₪2₪Türkiye'ye Dönüş✔️

22.6K 951 47
                                    

Selam canlarım!

Yeni bir hikâye olduğundan dolayı bir bölüm daha paylaşacağım canlarım. Yeni bölüm ise haftaya bugün gelecektir.

İyi okumalar. Sizleri seviyorum ♡

İnstagram; olumunelcisi

İtalya'nın ıssız, sessiz ara sokağında her gün olduğu gibi yine tek başıma ilerliyordum. Sabah erken saatte uyandığım için her sabah kalkar kafamı dağıtmak için dolaşırdım. Bu günde yine o günlerden biriydi. Belli bir rutinimiz vardı. Sabah saat dokuz da kahvaltı saatimiz olurdu. Yaklaşık bir saat süren kahvaltıdan sonra saat on da eğitimimiz başlardı. Haftanın ilk günü ilk olarak göğüs göğüsse çarpışma eğitimimiz iki saat sürerdi. İkinci dersimiz silahların montajı ve kullanımı. Parçalara ayrılmış silahları gözümüz kapalı geri birleştirirken onları nasıl kullanacağımızı, hangi silahı nerede kullanacağımızı öğreniyorduk. O günün en son dersi olarak da taktik dersi alıyorduk. Bir operasyon sırasında her duruma açık olma ve acil durumda bir taktik geliştirmek için her türlü eğitiliyorduk. Derslerimiz bittiğinde akşam yemeğimizi de yedikten sonra serbest bırakılırdık. Serbest kaldığımız zamanlarda genelde eğitim alanına iner ve orada hem sporumuzu yapar hem de maketleri kullanarak dövüşlerimiz üzerinde daha çok çalışırdık.

İkinci gün; sabah kahvaltısından hemen sonra tekrar bir eğitim programı başlıyordu. İlk dersimiz hayatta kalma becerileri, ikinci dersimiz kaçırma ve kaçma, üçüncü dersimiz ise gizli bir şekilde süzülme.

Üçüncü gün; her türlü sosyal çevre ile birleşmeyi öğretirler. Bu bizim için çok önemli bir beceridir. Bir yere sızma sırasında çok önemli bir faktör oynamaktadır. Bir günümüz sadece bu eğitime ayrılırdı.

Dördüncü gün; ilk dersimiz patlayıcılarla ilgili olurken ikinci dersimiz yıkımdı. Bir yeri yok etmeyi öğrenirdik. Üçüncü dersimizde de teknoloji ve mühendisliğini öğretilirdi.

Beşinci gün; temel bilgisayar becerileri, yabancı diller ve görgü kuralları derslerine girerdik, teker teker. Bu beş günün sonunda psikoloji danışmanı olan bir bayan hepimizle iki gün boyunca özel olarak ilgilenirdi. O iki günde onun yanına teker teker gittiğimiz için geri kalan zamanlarda kendimizi geliştirmek için eğitim yerlerine giriş izinlerimiz olurdu.

Şimdi ise eğitimlerim biteli yaklaşık iki yıl olmuştu ve sonunda bir saha ajanıydım. Eğitimim sonunda ajanlığa terfi olmak için geçmem gereken son bir sınavım kalmıştı. Hem eğitmenim hem de patronum olan Adamo bana çok güveniyordu. Sınavıma çıkacağım günün sabahı büyük bir korku ile güne uyanmıştım. İçimde ki korku sınavımda ne yapacağımın yanı sıra yapabilecek miydim, o'ydu. Beş yıldır eğitimden başka bir şey görmezken artık sahaya çıkma fikri beni korkutmuştu. Sanki daha önce hiç dışarıya çıkmamış biri gibi hissetmiştim. Sabah kahvaltısından sonra akşama kadar tüm eğitimlerimin üzerinden bir kez daha geçerken kendime her seferinde başarabileceğimi hatırlatmıştım.

Saat gece yarısına gelirken odam da hazırlanmış bekliyordum. Siyah giyinen muhafızlardan biri kapımı çalarak açtığında içeriye girdi ve Adamo'nun beni çağırdığını söylediğinde tereddütte kalmıştım ama kendimi hemen toparlayarak Muhafızın peşinden odadan çıktım. Muhafızla beraber Adamo'nun yanına giderken ellerimle oynamayı bir an bile kesememiştim. Gri kapılardan birinin önünde durduğumuzda Muhafız kapıyı açarak geri çekildiğinde bende içeri girdim. Adamo, buranın klasik aracı olan siyah Mercedes Benz GL 500'ün önünde duruyordu. Yeşil gözleri yavaşça beni bulduğunda adımlarım ona yaklaşmak için harekete geçmişti. Fark ettirmeden derin bir nefes aldığımda kendime ne olursa olsun başarabileceğimi hatırlattım. Başarabilirdim. Yıllardır bunun için eğitim alıyordum. Yıllarımın boş bir heyecan yüzünden çöpe gitmesine izin veremezdim.

"Hazır mısın?"

