dört

5.6K 503 1.2K
                                    

ruyamda cok korkunc seyler gordum cok kodkunctu

*
cuma
21.12
mecnun
buğra




"zaten çok yüksek beklemiyordum," kül tablasını parmak uçlarıyla belli belirsiz itti ve sigarasını kenardaki küçük boşluğa yasladı. "...üzülmedim yani dersten kaldığıma."

buğra sırtını balkon duvarına yaslarken mecnun'un elini izliyordu. parmaklarının kahverengi şişe üzerinde çıkardığı ritmin arasından "sınıfta seni sinir eden bir çocuk vardı," dedi. "...ona ne oldu?" gözleri tekrar mecnun'un gözlerine çıkmıştı.

mecnun gülerek buğra'nın elindeki şişeye uzandığında buğra elini çekerek şişeyi mecnun'dan uzaklaştırmıştı. "bırak şunu." derken yüzünde belli belirsiz bir sinir vardı. "üçüncü kez soruyorsun bunu."

"e cevap vermiyorsun ki."

"duymuyorsun amına koyayım."

"cevapla yine."

"buğra," dedi kaşlarını çatarak buğra'ya bakıp. "...dalga mı geçiyorsun abi?"

mecnun şişeyi almak üzere onun üzerine eğildiği için buğra sırtını biraz daha geriye yaslayıp yüzünü ondan uzaklaştırdı. yorgunlukla gözlerini kapatırken çocuk gibi "anlatmadın ki hiç." demiş, konuşurken sesinin bitkin çıkmasına engel olamamıştı.

"şu birayı bırakır mısın?" derken mecnun geri çekilmişti.

"bitsin," dedi kaşlarını kaldırarak. "...söz."

"o biterse seninle bir daha konuşmayız."

"tamam, bitmesin."

"bırak o zaman."

"elimde dursun."

"buğra, sikinden mi bahsediyoruz abi? bırakır mısın şu şişeyi artık?"

"tamam." buğra şişeyi yere bıraktı. gözlerini mecnun'a dikip sahte bir sinirle "mutlu musun şu an?" dediğinde kollarını kucağında birleştirmiş ve dizlerini kendine çekmişti.

"mutluyum."

"bu gece sizde kalayım mı?"

mecnun buğra'nın az önceki sinirli hâlinden bu masum ricaya dönüşüne istemsizce güldü. "salon dopdolu."

"bize ne salondan?"

"taksi çağırayım senin için, evine git."

"eskiden beraber uyurduk."

"eskiden."

"şimdi de uyuyabiliriz."

sinirle gülen mecnun gözlerini kaçırmıştı. "üstümü çıkarmayacağından emin misin?" onun aksine buğra, keyifli bir ifadeyle başını duvara yasladı ve güldü. başını iki yana sallarken sessizce cıklamış ve gözlerini kapatmıştı.

engel olamadığı bir sıkıntıyla iç çeken mecnun yutkundu. "biraz ayıl, taksi çağırayım." dedi konuyu değiştirerek. "bu şekilde gidersen şoförü katil edersin."

derin bir nefes verip gözlerini açtığında ilk odağı balkona vuran sokak lambalarında olmuştu. gözünün belirsiz bir noktasını kamaştıran sarı ışıkla beraber mecnun'a dönerken çenesini dizine yaslamış ve kollarını bacaklarına sarmıştı. "en iyi arkadaşlar birlikte uyurlar."

rideauHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin