ASKER 17

2.8K 111 9
                                    


Selamün aleyküm can okurlar...



•••


Kırgın bir şekilde yüzbaşına baktığımda bakışlarını kaçırmıştı. Fakat bu hiç fayda etmemişti çünkü biliyordu ona kırıldığımı. Öyle biri olmadığımı elbette biliyordu fakat neden böyle yaptığını anlamış değildim. Dolan gözlerimi bir kenara bırakıp hepsine yönelik konuştum.
" Benden böyle bir şey beklediğiniz bilmiyordum açıkçası. Ayrıca üstler böyle bir şey olmıycağını sizden çok iyi biliyor. O belgelerde ismimin olması sizi ilgilendirmiyor. Merak etme hayatından çıkmam an meselesi yüzbaşı. Bir terör örgütü ile evli kalmanı hiç birimiz istemeyiz. Güzel çay oldu unutmam." diyerek hiç birinin yüzüne bakmadan çıktım. Arkamdan seslenmeleri umurumda değil di taki albayı görene kadar. Olduğum yerde durduğumda oda karşımda durmuştu.
" Bizimkiler sana söylemiş anladığım kadarıyla." dediğinde bahsettiği şey dolu dolu olan gözlerimdi. Elimin tersiyle silip derin bir nefes aldım konuya girmek için.
" Bu konu nasıl böyle oldu anlamış değilim. Siz söyleyin o kadar şey yaşamama rağmen nasıl bir terör örgütü üyesi oluyorum?" dediğimde tebessüm etti.
" Üzülme kızım anlaşılan o ki hedef sensin bir süre. Bu sürede dikkat etmeniz gerekiyor. Nasıl ki sizinkiler inanmadı diğer bilen üyelerin de inanması zor." dediğinde açıkça başıma her şey gelebilir demekti.
" Anladım bana müsade hastaneye geçmem gerekiyor." dediğimde tebessüm etti albay.
" Kendine dikkat et kızım."
" Sizde iyi günler." dediğimde başıyla onlaylaması ile yanından geçip arabama bindim. Koşarak gelen Gökhan ile anlam veremediğim bir şekilde bekledim. Arabanın camını açtığımda nefes nefese kalmıştı.
" Yenge komutanım kızarsa artık beni sen korursun bu iyiliğimden sonra. Komutanım ilk o belgeleri görünce 'şerefsizler karımın adını buraya nasıl yazmaya cesaret eder?' dedi. Hatta baya kızdı sonra bizden biri buna bı ihtimal verince hem kızdı hem nöbet yazdı. Az önce öyle yapmasının sebebi ise hem yaralı olması hem de seninle tehdit edildiği için uzak duruyor. Şimdi karar senin ben kaçar." diyerek geldiği gibi giden Gökhan ile derin bir nefes aldım. Ayağına gelmeme rağmen yaralı olduğunu söylememişti. Yapabileceğim şeyi çok iyi biliyordum. Hızla arabayı sürdüğümde askeriyeden çıkmıştım. Askeriye ilçede olduğu için merkeze baya uzaktı. Ve arkamdan takip eden araba ise her an tenha yerde öldürülme veya kaçırılma durumu an meselesiydi. Elime telefonu aldığım gibi yüzbaşını aramıştım.
" Efendim?" diye ilk çalışta açması ile endişe ettiğini anlamıştım.
" Takip ediliyorum Barlas." dediğimde nefes almayı unutmuş gibiydi.
" Geliyorum sakın endişe etme hatta çıktık bile sakin ol tamam mı? " dediğinde seslerden ve bağırışlardan anlamak zor değildi. Tek başıma hâl edemezdim önce ki gibi çünkü bu sefer sayıca çoktullar. Ve ben yakalanır isem eskisi gibi olamazdım. Yüzbaşı korktuğumu fark etmişti sesimden ben bile fark etmiş değildim. Korkuyla atan kalbim ve yüzbaşının hızlı nefes alışları ile eş değerdi.