"Hazırım." Elini beline atarak geri çıkardığında aramızda tuttuğu silaha baktım. Ucunda susturucusu takılı bir Glock 17C'yi bana uzatıyordu. Avucunun içinde ki silahı alarak belime koydum. Başı ile arabayı işaret ettiğinde beraber arabaya binerek gecenin karanlığında sessiz kalmıştık. Yarım saatlik bir sürenin sonunda müstakil evlerin bulunduğu bir sokakta durduğunda bana yapmam gereken görevi açıklamıştı. Eve hırsız gibi gireceğimi, içeride bulunan kişiyi öldürüp evi dağıtacağım ve öyle çıkacağımı söylemişti. Evin önünde bir motorun beni beklediğini, çıkar çıkmaz ona binerek, motorda beni bekleyen Andrew ile beraber gideceğimi söylediğinde dediklerine başımı sallayarak arabadan inmiştim. Eve girmem, içerideki kadını öldürmem, her yeri dağıtarak ve bulduğum küçük değerli eşyaları alarak çıkmam birkaç dakikamı almıştı. Kapıyı arkamdan geri kapattığımda beni bekleyen motora bindim ve Andrew ile oradan uzaklaşmıştık. O gün merkeze döndüğümde sonucumun sabah açıklanacağı söylenmişti. Benim için o gün gibi gecede neredeyse hiç geçmemişti ancak sonunda sınavdan geçtiğimi, artık bir saha ajanı olduğumu öğrenmiştim. Acemilerle aynı binada yaşamaktan kurtulurken kendime ait bir evim olmuştu. Dışarıdan o kadar uzaktım ki hala daha tam olarak alışmış değildim. Ama alışmak zorundaydım. Kendime verdiğim bir söz vardı. Onu bozamazdım.

Ellerimi siyah ceketimin içinden çıkarmadan yürürken ara sokaktan çıkarak sağa döndüm. Kaldırım boyu yavaş adımlarla ilerlerken boş sokakta sadece biraz ilerimde siyah bir Mercedes Benz Vito vardı. Kuşkulanacak bir şey yok gibi gözükürken ellerimi göğsümün altında birleştirir gibi yaptım. Sağ elimi bağlamazken ceketimin içine sokarak leğen kemiğimin üzerinde duran silahımı kavradım ve horozunu çektim. İfadesizliğimi koruyarak yürümeye devam ederken aracın kapısına yaklaşmıştım. Sürgülü kapı yavaşça açıldığında içinde birinin elinde ki silahla inmesi ile hazırda tuttuğum silahımı çıkararak adamı göğsünden vurdum. Hemen peşine inen diğer adamı da vurarak yanlarına gittiğimde ellerinde ki silahları ayağım ile farklı yerlere fırlatırken etrafa bakarak birinin görüp görmediğine baktım. Kimse yokken gideceğim yönde geri geri biraz yürüdükten sonra silahı belime yerleştirerek önüme dönmüştüm. Silahı belime koyarken eğdiğim başımı kaldırdığımda karnıma sert bir yumruk yedim. İki büklüm olmuşken yüzüme gelen diğer yumruğu sağ kolumu kaldırarak engellerken sol bacağımla hızla bir tekme attığımda geri geri giderek yere düştüğünde başını taşa vurması ile bir daha kalkmadı. Ne olduğunu anlamazken seri adımlarla yoluma devam ettim. Sokağın sonundan sola döndüğümde durmam bir oldu. Az önce gördüğüm aracın aynısı tam karşımda dururken iki kişi de inmiş bana bakıyordu. Arkamı dönerek başka yoldan devam edecekken arkamdan gelen iki kişi ile olduğum yerde bir kez daha kalakalmıştım. Az önce arkamı döndüklerime geri döndüğümde biraz yüksek ses ile İtalyanca konuştum.

"Ne istiyorsunuz?"

Hiçbiri cevap vermezken araca yakın olan başı ile arkamdakilere işaret verdiğinde onlardan önce davranarak sol tarafımdakinin karnına dirseğimle vururken sağ taraftakinin boynundaki damarına elimi dümdüz tutarak yandan sertçe geçirdiğim de geriye doğru sendeledi. Solumdakine geri döndüğümde suratına yumruk atarak peşine hızla belimde ki silahı aldım ve göğsüne tek bir kurşun sıktım. Az önce boynuna vurarak bıraktığım adama dönecekken sırtımdan yediğim sert darbe ile az önce öldürdüğüm adamın üzerine düştüm. Üzerime bir tekme savuracak iken yerde dönüp iki bacağının arasına girdim ve müsait bir yerine vurdum. Yerde geriye doğru giderken karnına bir darbe daha geçirdiğimde sırt üstü yere düştü. Yerde kıvranırken dizlerimin üzerine kalktığım gibi botumun içinde ki bıçağı alarak göğsüne sapladım. Hala arabanın orada duran iki kişiden emir verene değil de diğer adamda gördüğüm hareketlilik ile az önce göğsüne sapladığım bıçağı çıkararak o adama fırlattığımda tam da boğazına isabet etti. Aldığı bıçak darbesi ile olduğu yerde kalırken peşine yere yığıldı.

İkimizde eşit durumda kalınca rahat bir şekilde ayağa kalktım ve az önce sorduğum İtalyanca soruyu tekrar sordum.

"Ne istiyorsunuz?"

Adam başını kısa süre yere eğip geri bana döndüğünde harekete geçti ve aramızda beş adım bırakacak şekilde önümde durdu. Konuştuğunda İtalyanca konuşmuyordu. O Türk'tü ve Türkçe konuşuyordu.

"Dilimizi bildiğini biliyorum. Az önce altı adamımın işini bitirdin ve şimdi yine de bizimle geliyorsun." Başıma sertçe bir darbe yemeden önce karşımdaki adamdan duyduğum en son cümle ise;

"Türkiye'ye geri dönüyorsun, Melina Mears."

₪Ölümün Elçisi₪(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin