{ İtaat }

283 23 5
                                    

Bay Kim'in acık kapısından içeri baktığım sırada Bay Kim, Yoongi'yi sol omzundan tutarak duvara hızla fırlatmıştı. Ve hemen sonrasında kapıya, benim olduğum yere baktığında göz göze gelmiştik...

"Çıkabilirsin Min."

Yoongi hiçbir şey olmamış gibi, sanki duvara fırlatılan o değilmiş gibi yerinden kalkmış ve kapıyı açmıştı. Bana kısaca baktığında dudaklarını dahi oynatmadan "kaç bu evden." Demişti. Sesi, aynı Bay Kim'de olduğu gibi beynimde yankılanmıştı. Fakat Yoongi dudakları milim kıpırdamadan bunu söylemişti. Ve ben daha buna şaşırmaya fırsat bulamadan belimden tutalarak odaya çekilmiştim.

Belimden kimsenin tutmamasına rağmen içeriye çekilmiştim.

Çekilmiştim, çünkü içeriye girmek için en ufak bir efor sarf etmedim...

"Jeon? Kapının arkasında en başından beri gördüklerini hatırlıyor musun?"

Düşünmüştüm. Cidden ne olmuştu az önce? Hiç birisini hatırlamıyordum... hem de hiç birisini...

"H-hayır Bay Kim."

"Peki neden buradasın?"

En son kahve getiriyordum. Kapının önündeki şifoniyerin üzerinde duran tepsinin üzerindeki kahve kupasına baktım.

"Size kahvenizi getirmiştim."

"Güzel, çok güzel. Kahvemi verebilirsin o zaman?"

Ayaklarım, benden bağımsız şifoniyere gitmiş ve yine ellerim benim uzuvlarım değilmiş gibi kupayı kavramıştı. İstem dışı Bay Kim'e kahvesini verdiğimde beynim donuktu. 2 dakika öncesi beynimde yoktu... hatırlamıyordum. Ama bir şey olmuştu az önc-

"Jeon! Sana sesleniyorum duymuyornmusun beni?"

Iyi de Bay Kim bana seslenmemişt-

"JEON!"

"E-efendim Bay Kim?!"

"Çıkabilirsin?"

"Peki Bay Kim."

Odadan çıktığımda aşağıya inmiştim.

Yoongi, bembeyaz bir yüz ile bana bakmıştı.

"Aklını mı kaçırdın sen?! Hâlâ ne duruyorsun!"

"N-ne?"

"Gitsene! Tanrım-Ah! Unutmuşum!"

Yoongi daha cümlesini tamamlayamadan eli ensesine gitmiş ve orası ovmuştu.

"Iyi misin?"

"Iyiyim. Sadece elektirik çarptı o kadar. Dediğimi hatırlamıyor musun yoksa?"

"Ne zaman?"

"Az önce? Efendi Kim'in odasından çıkarken dedim ya."

"Sen Efendi Kim'in odasında mıydın ki?"

"Oh.. ciddi olamazsın...? Sana da mı yapmış?"

"Kim? Neyi yapmış bana?!"

"Birer kahve yapalım mı? Karşılıklı içeriz hm?"

"Olur Yoongi. Hatta çok iyi olur."

Yoongi ikimize de birer kahve yaptığında karşılıklı oturmuş ve yudumlamaya başlamıştık.

"Yoongi? Senin ailen var mı? Yani burada olmana bir şey demiyorlar mı?"

"Aile mi? Ha aile! Benim ailem yok Jungkook."

"Ne? Nasıl yok?"

"Nasıl mı yok? Yani yok işte. Terk ettiler. Evet, beni terk ettiler. O yüzden buradayım."

"O yüzden mi?"

"S-senin? Senin ailen var mı?"

"Yok. Ben de terk edildim diyebiliriz. Karışık ya oralar."

"Hm.. hayatında birisi var mı bakalım~"

"Y-yoongi! Y-yook tabii ki! Senin var mı?"

"Yok ya ben aşık olamıyorum."

"Neh?! Nasıl oluyormuş ki o?"

"Kahveyi yeni bir tarifle yaptım. Nasıl olmuş?"

"Harika olmuş Yoon! Ama gitmem gerek, Bay Kim'in kahve bardağını alacağım."

"Peki. Ben de bulaşıkları yıkıyayım"

Yukarıya çıktığımda Bay Kim'in bardağını almak için odasına girmiştim.

Bardağını alıp odadan tam da çıkarken Bay Kim arkamdan "BENİ RAHATSIZ EDİP DURMA! KURTULDUN İŞTE BENDEN! BENİ RAHAT BIRAK!" demişti. Hızla ona döndüğümde bana bakmış ve "Jungkook?" Demişti.

"B-bay Kim-" dengemi kaybetmem ile dizlerim üzerine düşmüştüm. Elimden düşen bardak zemine saçılmıştı. Bay Kim koşarak yanıma gelmiş ve bilincim kapanmadan son kez duyduğum şeyler olan "2'yi geçmemeliydim!" Demiş ve beni tutmuştu.

Sonrası karanlık....

Sonrası karanlık

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
DEVIL'S PEACHES |+18|Where stories live. Discover now