" Hızlı sür şunu lan! Eğer ki geç kalır isem yakarım sizi!" diye bağıran yüzbaşı ile burukça tebessüm ettim.
" Abla yalvarırım korkma bir şey olmasına izin vermiycem." diyen Akay ile ben konuşmadan arabalardan bir tanesi önümü kesmişti.
" Ne kadar oyalarım bilmiyorum." dediğimde sessizlik olurken arabayı durdurmuştum.
" Ne oluyor Akasya?" diye bağıran yüzbaşı ile telefon elimden düşmüştü bile. Koltuğumun altında gizli olan silahı almam ile adamların arabadan hem ön hem arkadan inmesi ile derin bir nefes aldım.
" Allah'ım canımı al ama beni bir daha onların ellerine düşürme. Eğer ki ellerine düşersem-"
" İn lan arabadan!" diye bağıran ses ile bakışlarım bana doğrultulan silahları buldu. Derin bir nefes alıp arabadan çıktığımda silahı onlara doğru kaldırdım. Hepsi bunu beklemiyor olucak ki şaşkın bir şekilde bakıyordular.
" Bak sen demek silahta kullanmayı biliyorsun doktor." diyen elebaşı ile alayla güldüm.
" Yanılıyorsun sadece öldürmeyi biliyorum ve ben vurduğum kimseyi tedavi etmem." dediğimde bana doğru adım atan adamlardan biri ile ateş ettim. Adamın bayılıp yığılması ile hepsi korkuyla geri çekilirken sırıtım.
" İkimizde biliyoruz kılıma zarar gelirse ölmüş olursunuz. Ve benim sizi sağlam bırakmam için hiç bir sebebim yok." dediğimde adam şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu. 
" Aptal cesaretti bu olsa gerek." diye güldüğünü art arda duran iki araç ile gülümsedim.
" Asıl sizin yaptığınız aptallık." dediğinde araçtan inen yüzbaşı ve tim ile gözlerinde ki korkuyu görmüştüm.
" Sen ne hakla karıma silah doğrultursun?" diyen yüzbaşı ile ard arda gelen silah sesleri ile yere yığılan adamlar dışında sadece ele başı kalmıştı.
" Doktor neşterin yakıştığı gibi silahında yakışıyor." diyen yüzbaşı ile göz devirdiğimde karşımda ki adamı götürmeleri ile diğerlerine döndüm.
" Kusura bakmayın beyler sizde bir terör örgütünü kurtarmak zorunda kaldınız. Tüh çok üzüldüm!" dediğimde hepsi bakışlarını kaçırırken yüzbaşı dik dik bakıyordu.
" Bir yerine bir şey oldu mu? Ayrıca niye seslendiğim hâlde cevap vermedin? Ne kadar korktum-" dediğinde hızla lafını kestim.
" Bu senin sorunun yüzbaşı sakın lafının devamını getirme. İşinizi yaptınız artık leşleri alıp gidebilirsiniz." dediğimde yüzbaşının işareti ile kardeşlerimde sözünü dinleyip gidince yalnız kalmıştık. Dibimde duran yüzbaşı ile olabildiğince ters bakıyordum.
" Vurmak içinde kalmış gibi!" diye alayla konuşunca elimde ki silahı kalbine doğru tutum. Bakışları ciddi bir hâl alırken alayla baktım.
" Seni vurur isem tam buradan hiç saptırma dan vururum. "dediğimde gözlerinin renginin koyu olması ile konuştu.
" Sen! Vurduğun adamların yüzünü unutmasın doktor. Hiç vurduğun adamları iyileştirmek gibi bir huyun olmadığı gibi." dediğinde yaptığı ima ile silahı koltuğa koyup ona döndüm.
" O zaman ayağını denk al yüzbaşı! Yoksa hiç acımam gerekirse vurulduğun yerden vururum." diyerek hareketlerinde anladığım kadarıyla yarasına baskı uyguladım. Bu ani hareketim ile acıyla inlemesi gözümden kaçmamıştı. Şaşkın bakışları beni bulurken olabildiğince ters bakıyordum. Elimde hissettiğim sıvı ile onu umursamadan üzerini sıyırmam ile kana bulanmış sargı ile sinirle baktım.
" Korkma doktor hâlâ yaşıyorum." dediğinde gözlerinde gördüğüm ifade ile gözlerimi çektim.
" Ayağına kadar geldim yüzbaşı ve sen bana bunu söylemedin. Her seferinde böyle olucak ise acımam inan ki." diyerek sargıyı açtığımda gördüğüm özensiz müdahale ile sertçe baktım.
" Hastaneye gidiyoruz." diyerek yarasını kapatıp kendi tarafıma geçip oturdum. Elbette ona bir fırsat sunmıycaktım bu konuda. Time verdiği işaret ile onlar giderken gelip yan tarafıma oturdu. O kemerini takarken eğilip silahı yerine koyarken telefonumu aldım. Kapanan ekranı açmam ile gördüğüm aramlara anlam veremeyip hastaneye geri dönüş yaptım. Bu sırada yüzbaşı dikkatli bir şekilde beni izlerken arabayı çalıştırdım.
" Hocam Hasan ben size ulaşamayınca merak ettim." diye duyduğum yeni stajyer öğrencim ile megafona alıp konuştum.
" Sorun yok Hasan aramlarda Funda hocayı da gördüm sorun ne?" dediğimde yüzbaşı dikkat kesilmişti.
" Hocam küçük bir kız çocuğu getirildi hastaneye. Değerlerine bakınca kalp hastası olduğunu ve durumunun kritik olduğunu görünce size ulaşmak istedik. Akça hocam tek kabul etti ameliyatı fakat diğer kimse yanaşmadı bu duruma. Çocuk için çok geç olur diye Funda hocamda sizi aramamı istedi." dediğinde kaşlarım çatılırken olabildiğince sinirlenmiştim.
" Akça nerede?"
" Başhekim ile konuşmaya gitti."
" Bir saat sonra için ameliyat odası ve çocuk hazır olsun. Bir aksaklık olursa doktorluğuna başlamadan veda et."
" Hocam peki başhekim? Faruk hoca da bu konuda baya kesin kurallar koydu. Ameliyat için hazırlık yapar isek öğrendiği gibi engel olur." dediğinde derin bir nefes aldım.
" Bana bak stajyer! O zaman sende hiç kimseye söylemiyceksin yoksa yanman umurumda değil. Seline söyle sana bu konuda yardım etsin. Geldiğimde Akça ve Funda da hazır olucak." diyerek kapattığım da derin bir nefes aldım. Aklım almıyordu bir çocuğa bunu yapmaları.
" İyi misin?" diye sorduğumda elimi tutan eli ile yan bir bakış atıp yola odaklandım.
" Ben iyiyim sen iyi misin?" dediğinde elimi elinden çektiğimde bozulduğunu bilsem de dönüp bakmadım.
" Yaranı hâl ettikten sonra eve gidip dinlen."dediğimde elini geri çekmek yerine tekrar elimi sıkıca tutu.
" Bakarız." dediğinde gitmiyceğini anlamak zor değildi. Arabayı park etmem ile inmek istemem ile elimi sıkıp kendine çeken yüzbaşı ile dibine girmiştim. Ona yakın olmam ile hızla çarpan kalbim ile odağımı kaybolmuştu.
" Yüzbaşı!" dedim şaşkın ve hafif yüksek bir sesle.
" Şu yüzbaşı ne zaman kalkacak?" dediğinde sessiz kalmıştım. Seviyordum ona öyle seslenmeyi hemde çok fazla. Annem hep defterinde babama sahip olduğu rütbesi ile bahsediyordu.
" Niye?"dediğimde boşta kalan eli ile yüzümü avuçlarken gülümsedi.
" Bu hafta kocan binbaşı olucak güzelim. Kendini alıştırsan iyi edersin sonuçta rütbem önemli." dediğinde şaşkın ve çatık kaşlarla ona baktığımda gözlerini kıstı. İfademi dikkatli bir şekilde izlemesini umursamadan konuştum.
" Binbaşı mı olucaksın şimdi?" diye şaşkın şaşkın sormam ile erkeksi kıkırtısını duymam ile gözlerini kısan bu sefer ben olmuştum.
" Olucam. Senin binbaşın olucam." dediğinde aklıma gelen şey ile yüzüm düşerken boş boş baktım.
" İnelim!" diyerek geri çekilip indiğimde bu tavrıma şaşırmış olsada takılmadım. Çantamı ve telefonu aldığımda oda inince kapıyı kapattıp yanına ilerledim. Yan yana durmamız ile elimi tutmasınıyla içeri girdik. Onun bu tavırlarını seviyordum ilk günden hep sahiplik duygusunu hissettiriyordu. Hastanedeki herkesin bize bakması ile göz devirdim.
" Devirme gözlerini burada herkes tanır herkesi." dediğinde asansöre binmiştik ve o sırada bizimle beraber Faruk beyde binmişti. Kendisi meslek arkadaşım olması yanı sıra hiç anlaşmadığım kişiydi. Bakışları ellerimizde takılırken iniceğin katın düğmesine basıp bize döndü.
" Hayırlı olsun mu demeliyim?" dediğinde yüzbaşı anlamsız bir şekilde bakarken konuştum.
" Darısı başıma demeniz daha iyi olur." dediğimde kaşlarını çattınca tebessüm ettim.
" Malûm pek haz ettiğiniz biri değilim. Bunun için sizden kurtulmak daha mantıklı geliyor." dediğimde bu sefer gülen o olmuştu.
" Ne malûm seni örnek almıycağımı? Bu arada Faruk ben Akasya'nın rakibiyim." dediğinde açık konuşması ile uzatığı elini yüzbaşı tutup gerçek manada sıktı.
" Karıma rakip olucak bir insan hiç görmedim Faruk bey. Yüzbaşı Barlas ben henüz tanımadığınız meslektaşınızın eşi." dediğinde o kadar Faruk beyin elini sıkmıştı ki adamın rengi gitmişti. Yüzbaşının bileğini tutup indirdiğim de Faruk bey rahat bir nefes almıştı.
" Akasya'nın şiddete meyilli olmasına şaşmamak gerekir. " dediğinde yüzbaşı bana dönerken göz devirdim. Bu hastaneye geldiğimden beri her gün bir olayın içinde olmam ve ilk gün bir kavgaya karışmam ayrı konuydu.
" Ah bilmiyorsunuz sanırım karınızın ilk günü baya vukuatlı oldu. Herkes korkar karınız dan." dediğinde yüzbaşı alayla gülerken açılan asansörden çıktık.
" Benim tavsiyem sizinde korkmanız." diyen yüzbaşı ile asansörden uzaklaştık.
" Ayıp oldu adama."derken odama girmemiz ile ters bakışları beni buldu.
" Olmadı ayıp falan. Hem bu adam seninle ne biçim konuşuyor?" dediğinde aslında kıskandığı için böyle tepki verdiğini ikimizde biliyoruz. Bu hâline tebessüm edip omuz silkerken gerekli malzemeleri dolaptan aldım.
" Otur yüzbaşı." dediğimde sedyeye geçip oturması ile üzerinde kini çıkarmıştı. Sedye de yanına oturmam ile tamamen bana dönmesi ile yaraya odaklandım. Yarasını açtığımda gördüğüm kanama ile derin bir nefes aldım. Karnında ki yara büyük değildi fakat özensiz olması riskti.
