1

312 33 39
                                    

İlk bahar...

Altında oturduğum kiraz ağacına ait olan çiçeklerden bir kaçı esen rüzgar ile yüzüme ve saçlarıma düşerken kollarımın arasında yatan soğuk bedene daha çok sokularak sevgilimin cansız bedenini süsleyen kiraz çiçeği yapraklarının kokusu ile karışmış kan kokusunu derince çekmiştim ciğerlerime.

Aşkım... biricik sevgilim... tüm hayatım...

Tüm hayatım yatıyordu kollarımda. İlk baharın ılık havası bile ıslak bedenimi ısıtamazken benim gibi ıslak olan cansız hayatımı ısıtmaya çalışıyordum çaresizce. Kollarımın arasına hapsederek...Yüzünün her bir yerini öpüp sessizce ağlayarak yapıyordum bunu üstelik.

İmkansız aşkımızın eseri olan kanlar içindeki bedenini izleyerek yutuyordum hıçkırıklarımı. Hıçkırıklarımı yutup sessizleştirebiliyor fakat yüzüne her baktığımda zihnimde canlanan büyüleyici kahkahasının kulaklarımdaki sesini dindiremiyordum.

" Jungkook..."

Ağzımdan kaçıp giden ismi ile ümitsizce tekrardan sarsmıştım kucağıma çektiğim iri bedeni.

" Uyan... Uyan da kaçalım."

Uyan... uyanda kaçalım sevgilim. Bizi kabul etmeyen bu topraklardan kaçalım ve başka bir köyde başka bir evde huzurla yaşayıp aşkımızın tadını doyasıya çıkaralım...

" Bir kaç kişi şu tarafa baksın! Ben açıklığa çıkacağım!"

Jimin ormandan yükselen bağırtı ile koca papatya tarlasının tam ortasında duran kiraz ağacına daha çok gömülmüş ve sevgilisinin bacakları gibi gövdesinin bir kısmını gizleyen uzun papatyaların açıkta bıraktığı kısımlarını, onu göğsüne daha çok çekerek gizlemeye çalışmıştı. Kaçacak gücü yoktu artık. Kaçacak gücü olsada sevgilisini taşıyacak enerjisi kalmamıştı. Onun cansız bedenini burada bırakıp gidemezdide. Bu yüzden beklemişti genç oğlan... ölümün ona gelmesini ve tekrardan sevgilisiyle buluşup el ele tutuşabileceği o anı beklemiş ve kısa süre sonra ise beklediği şeyi sevgili tanrısının ayaklarına kadar getirişini izlemişti.

Ölümü... sevgilisinin ve onun ölümü...

Tam karşısındaki ormandan açıklığa çıkan genç adam elindeki silahı ile ona doğru koştururken kardeşini gördüğü anda donup kalan arkasındaki küçük kardeşi ile o da duraksamıştı. Biri nefret dolu gözleriyle kardeşini yoldan çıkaran genç çocuğa diğeri ise kanlar içinde cansızca sevgilisinin kucağında yatan abisine bakıyordu.

" Abim... neden kıpırdamıyor?"

Taehyung abisinin yanına doğru koştururken Namjoon küçük erkek kardeşinin kolları arasına aldığı cansız bedene ve kollarından alınan sevgilisi ile korkuyla yerine sinen sarışın çocuğa bakmıştı. Onun yüzünden... o iğrenç şeytan yüzünden ölmüştü biricik erkek kardeşi. O şeytan yüzünden yoldan çıkmış ve cezası idam olan bir suç işlemişlerdi. Birbirlerine aşık olmak... sonu ölüm olan suçları buydu işte.

" Onları buldunuz demek."

Yanına gelen babası ile Namjoon, bakışlarını sarışın çocuktan çekerek ellerinde kardeşini vurduğu silahı tutan babasına dikmişti gözlerini. Babası yüzündeki sinirli ifade ve dolu, kızarık gözleriyle ölümü çağrıştırmıştı ona. Kardeşinin vurularak gözleri önünde yere serilişi gelmişti gözleri önüne. Abisi kaçabilsin diye önlerine atılarak babasına yapışan küçük erkek kardeşi Taehyung sayesinde vurulsada kaçmaktan yılmayan kardeşi bir kez daha ayağa kalkmış ve sevgilisinden güç alarak gözden kaybolana kadar koşmaya devam etmişti... şimdi ise öylece yatıyordu. Bir kiraz ağacının altında papatya tarlasının tam ortasında... küçükken koşup oynadıkları bu tenha yerde...

