"Pist çakma doktor" diye seslendim Baran'a bane üstüne alınsın bir zahmet. Baran bana döndüğünde konuşmaya başladım.
-nasıl da kendini biliyor garbın yazkık-

"Benim bildiğim koma normalde birkaç hafta olur nasıl ben 4 aydır komadaydım?" diye sordum tabii biraz suratsız sordum hemen yelkenleri suya indiremezdim. Benim sorumla hepsi gerilmişti. Öyleki Atakan ayağa kalkıp odada volta atmaya bile başlamıştı. Ne olmuştu bu kadar, ne saklıyorlardı benden?

"Güzelim evet normalde öyle ama senin durumun farklıydı ıııııı    doktorlar senin uyanamayacağına emin gibilerdi kimse inanmıyordu senin yaşayacağına bitkisel hayata geçebilirdin ama sen yine bizi şaşırtmayı başardın"

Valla öyle bir anlatmıştı ki ben neymişim be dedim bir an. Gözleri Sanki o anda tekrar gitmiş gibi büyülenmişcesine ışıl ışıldı. Daha fazla ona bakmayıp yemeğimi bitirmeye koyuldum. Yemeğimi bitirdiğimde  şu kolumdan asla çıkmayan serumun etkisiyle bir ağırlık çöktü ki anlatamam. Uyku ilacı falan mı veriyorlardı artık ne. Başımı yastığa koydum ve kendimi uykuya bıraktım tek kaçış yolu buydu zaten.

Gözlerimi açtığımda yine bu hastane odasındaydım tek farklı bu sefer kimse yoktu yalnızdım. Zaten ben hep yalnız değil miydim? Tek başıma yapayalnız...

Yavaşça doğrulup lavaboya gittim ve işlerimi halledip çıktım. Yatağıma tekrar geldiğimde daha fazla yatmak istemedim ve oturur pozisyonda yatağa yerleştim çok susamıştım dilim damağım kurumuştu. Yatağın yanında duran hemşire çağırma düğmesine basıp beklemeye başladım. Hemşireden su istemek ne kadar doğruydu emin değildim ama çok susamıştım. Ne yapayım kimim kimsem de yoktu ki.
-hühüü acıyın buna yazkık-

Çok geçmeden kapı çalındı. gel sesimle içeri giren hemş- Baran?

  Baran ne alaka amk?
Telaşla yanıma gelip hasar kontrolü yaptı. Bense şaşkınlıkla bakakalmıştım. İyi olduğuma emin olunca konuşmaya başladı. "Güzelim ne oldu, neden hemşireyi çağırdın?"

"Su isteyecektim o yüzden çağırmıştım hemşireyi ama başka biri geldi." deyip kafamı başka yere çevirdim.

Baran "Tamam hemen getiriyorum." deyip gitti ve yaklaşık 2 dakika içinde elinde 2 tane 5 litrelik su ile geri geldi onları 2 dakika içerisinde nereden buldun amk. Bardağı doldurup bana uzattığında kana kana içtim suyu.
böyle kaç bardak içtim bilmiyorum ama hiç şikayet etmeden bardağımı tekrar tekrar doldurmuştu.
-Aferin çakma doktor böyle sürünürler adamı kendine gel-

Baran gitmemişti ve dakikalardır öylece bana bakıyordu.
-Açıkta bir şey mi var birader hayıydıyy-

Benimse canım çok sıkılıyordu. Biraz konuşalım bari yoksa çatlayacağım.
"Pişt çakma doktor bak hele" dememle bana döndü. Zaten bana bakıyordu nasıl bana döndü ln!

"B-benim hâlâ ölüm tehl-" derken sesimi titremişti. Ölmek istemiyordum Baran da hızlı sözümü keserek beni susturdu.
"Sen ölmeyeceksin"
Sesi kararlı çıkmıştı kendinden emindi.

Yani o 6 aylık ömrüm kaldı sözü gerçekleşmeyecekti. Ben yaşayacaktım.

Gözlerimi açık tutamıyordum bu aralar iyice uykucu olmuştum ne veriyorlardı serum diye uyku ilacı mı?

