18: Bir Başka Güneş

2.1K 160 114
                                    

Bölüm Şarkısı: Güneş - Can Bonomo

*

O günün, diğer günlerden hiçbir farkı yoktu aslında

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

O günün, diğer günlerden hiçbir farkı yoktu aslında.

Nedenini anlayamadığım bir şekilde eve hapsolduğumuz o günlerden biriydi, parka gitmek için ısrar ettiğimi ve annemin bu ısrarlarımı gülerek karşıladığını anımsıyordum. Gülümsemesine rağmen gözlerinde tuhaf bir duygu vardı, hareketlerinde ona yakışmayan bir dalgınlık.

O zaman anlayamamıştım.

"Yarın babanla gitsek olmaz mı, güzel kızım?" diye sorduğunda o kadar üzülmüştüm ki daha fazla dayanamamış ve babamın evden çıkmamamız yönündeki uyarılarına rağmen beni parka götürmüştü. Yolda yürürken tedirgin hâli, sürekli etrafı kolaçan ederek hızlandırdığı adımları henüz küçük bir çocuk olduğum için bana bir şey ifade etmemişti. Huzursuz olsam bile bana parkta aldığı pamuk şekerle neye huzursuzlandığımı unutmuştum bile.

Çok sonra anladım, hislerinin korkudan ibaret olduğunu.

Uzun zamandır yaşadığım en güzel günlerden biri olmuştu o gün, tâ ki...annemi kaybedene kadar.

Oyuna daldığım bir an sonrasında, başımı kaldırdığımda onu görememiştim. Dakikalarca aramıştım onu, küçük adımlarımın beni nereye götürdüğünü bile bilemeden. İçimde, parktaki kalabalığın aksine müthiş bir yalnızlık, kalbimde terk edilmişliğin korkusu vardı.

Ben hiçbir zaman öylesine çaresiz hissetmemiştim. Bir daha hiçbir gün, bu duyguyu yaşayacağımı düşünememiştim de.

Bugüne kadar...

O gün, ben o parkta kaybolmuştum.

Nereden bilebilirdim ki yıllar sonra bir başka parkta kendimi bulacağımı?

Şimdi burada, kucağındaki bebekle bana bakan Korhan'la karşı karşıya dururken ruhumu sızlatan duyguları kalbimin en derininde hissediyordum. Mutluluğun ve hüznün, kasvetin ve heyecanın tam ortasında, arafta uzanan derin bir çizginin üstündeydim şimdi. Hayatımı değiştirebilecek güce sahip olduklarını sezdiğim bu iki insanın çizginin hangi tarafında durduğu bir muammadan ibaret olsa da yapabileceğim tek bir şey vardı.

Ben de yaptım.

Geçmişteki kaybolmuşluğumun aksine, hevesle onlara doğru ilerledi adımlarım. Ve ben, günler sonra onun yanına vardığımda Korhan'a onu ilk kez görür gibi baktım. Alnına dökülen kara, dağınık saçlarına, yüzünde yeni yeni belirginleşen kirli sakalına ve mesafesini koruyan bakışlarına âşinaydım. Âşina olmadığım, onun ruhuydu.

Ben şimdi ruhunu görüyordum onun.

Karşımdaki adamın, onu tanıdığım o kısacık süre boyunca son derece tahmin edilebilir biri olduğunu düşünmüştüm. Kalbinden çok mantığına güvenirdi örneğin, başkalarının düşüncelerinden ziyade kendi doğrularına inanırdı. Gözlerini kıstığında bilirdim ki aklını karıştıran, anlam veremediği bir şeyler vardı. Yalandan hazzetmez, insanlara kendini açıklama gereği duymazdı.

Bir Artı BirWhere stories live. Discover now