" İğrenç sürtük! Senin yüzünden...senin yüzünden Tanrı oğlumu aldı benden! Senin iğrenç hastalığın yüzünden ölen o oldu! Oğlumuda kendin gibi hasta ettin!"

" Bu hastalık değil! Ben- ben oğlunuzu çok seviyorum efen-"

Yerden kalkarak evlat acısı çeken yaşlı adamın karşısına dikilmişti genç çocuk. Onu vurmaya çalışırken önüne atlayan sevgilisi yüzünden yanlışlıkla oğlunu vuran acı dolu bir babanın karşısında olduğu için bakışları mahçuptu genç oğlanın. Yinede o mahçup bakışları yetmemişti yüzüne yediği tokatın önüne geçmeye. Geçmemiş ve tekrardan dizleri üstünde yere serilmesine neden olmuştu.

" Cezanı çek diye halk, bileklerine kayalar bağlayıp ellerin kolların bağlı bir şekilde seni denize attığı zaman öldürmeliydim seni. Oğlumun arkandan atlamasını engellemeli, en başta beynini ben dağıtarak yer yüzünden yok etmeliydim senin gibi bir piçi!"

Jimin yüzüne, karnına ve göğsüne yediği sayısız tekme ve yumruktan kendini korumak adına kollarını yüzüne siper ederken, ağlayarak onu hırpalayan adamdan daha güçlü bir şekilde nefesinin yettiği kadar hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Ağlama sebebi canının yanması değildi. Ağlama sebebi onu öldüresiye döven adamın haklı olduğunu düşünmesinden kaynaklıydı. Sevdiği adam onun yüzünden ölmüştü... sevdiği adam onun yüzünden çekmediği kadar çok acı çekmişti. Ailesi bile olmayan hastalıklı bir piç o iken sevgilisi de onunla beraber çekmişti günahkar ruhunun bedeli olarak tanrının ona gönderdiği cezaları.

" Baba! Baba yapma!"

Taehyung abisinin ölü bedenini bırakarak genç oğlanı korumak adına babasına doğru atıldığında babasının titreyen elindeki silahın namlusu onu bulmuş ve olduğu yerde donup kalmasına sebebiyet vermişti.

" Git adamlarımı çağır. Abinin cenazesini almak için bir araba getirsinler ve ... bu hastalıklı piç ile banada ayrı bir araba ayarlasınlar. "

" Baba yapma! Abim öldü! Yetmedi mi?! Onu vurduğun yetmedi bari sevdiği adama saygı duy! Daha çok yakma canını!"

" Git ve dediklerimi yap Taehyung! Bir oğlumu öldürdüm. Diğerini de öldüremem mi sanıyorsun?! Tek bir mermi ile beynini dağıtamam mı sanıyorsun?!"

Taehyung abisi Namjoon'un onu sertçe yanına çekmesi ile geri sendelerken dolu gözlerini yerde küçük bir çocuk gibi kıvrılarak deli gibi ağlayan gence ve papatyaların arasında öylece uzanan abisinin cesedine dikerek titreyen dudaklarını birbirine bastırıp onu çekiştiren abisinden kurtulmaya çalışmıştı. O gün ne onun çabaları işe yaramış ne de elleri kolları tekrardan bir kaya parçasına bağlanarak, deniz dalgalarının sertçe vurduğu sivri kaya parçalarının tepesindeki uçuruma sürüklenen gencin yakarışlarına kulak asılmıştı.

Güzel çocuk o gün itildiği uçurumdan aşağı düşerken sevgilisi ve kendi için yeni bir hayat dilemişti onu izleyen tanrısından. Sert kayalar ve soğuk suyla buluşan bedeni ile dibe doğru batarken hiçte direnmemişti ölümüne. Hiç direnmemiş ve ölümü olan denizin ona yeni bir hayat sunmasına izin vermişti.

Başka bir evren, başka bir hayat ve başka bir bedende...tekrardan sevgilisiyle birlikte olacağı bir hayat verecekti tanrısı ona. Ölümü olan denizle birlikte tekrardan yaşayacaktı...

Moye more...

Nasıl buldunuz?

Şimdiden söyleyeyim angst değil. Sorma başımın etini yiyorsunuz.💅🏻

Moye MoreWhere stories live. Discover now