Bölüm 44: Heilon (2)

602 49 16
                                    

"Söyleyecek bir şeyim var." Sigren'in ifadesi oldukça ciddiydi.

"Ne?" İfadesini gören Fiona biraz gerildi.

"Daha önce bana ne dediğini hatırlıyor musun?"

Fiona kaşları çattı. Ne demişti? Sigren'e çok şey söylemişti.

Sigren doğruca Fiona'nın şaşkın gözlerine baktı. "Yardıma ihtiyacım olursa, her zaman yanımda olacaktın."

"Ohh... evet."

Sigren dudaklarının köşelerini hafifçe kaldırdı. Ancak alaycı görünmek yerine daha çok hüzünlü bir gülümseme gibi görünüyordu. "Bence, şimdi tam zamanı."

Tabii ki Fiona bu sözleri Sigren'e söyledi çünkü o zamanlar suçlu hissediyordu.

"Neden böyle düşünüyorsun?"

Sigren Fiona'ya baktı. İki yıl önce ona kendi doğumunu itiraf etmişti. O sırada Fiona onu sessiz bir bakışla dinlemişti. Konuşurken, tüm hikayeyi duyduktan sonra ona olan tavrını değiştireceğinden korkuyordu. (Kıyamam...) Ancak sonunda annesini öldürenlere karşı çözülmemiş nefreti hakkında onunla dürüstçe konuştuğunda Fiona ona sarıldı. Bu kadardı. Fiona'nın Sigren'in geçmişine karşı özel bir tepkisi yoktu. Daha sonra bile, hala ona kibardı ve her zaman onun değerli olduğunu söylerdi. Ayrıca onun mutlu olduğundan emin olmak istiyordu. Sigren onun sözlerinde ve eylemlerinde her zaman dinginlik buldu. Acı, öfke, nefret, keder.... Tüm yıkıcı duyguları solmuştu. Ama o ortadan kaybolsaydı, yaşamaya devam edebilir miydi? Hayal etmek bile zordu.

"Sigren?"

Fiona'nın endişeli sesini duyan Sigren yavaşça ağzını açtı. "Fiona, şu an bu tanıdık olmayan yerde yalnızım. Her yerde düşmanlarım var. Eski bir arkadaşın benimle olmasını istemem, sence de doğal değil mi?"

"Peki ya Dük?" Fiona biraz şüpheyle karşılık bekledi.

"Dük....?" Sigren memnuniyetsiz bir şekilde kaşını kaldırdı. "Gerçekten Abel tarafından zihinsel olarak rahatlayacağımı düşünmüyorsun, değil mi?"

"..." Fiona'nın söyleyecek bir şeyi yoktu. Elbette, Abel ona pratikte yardım ederdi, ama peki ya Sigren'in duygusal tarafı? Bu konuda şüpheciydi.

"Zayıf olma demeyi tercih eder."

Eh, bunun olma olasılığı yüksekti.

Acı çekmesini düşünürken Fiona belli bir kişiyi hatırladı.

Eunice.

Sigren, kadın kahraman Eunice ile tanışacak ve sonra ona aşık olacaktı. Tabii ki, bunu ona söyleyemezdi. (Salak kız)

"Sevdiğin biri olabilir."

"Kim?"

"Bu... yakında güzel ve tatlı bir kızla tanışa bilir ve ona aşık olabilirsin."

Sigren, Fiona'ya ılık gözlerle baktı. "Ben?"

Fiona başını salladı. "Evet."

"Beni bu kadar güzel bir hikayeyle kandırmaya çalışacağını bilmiyordum." Sigren bunu memnun olmayan bir yüzle söyledi.

"Güzel hikaye..." Fiona Sigren'e baktı. Kızgın değildi. Ama ona kırgın bir şekilde cevap vermişti.

"Evet.. senin bakış açına göre, sinir bozucu olabilirim."

"Değilsin." Kızsa onun için daha kolay olurdu ama böyle konuşarak garip bir şekilde vicdanını sızlatıyordu.

"Hayır, anlıyorum, Fiona." Sigren gülümsemeye benzer bir ifadeyle cevap verdi. Bu onun alaycı ifadesiydi. "Aslında çoğu insan beni böyle görüyor. (Sinir bozucu)"

I Become The Wife of The Male LeadWhere stories live. Discover now