çorba ve ilaçlar

1K 94 56
                                    

"Rahat mısın?" diye sordum Jimin'i koltuğa yerleştirdikten sonra. Namjoon'la Seokjin de hala yanımızdaydı.

"Yastığı biraz daha kaldırır mısın?" dedi Jimin.

"Tabii ki."

Yastığı kaldırdıktan sonra iyice yerleşmişti.

"Teşekkür ederim."

Namjoon koluma dokunup "Mutfağa gelsene." diye fısıldadı kulağıma doğru. Başımı sallamış, Seokjin'e dönmüştüm.

"Birazdan geleceğim, ilaçları ne zaman içeceğini ona söyler misiniz? Kendisi de bilsin."

"Nefret ediyorum ilaçlardan." dedi Jimin. Gitmeden önce ona bakmıştım.

"İçeceksin ama."

"Tamam ya."

Namjoon'un peşinden gidip mutfağa girdim.

Ellerini beline koymuş, dikkatle bana bakmıştı. Korkuyla gözlerimi kaçırırken sonunda konuştu. "Sana ne dediğimi çok iyi hatırlıyorsun."

"E-evet."

"Başın nasıl bir belada farkında mısın?"

"Özür dilerim."

"Yeniden üzüldüğünde seni nasıl toparlayacağım?" diye sordu ciddi ses tonuyla. "Ne yapacağım? Nasıl iyileşeceksin? Ben her şeye bir yol bulurum ama sen bunu istemedikçe hiçbir yoldan gidemem. Beni ve kendini ne kadar zorlayacağını biliyorum. Söyle, o tekrar gittiğinde iyileşmek için çabalayacak mısın?"

Sessizce ellerimle oynuyor, ona bakamıyordum bile. Omzumu silktim ve cevap verdim. "Gitmesin."

"Giderse ne yapacaksın?"

"Düşünmek istemiyorum."

"Jungkook, kendini inanılmaz kaptırdın. Sana kızmadım o an, kızamadım çünkü ama onunla beraber eski evine gitmek de ne demek?"

"Bilmiyorum." dedim sessizce. Bilmiyordum cidden de. "Her şey eskisi gibi hissettirsin istedim."

"Neye bulaştığını bile bilmiyorsun. Senden bir sürü şey saklıyor. Polise gitmemize engel oldu ve sen onu evine alarak bir hata yapıyorsun."

"Onu bırakamazdım, hyung. Eve gidemezdi."

"Bir sevgilisi var."

"Gitmek istemedi. Ne yapayım yani? Öylece bıraksa mıydım?"

"Sana da bahane oldu."

"Hiç de alakası yok!"

"Sus."

"Ben halledeceğim tamam mı? Endişelenme."

"Jungkook ben sadece sen zarar görme istiyorum. Aşka karşı falan değilim. Platonik olmana da değilim. Seçebildiğin bir şey değil bu biliyorum ama keşke biraz çabalasaydın kendin için."

"Söz veriyorum kötü bir şey olmayacak."

"Of, Jungkook. Of." Derin bir nefes alıp devam etti. "Bu hafta gelme. Sana para göndereceğim onunla idare et. Bir hafta kendi kendime asistanlık edeceğim mecburen."

"Bana para göndermene gerek yok. Param var."

"Birikmişini harcama."

Gülümsedim. Ben gülümsediğim için o da gülmüştü. Bana tek kolunu sararak hafifçe sırtıma vurdu. "Dikkatli ol, tamam mı?"

"Olacağım."

"Hadi, git bakalım. Ben çıkıyorum şimdi."

"Seni seviyorum, hyung."

Middle Of Nowhere | JikookOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz