15.Bölüm○CELLAT BOYNUMU VURSUN AŞKINDAN

107 18 23
                                    

Selamünaleyküm arkadaşlar uzun bir aradan sonra yeni bir bölüm ile karşınızdayım ben bölüme aşık oldum umarım sizlerde beğenirsiniz.

Ney sesi eşliğinde keyifli okumalar dilerim...

O günden sonra kendimi toparlamam zaman aldı. Okulum tatile girdi, annem, babam ve kardeşim köye dedemin yanına gittiler. Ailemin beni yalnız bırakmaları hiç içlerine sinmesede akılları bende kalmamaları için soluk yüzümü onlara karşı biraz daha dirençli tutmayı başardım içimde koca bir boşluk varken nekadar mutlu olunmaya başarılırsa. Ben ise hafta sonunu teyzemin yanında geçirdikten sonra haftanın ilk günü Gökmen'in yanında çalışmaya başladım tabi buna çalışma denebilirse.

"Hayırlı sabahlar Harun amca "

"Hayırlısı sabahlar güzel kızım. Bugün de erkencisin."

Gözüm masanın üzerinde bulunan metal saate gidip geldi. Saat 07.10 geçiyordu, aslında işe başladığım günden beri bu saatlerde büroya geliyor kafamın meşgul olması için biriken dosyaları inceleyip alfabetik sıraya göre dosyalara yerleştiriyordum. İşe başlayalı 4 gün olsa da bu durum Harun amcanın gözünden kaçmamış olucak ki her gün sorduğu soruyu bugünde sormakta istikrarlı görünüyordu.

Başımı ayak uçlarıma doğru eğip 4 gündür bıkmadan söylediğim sözü yineledim " Dosyalar birikmiş onları toparlasam iyi olucak diye düşündüm."

Bu sefer farklı bir soru olarak Çisem'i sormak yerine "Neyin var senin Sevde"dedi.

Boğazımdaki yumru koca bir taş kadar sert olmasına rağmen yutkunmak için çaba gösterdim olmadı . Yüzüm buruştu, avuçlarımın içi terledi kaçamadım belkide birinin bu soruyu sormasını bekliyordum.

Zorda olsa " Birşeyim yok efendim"diyebildim.

Masasının karşısında bulunan deri ikili koltuğu oturmam için eliyle işaret etti.

Utana sıkıla giyindiğim bej tonlarındaki elbisemin kenarlarından tutup koltuğun en ucuna oturdum.

Göz ucuyla bana babamı aratmayan şefkatli gözleriyle kısa bir bakış atıp eline aldığı dolma kalemi ile bir yandan oynamaya başlamış bir yandan ise düşünceli ses tonu ile benimle konuşmak için ilk adımı atmıştı.

"Anlat lütfen sevde. Beni bir abin, bir baban gibi görebilir hatta birbirimize karşı iki sırdaş olup sadece ikimizin arasında kalacağının sözünü de verebilirim."

"Teşekkür ederim ama..." Daha cümlemi dahi bitirmemiştim ki Harun amca sözümü kesip sanki başbaşa kalmamızı bekliyormuş gibi içinde biriktirdiklerini diline döküverdi.

"Biliyormusun Sevde ben jale'yi kimseyi sevmediğim kadar sevmiştim" Yüzünü buruşturup yalnış birsey söylemenin verdiği şaşkınlıkla "Dur bir dakika hâlâ onu seviyorum yanımda olmayışı rüyalarıma girmiyor anlamına gelmez. Hissediyorum onu ,bazen kendimi suçladığım vakitlerde dizlerimin üzerine kıvrılışını izliyor o sanki gerçek hayatta yanımda varmışcasina içimi döküyorum, dinliyor beni sonra hiçbirsey demeden çekip gidiyor. Bu... dahada acı veriyormuş insana"

"Anlıyabiliyorum zor tabi sizin için Jale teyze unutulabilicek birisi değildi çok naif, kibar ve iyi kalpli birisiydi. Mekanı cennet olsun ,ama üzmeyin kendinizi Rabbim emanetini aldı sonuçta ."

Daha fazla nedenirdiki zaten, nasıl teselli edilebilirdi, acı çekmek kolay değildi heleki acın en sevdiğin ise hiç kolay değildi .

"Biliyorum ama bazen ona ihtiyacım oluyor işte." Sesi boğuklaşmıştı bu cümleyi kurarken." Bu süreci yaşarken ben Gökmen'in yanında olamıyorum ona iyi bir babalık edemiyorum Jale olsaydı kızardı bana hatta tam olarak şöyle derdi. Sakın üzme oglumu Harun yoksa bozuşuruz seninle." Yüzünde tatlı bir gülümseme oluştu belki yanında olsaydı bu söyleyeceği cümleyi kulak ardı ederdi ama şimdi hoşuna gitmişti.

NASİPTİR GELİRМесто, где живут истории. Откройте их для себя