmış bir kulaklığı çözebilmek, kâğıdı kirletmeden yazı yazabilmek, birine herhangi bir şeyi dökmeden veya kırmadan uzatabilmek; günlük hayatta yaşanan basit şeyler, titrek bir el için akıl almaz bir güçlüğe dönüşüyordu ve yıllardır bununla yaşamak zorunda kalan buğra için bu, alışılmış bir durumdu. özellikle son zamanlarda tüm vücudunu ele geçiren stres, ayak parmak uçlarına kadar onu saran belirsiz bir titremeye yol açıyor ve bu onun için sahiden de zordu.

"anlatmak istemiyorsan," dedi ali buğra'nın sigara paketiyle oynarken. "...anlarım abi ama, benden gizlemenin ne mantığı var, aklım almıyor."

kendi elinin titremesinden rahatsız olup dirseğini sandalyeye yasladı buğra. "senden gizlemiyorum ki amına koyayım," dedi yorgun bir sesle. "...sadece anlatan kişi ben olmak istemiyorum."

"mecnun da aynısını diyor." dedi bıkkınca. "aranızda geçenleri hazreti isa'dan mı dinleyelim amına koyayım?"

ali'nin dediğine aldırmayarak sessizce ofladı buğra. "ali ya," dedi kısık bir sesle. "...geç oldu ama eve tek başına gidebilecek misin?"

"sen sarhoş musun?" dedi kaşlarını kaldırarak.

"hayır amına koyayım ya," diye sızlandı sıkıntıyla. "...iki birayla sarhoş mu olacağım? yorgunum sadece."

"zaten babam alacak beni." diyerek yanıtladı baştaki soruyu ali.

"ne zaman?" derken ali'ye bakmıştı.

"bilmiyorum, arar herhalde." diye geçiştirdi. "buğra," dedi konuyu değiştirmeyerek. "...beni bırakmayı bir sal da bana anlat ne olup bittiğini." onu ciddiye alması için dizlerinin üstünde buğra'ya yaklaşmıştı ali.

gözlerini yorgunlukla kapattı ve sessizce "ne bok yediğimi anlatan kişi olmak istemiyorum." dedi buğra.

"mecnun anlatsa rahatsız olacak mısın?"

dudağını ısırdı. "sanmıyorum."

"tamam," derken yatağın üstünden telefonunu aldı. "...o anlatsın o zaman."

"mecnun'u mu arayacaksın?" dedi şaşırarak. ali kafasını salladığında ise "ali, salak mısın abi?" diye çıkıştı. "bunun için mi arayacaksın çocuğu?"

"kes ya," diyerek azarladı. "...sen daha kötü şeyler için aramıştın daha önce."

"sen ciddi olamazsın." dediğinde arama ekranına bakıyordu.

"gayet ciddiyim." telefondan arama sesi yükselince ali, telefonu hoparlöre aldı. "burada olduğunu belli etme."

"ali harbiden benim yanımda arama ya."

"susacak mısın?"

sıkıntıyla elini geriye verdi ve başını kaldırdı. tavana bakarken hâlâ gergin bir şekilde telefonun sesini dinliyordu. "sana karşı olan güvenini de kır amına koyayım."

"senin duymandan rahatsız olacağı bir şey sormayacağım." ekrana baktı. "ya açsana amına koyayı-" telefonun açılma sesiyle irkildi. "alo."

telefonun öbür tarafından sakin bir "efendim." sesi geldiğinde buğra avuç içini sıkmıştı.

"neredesin?"

rideauHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin