ASKER 1

19.4K 400 35
                                    

                           Asikz98

•••

Sonunda istediğim mesleği elimi almıştım istediğim şehirle beraber. Yola çıkmıştım az kalmıştı varıcağım yere . Otobüste sessizlik hakimken kulaklığımı takıp gözlerimi kapattım. Zor bir dönemden geçmiştim her şekilde özelikle ailevi konuda. Ailemden geriye kalan hiç kimse yoktu dedem hariç. Oda bir albaydı benimle fazla ilgilenemiyordu hiç bir zaman. Doktor olmuştum uzun zaman sonra ve ben bu meslek için yıllarımı vermiştim. Mesleğimi aldığım gibi tayinimi Hakkâri Yüksekova ya vermiştim. Dedem beni yanında ne kadar istesede hep uzak tutmuştu. Şimdi ise artık onun yanında çalışıcaktım aynı karakolda olucaktık . Kulaklığımın çekilmesi ile otobüste dinlediğim şarkı yankılandı.

Yani 1 sene sıcak, 2 sene soğuk savaş
Dedim okey, bitti yavaş yavaş
Ama sülüsü aldım bi' yuh çektim
Görünüşe göre Dağlıca'ya gidecektim
"Yüksekova" dediler, Hakkari
Dedim "Hakkari'den öte yok gari."

Bakışlarım kulaklığımı çeken askeri bulunca kaşlarımı çatım. Adam ise dinlediğim şarkıya şaşırmış gibiydi.

Bu kadarı biraz fazla yani, biri kafama sıkmadan bitse bari
Haydi, Van'dan alır seni helikopter bırakır dağa
Sonra "Eve geri dön." der
"Komutanım beni eve geri gönder" deseydim "Okey" derdi abimler
Ama demedim, dağda bi' denedim

" Noluyor?"derken telefonun sesini kapatım.
" Kimlik?" dediğinde o soğuk sesi ile içim ürpermişti bunu bir kenara bırakıp çantamdan kimliğimi uzatım. Sert bir şekilde çekip elimden alınca kaşlarımı çatım.
" Mesleğin?" derken kimliğimi incelemişti bile yerimden kalkıp ona döndüm.
" Sizi ilgilendirmez."
" Eğer sorduysam ilgilendirir." dedi çatık kaşlarla bana bakarken. Otobüstekiler ise şaşkın bir şekilde bizi izliyordu. Asker ise yanında bı kaç adam ile yüzlerine yeşil boyunluğu çekmişlerdi. Adamın siyah gözleri daha çok koyulaşmıştı eminim ki sinirliydi.
" Kim olduğuna bak. " diye emir verdiği asker kimliğimi alıp gidince bana eli ile dışarıyı gösterince göz devirdim. Çantamı alıp aşağı indim ikimizde karşı karşıya durmuştuk.
" Umarım bizi uğraştırmasın." dediğinde kollarımı göğsümde bağlayıp ona baktım ciddi bir şekilde.
" Bu sizin sorununuz kimseye böyle davranamasınız." dediğimde alayla bakıyordu bana .
" Sana sorucak değilim!"
" Siz öyle sanın."
" Gökhan çabuk ol." diye bağırdığında göz devirdim bu adam kesinlikle sinir hastasıydı. Bı kaç dakika sadece bakıştıktan sonra gelen asker kimliğimi adama uzatı.
" