33.Bölüm ❝Ne kadar istediğini görmek❞

Bắt đầu từ đầu
                                    

İşte bende o sağlıksız ilişkileri ve iletişimleri doğru olmayan yaşanmışlıkları kestikten sonra onların bedelini psikolojimle ödemiştim, herkes gibi. Genel olarak kimse bu buhranın nedeninin farkında değildi ancak ben biliyorum görebiliyordum insanlarında bazı şeylerin bedelini ödediğini...

"Bu sadece Jülide'nin düşüncesi." Burnumu çekerek dirseğimin içiyle suratımı sildim.

Kendimin farkına vararak devam ettiğim hayatımda öncelik bensem eğer onun düşüncesinin ne kadar önemi vardı ki? Sonuçta ben kendimi de yırtsam Jülide yine de kendi işine ne geliyorsa onu anlamayacak mıydı? Bu yüzden onu muhataba almayarak en iyisini yapmıştım ancak zayıf bir dönemimde olduğum için yine de kalbimi kırılmaktan koruyamamıştım.

Her ne kadar hayatımın öznesine kendimi koymuş olsam da bu güncellemenin daha yapım aşamalarındaydım. Gün gün yeşermeye devam ediyor, bakış açımı genişleterek daha affedici bir okşayışla sırtımı sıvazlıyor ve yavaş yavaş barışmaya devam ediyordum.

Daha gücümü tam anlamıyla alabilmiş değilken de bu tarz bir saldırıyla karşı karşıya kalmak hoş olmamıştı tabi ki.

Burnumu çekerek ıslanmaya devam eden suratımı sildim ağlama isteğim bitene kadar kendimi koy vermeye karar verdim. En son içim boşaldıktan sonra onun negatif enerjisini kabul etmeyerek üzerimden silecek, yaptıklarıma daha da kamçılanarak azimli bir şekilde devam edecektim.

"Her insan benim gibi naif bakmıyor hayata. Buranın bir kuralı var o da güç. Daha öncesinde hiç arzulamamıştım ancak kendimi ve yaptıklarımı her anlamda koruyabilmek için en tepeye çıkacağım. Ne olursa olsun hiç vazgeçmeden sadece kendimi ve yaptıklarımı koruyarak hayallerime saygı duyacağım."

Kararlı bakışlarım boşluğa düştüğünde yumruklarımı sıktım ve dişlerimin arasından tıslayarak devam ettim. "Hem de bunu yalnızca kendi gücümle yapacağım, hiçbir insana yaslanmadan."

Akşam olduğunda eve geçecekken telefonumun çalmasıyla Vural'ın aradığını gördüm. Aklıma gönderdiği çiçekler gelince suratımda bir ısınma oluştuğunda yanaklarım kızararak telefonu açtım.

"Efendim?"

"Ne yapıyorsun Ecrin? Geçmedin değil mi eve?"

"Şimdi geçecektim."

"Biraz daha kalabilir misin? Bir misafirim gelecek de onu ağırlamanı istiyorum." İçimdeki tüm iyi hisler birden süngerle çekilmiş gibi emilip gitti. Bu adam misafir dedikçe tüylerim diken diken oluyordu. Ne yapayım yahu bir cinsti misafirleri. İstemsizce suratım buruştuğunda çiçek için teşekkür edecekken bunu mahvetmemeyi, sonraya saklamayı tercih ettim.

"Tamam hallederim. Sen ne zaman geleceksin?"

"Birazdan orada olurum varmak üzereyim."

Telefonu kapatmamla beraber kapı çalınca suratımdaki ekşime iyice büyüdü. İçten içe kim bilir yine nasıl biri gelecek diye düşünüyordum. Vural'ın misafirlerinin iğneleyici sorularını almaktan, onlara katlanmaktan o kadar çok sıkılmıştım ki katlanamıyordum.

"Her neyse. Ayıp olmasın hadi ama Ecrin. Düzelt şu suratındaki meymenetsiz ifadeyi." Kapıya gidene kadar sürekli gülümseme egzersizleri yaparak gidip açtığımda umduğumdan çok daha farklı birisiyle karşılaşmıştım.

Kapıda yaşlı bir kadın duruyordu. Beni görünce suratında geniş bir tebessüm oluştuğunda yüzümü merak dolu bir ilgiyle izliyordu.

Ya'saklı BahçeNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