3

115 36 14
                                    

Jisung'dan

Hastayım... Çok hastayım...

1 haftadır okula gitmiyorum. Sınav yaklaşıyor ama ben derslerden geride kaldım..

Kulaklıklarımı takmış müzik dinliyorum, yatağımda uzanmış.. Hayatımda belki de ilk defa okulu özlüyorum.. Okulu sevmediğimden değil. Okulu çok severim. Ama...

Hayatın bomboş hissettirdiği o dönemdeyim. Sanki her şey için boşuna çabalıyorum..

Kendimi piyanonun huzur dolu sesine bırakıp, gözlerimi kapatıyorum...

Notaların her tınısı huzur veriyor. Bu kadar huzur veren çok az şey var..

Biraz bekleyin..

Bazen üstünüzde birinin bakışını hissedersiniz ya.. Sanırım şuan odamda biri var.

Gözlerimi açmamla Minho ile gözgöze geliyoruz.. Bir elinde test kitabım, diğer elinde küçük bir kutu...

-Merhaba. Aslında kapıyı çaldım ama duymadın sanırım. Annen odaya girmemin sorun olmayacağını söyledi.

Annem.. Ah hiçbir şeyi ciddiye almaz hayatı öylesine, eğlencesine yaşar.. Belki de bu yüzden 45 yaşında olmasına rağmen çok genç görünüyor. Belki de sadece genleri ile alakalıdır. Kim bilir?

Minho halen bana bakıyor.. Utanıyorum çünkü odam çok dağınık her şey her yerde. Ama yataktan çıkıp bir yere gidemem..

En sonunda müziği kapatıyorum. Elimle yan tarafımdaki minik koltuğu gösteriyorum..

Konuşmuyorum ama o anlıyor.. Koltuğa oturuyor. Ama oturması ile kalkması bir oluyor..

Neden böyle yaptı ki?

Bana belli etmeden yanlışlıkla üstüne oturduğu iç çamaşırımı hızla kenara fırlatıyor..

Bunu görmemi istemedi. Utanmamdan mı korktu?

Haklıydı çünkü çok utanmıştım. Yüzümün kızardığını hissedebiliyorum..

-Utanmana gerek yok. Gerçekten.

Ve gülümsüyor. Samimi bir gülüş bu. Eminim bundan..

Elindeki kutuyu masama bırakıyor.

-Sana çikolata almıştım. Arkadaşın hasta olduğunu söyledi. Ben de seni merak ettim.

Gerçekten mi? Okuldaki tek yakınım olan arkadaşım bile beni merak etmemişken sen beni merak mı ettin?

Minho yüzüme bakıyor. Ama ben tek kelime bile edemiyorum. Geldiğinde olduğum gibi.. Çok suskunum.

Bir süre sessiz kalıyoruz. Sonra o konuşmaya başlıyor. Belli ki benim suskunluğumu kabullenmiş.

Anlattıkça anlatıyor... Birini dinlemek ilk defa eğlenceli geliyor..

Saatler ilerliyor.. Minho en sonunda kalkması gerektiğini söylüyor ve odamdan çıkmadan önce ilk defa konuşuyorum...

-Teşekkür ederim.

Ama sesim öyle kısık çıkıyor ki...

Arkasına dönüyor ve şaşkınlıkla bana bakıyor. Konuşmama şaşırmış olmalı. Belki de konuşamadığımı falan düşünmüştür..

Son kez gülümsüyor.. Ve kapıdan çıkıp gidiyor..

Müziği tekrar açıyorum.. Ama Mozart piyano tuşlarına sanki daha güçlü basıyor. Notalar her zamankinden daha anlamlı gibi...

Neler oluyor?




Selamlar
Öncekilere nazaran daha uzun bir bölüm..
İki nokta hastalığına tutuldum..
Bölüme minik bir yıldız vermeye ne dersiniz?

Karahindiba, Minsung Where stories live. Discover now