" Bana sinirli misin?" dediğinde başımı olumsuzca salladım.
" O zaman kırıldın bana." dediğinde tekrar başımı olumsuzca sallarken yarayı temizlemiştim.
" O zaman sorun ne?" dediğinde sessiz kalıp yarasını sarıp geri çekildim. Çatık kaşlarla bakan yüzbaşı ile ayağa kalkmam ile geri oturttu. Bu sefer anlamsız bir şekilde ben ona bakarken sıkıntılı bir nefes almıştı.
" Doktor sorun ne?"
" Sorun ne mi? Bir anda hiç bir şey demeden çıkıp gidiyorsun daha ne olduğunu anlamadan çıkıp geliyorsun. Tamam diyorum bitti ayağına gelmeme rağmen yaralı olduğunu söylemiyorsun. Yine tamam diyorum bitti rütben yükselicek ve ben bir yabancı gibi sonrada öğreniyorum. Benim binbaşım olmak için tamamen bana açık olmalısın. Yoksa bu evlilik görevden ibaret olsun Barlas. " dediğimde bakışlarında geçen duyguyu anlamayıp geri çekildim.
" Ameliyathaneye gidiyorum. Sende gidip eve dinlen yüzbaşı." dediğimde sessiz kalması ile bıkın bir nefes alıp önlüğümü ve steteskopu alıp çıktım odadan. O yokken düşünmüştüm yüzbaşı ile gerçek bir evlilik düşünmek zorda olsa istiyordum. Tüm gerçekliği ile bunu yapmak istiyordum. Gördüğüm Selin ile yanına doğru adımladığım da hızla yanıma geldi.
" Hocam herşey hazır sadece sizi bekliyoruz." dediğinde başımı salladım onunla beraber ameliyat odasına ilerlerken. Kapının önünde duran aile ve Faruk bey ile derin bir nefes aldım. Beni gören Faruk bey hızla yanıma geldiğinde oldukça sinirliydi.
" Sen ne yaptığını sanıyorsun doktor?" diye bağırması ile omuz silktim.
" Sana ne sorumluğu ben alıyorum. İstediğimi yaparım." diye konuştuğumda sinirli bir şekilde elini saçlarından geçirdi.
" Lan kimsenin haberi yok yediğin haltan. Kendine gel o çocuk ölücek niye uğraşıyorsun-"
" Saçmalama öyle bir şey olmıycak! Senin gibi korkak bir adam nasıl benim meslektaşım olur?  Sakın engel olma inan hiç acımam." dediğimde zoruna gitmesi ile bana doğru bir adım atmasına engel olan önümde ki beden ile duraksadı.
" Sakın bir yanlış yapıyım deme doktor bey!" diye ikaz eden yüzbaşı ile bileğini tuttuğumda bana döndü.
" Sen geç ben hâl ederim." dediğinde başımla onaylayıp yanlarından geçip ailenin yanında durdum. Dolu gözlerle bakan aile ile doğru bir karar aldığımı bilmiyordum.
" Merak etmeyin elimden geleni yapacağım." dediğimde sadece başını sallayan adam ile kadın kocasına sarılmıştı. İçeri girdiğimde hazır olan ortam ile Hasan'ın uzatığı önlük ile üzerinde kini çıkarıp onu giymiştim. Eldiven ve diğer herşey hâl olunca diğerlerine döndüm. Yapılan anestezi ile elime aldığım neştere bakarken açılan ameliyat kapısı ile oraya döndüm. Hazır bir şekilde içeri giren Furkan bey ile şaşkın olduğum kadar bir cevap bekliyordum.
" Hayırdır?" dediğimde umursamaz bir tavır ile gelip bıraktığım neşteri elime uzattı.
" Yardımcı olmak için geldim. İznin var mı?" dediğinde bu sefer ben takılmadan elinde ki neşteri alıp ameliyatta odaklandım.

ASKER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin