6. Bölüm

94 12 23
                                    

Kısa bir otobüs yolculuğundan sonra kedi temalı bir kedi kafenin önünde durdular. Hunter daha önce buraya gelmemişti hatta daha önce kafeye bile doğru düzgün gitmemişti fakat ismi lazım değil baş harfi Luz Noceda olan biri ona yardım etmişti.

"Burası çok tatlı duruyor, değil mi Hunter?"

"Hmhm..."

Huter, Willow için kafenin cam kapısını açtı ve kızın arkasından kafeye girdi. Mekan sıradan bir kafeden farklı olarak masa ve kedilerin olduğu ayrı bir yere sahipti.

Koltuklar dört kişinin iki iki karşılıklı oturabileceği şekildeydi ve minder gibi yumuşaklardı, puf ve rengarenk yastıklar sanki anneanne evindeymiş gibi hissettiren bir havaya sahipti. Tek tük insan vardı ve neredeyse hepsinin yanlarında birer kedi vardı.

İkili uygun bir masaya karşılıklı oturdular yanlarına gelen pembe, kedi desenli önlüklü bir çalışan menüleri bırakıp geri döndü.

"Vay canına... Her şey kedi temalı şunlara bak. Kedi kurabiye, kedi-latte, cheesekedi, kediturtası, kedili çaylar ve sanırım bu yeşil çay oluyor... Bak yeşil çay resminin içinde minik bir kedi resmi var!"

Willow'un heyecanlı konuşmasını Hunter ilgiyle dinliyordu. "Yeşil kedili çay mı almak istiyorsun?"

"Hm hm... Yeşil çayı çok severim. Sen ne alacaksın?"

"Aynısından."

Siparişlerini verdikten sonra başka bir çalışan ikinci bir menü getirdi. Daha doğrusu mekandaki kediler hakkında bilgilerin olduğu ince birer defter.

"Kediler birazdan sizlerin de yanına gelecektir. Onları kızdırmamak ve sorun çıkarmadan vakit geçirmek için lütfen bunları kullanın." Görevli kız iki genci baş başa bırakıp gitti.

"Hey şu kedi Luz'a benzemiyor mu?" Willow elindeki defterden bir sayfayı sarışın oğlana çevirip gösterdi. Sayfada kahverengi uzun tüylü bir kedi vardı ve gerçekten Luz'un meşhur kedi sırıtması halinden hiç bir farkı yoktu.

"Tanrım kesinlikle bu Luz olmalı." Hunter cevap verirken bacağında hissettiği şeyle kaşlarını kaldırıp masanın altına baktı. Turuncu ve beyaz renkli bir kedi bacaklarına sürünüyordu.

"Hey burda bir kedi var," eğilip kediyi dikkatlice kucağına aldı.

Genç kız elindeki defteri karıştırdıktan sonra aradığı sayfayı buldu "İsmi Sunny. Dişi bir kedi ve burada yazdığına göre kulaklarının arkasından sevilmeyi seviyor." Hunter dikkatlice Sunny'yi kulak arkasından sevmeye başladığında kedi mırlayarak Hunter'ın kucağa yattı.

"Aww çok tatlı..."

Hunter dikkatlice kediyle beraber ayağa kalktı ve kediyi sevebilmesi için Willow'un yanına oturdu.

İkisi beraber kediyle ilhilenirken siparişleri geldi. Willow, neşeyle sıcak yeşil çaydan bir yudum alırken Hunter kucağındaki kediyi umursamadan Willow'u izledi.

"Mmm... Bu çay efsane. Sende denemelisin." Hafif bir gülümsemeyle bardağı masaya koyarken gözleri kendisini ufak bir tebessümle izleyen çocuğa kaydı.

Hunter çay sevmezdi, hele ki yeşil çay... Neden yeşil çay aldığından da emin değildi ama emin olduğu tek şey o çayı içmesi getektiğiydi.

Kucağındaki kediyi yere bırakıp çayından bir yudum aldı.

Tadı fena değildi...

"Güzel."

"Daha önce yeşil çay içmedin, değil mi?"

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 21 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Huntlow / Lise AUWhere stories live. Discover now