Uyandığımda herkes buradaydı yine ancak Faruk amcamlar da vardı onlarla en son Poyraz'ın doğum gününde tanışıp görüşmüştük. Yavaşça yatakta doğrulmaya çalıştım. Atakan hemen yanıma gelip yardım etti ve "Nasılsın daha iyi misin küçüğüm ağrın falan var mı?

Allah Allah bunlar da bellediler iyi misin de iyi misin diye he iyiyim aynen süperim tövbe tövbe.

Atakan'a göz devirip bakışlarımı "Geçmiş olsun" diyen Faruk amcaya çevirdim. Hepsi tek tek geçmiş olsun derken hepsine teşekkür ettim. Faruk amca ısınmıştım. Gerçi o gün bırakmayacağım dedi sonra göremedim ama buraya gelmesi bile yeterdi. Sonuçta bir günlük kızdım.

Herkes boş boş  birbirine bakıyordu. Çıt yoktu ortamda. Hadi ben halim yok diye konuşmuyordum zaten halim olsa bile konuşmazdım da neyse. Onlar niye konuşmuyorlardı Faruk amca gergin havayo dağıtmak için konuşmaya başladı.  Sonunda!

"Arya ne zamana çıkar?" Evet bu benim sormak istediğim ama sormadığım bir soruydu.
-Sordun soracağın kadar şeyi zaten kanks-

Cevabını merak ediyordum. Uyanalı 6 gün olmuştu.
Artık şu odadan çıkmak istiyordum. Baran "Ben doktor olduğumdan benim kontrolüm altında cumartesi çıkacak." Bu gün günlerden neydi ki?
Faruk amcacığım kafamdan geçeni anlamış gibi konuşmaya başladı.
"Bugün günlerden perşembe olduğuna göre iki gün sonra çıkacak" Beni büyük bir dertten kurtardı vallahi. Yoksa ben net sorardım bugün günlerden ne diye.

Sonra televizyon açmışlardı. kumandayıda bana vermek istemişlerdi ama ben istememiştim şimdi ise "Masterchef" izliyorduk. Güzeldi severdim hele Ayyüce'ye bayılırım çok tatlıydı kız.

Her yerim ağrıyordu oturamıyordum bile. uyumaya karar verdim uyuyunca hissetmiyordum acılarımı en azından. Gözlerimi kapadım ve ilk defa hayal kurmadan har şeyimin geçtiği bizim aile olduğumuz zamanı ve artık mutluolduğum, içten mutlu olduğum zamanların hayalini kurmadan uykuya daldım.

Uyandığımda kendimi daha iyi hissediyordum. Bu güzeldi her şeye rağmen yaşamak yaşadığını hissetmek çok güzeldi. Eskiden yaşamadığımı sadece beklediğimi fark ediyordum. Bekliyordum eskiden. Onları bekliyordum, yaşayacağımız güzel günleri bekliyordum, hep bekliyordum ben. Şunu anladım ki bazen beklemek yetmiyormuş çabalamak gerekliymiş. "Elimden ne gelir ki?" demek yerine çabalamak küçük de olsa bir şey yapmak gerekiyormuş. Çabalarken de umudunu kaybetmemek gerekliymiş. Güneş doğuyorsa umut var demekmiş. Her şeye rağmen ayağa kalkmak gerekliymiş ve ben şunu da  çok iyi anladım ki bazı insanlar ne kadar çabalarsan çabala sen onlar da hala değersizi oynayabilirmişsin. İşte tam da bu yüzden bazı insanlar için çabalamak gereksizmiş. Vazgeçmek gerekliymiş sadece.

Vazgeçmek.

Ben onlardan vazgeçmiştim.

------------------------------------------

Bittii!

Pek içime sinmedi gibi belki değiştiririm sonradan.

Diğer bölüm minnak soru-cevap bölümü olsun istiyorum. Merak ettiğiniz, kafanıza takılan her şeyi buraya yazabilir misiniz?

YARININ KIRIKLIĞI /Ara VerildiOnde histórias criam vida. Descubra agora