{ Kalp }

248 26 23
                                    

"G-gidebilir m-miyim E-efendi K-kim?"

"G-gidebilirsin Jeon."

Bacaklarım titreyerek soluk soluğa çıkmıştım odadan. Kıyafetim ter içinde kalmıştı ama şuan bu zerre umrumda değildi.

Utanıyordum..

O his, kalçalarımdan hâlâ gitmiyordu ve ben utanıyordum...

Saatin verdiği geçlik ile odama çekilme kararı almıştım. Yerime yattığımda bir süre telefonda gezindim. Gelen arama ile bir arkadaşım olduğu aklıma yeni geliyordu.

"Jimin!"

"Jungkook! Bebeğim salak mısın sen!? Ne kadar merak ettim senin haberin var mı?!"

"Üzgünüm Jimin. Tamamen aklımdan çıkmışsın. Cidden çok üzgünüm."

"Tamam taman boşver şimdi sen onu. Naptın anlat bakalım?"

"Iş buldum Jimin. Maalesef ki evden çıkamam."

"Neden bebeğim? Ben hafta sonu-"

"JEON!"

"Jimin! Kapatmam gerek!"

Telefonu, Jimin'in yüzüne kapattığımda derin bir nefes alarak odadan çıkmıştım. Merdivenlerin arkasındaki odamın önünde, daha doğrusu merdivenlerin yanında Efendim Kim, bana keskin bakışlar yolluyordu.

"Ben sana uyuyabilirsin demedim?"

"E-ef-"

"Bugün benimle uyuyacaksın Jeon! Gelmek için yalnızca 3 dakikan var."

Hiçbir şey dememe izin vermeden yine hızla odasına gitmişti.

Sahi bu adam neden bu kadar hızlıydı?

Gözümü kırpıp açana kadar adam odasındaydı. Yani cidden ortada doğaüst-

"JEON 1 DAKİKAN KALDI!"

Hiçbir şey düşünmeden merdivenleri koşarak çıktığımda kapısında bekledim.

"Gelebilirsin."

Içeriye yavaşça girdiğimde, bu gece burada buharlaşmazsam ben hiçbir zaman ölmezdim.

"Duş aldın mı Jeon?"

"H-hayır E-efendim."

"Banyoda havlu var. Girebilirsin."

"S-sizin b-banyonuzda mı?"

"Ben bir sorun göremiyorum Jeon? Gir artık şu banyoya uyumam gerek!"

Pes ettiğimde banyoya ilerlemiştim.

"Napıyorsun?"

"Anlamadım?"

"Soyunmayacak mısın Jeon?"

"A-ama-"

"Jeon. Ya soyunursun, ya da ben seni soyar ve sonra da yıkarım."

Ellerim titreye titreye arkamdaki kurdeleye gitmişti. Fakat kurdele sanki bana çok uzaktı...

Yere diktiğim gözlerimle soyunmayı denerken, Efendi Kim yanıma gelmiş -ki bu esnada ahşap zemindeki hafif yüksek ayakkabılarının zeminde çıkarttığı sesin gericiliği ile- ben daha da terlemiştim. Tam önümde dikildiğinde yüzümü kaldırmam ile burunlarımız birbirine değmişti. Elleri önümden arkama ulaşarak kurdelemi usulca çözdüğünde arkamdaki fermuarı da indirmişti. Elbise iki yanımdan yavaşça yerle buluştuğunda soğuk parmaklarını bu sefer de baksırımın lastiğinde hissettim. Ve onu da yavaşça indiridiğinde utanmamam için pek de bir neden yoktu. Çıplak bedenimi, belimden kedisine çekmiş ve bana resmen sarılırken boynumdaki diğer kurtulmam gerekenlerden de kurtulmuştu.

DEVIL'S PEACHES |+18|Where stories live. Discover now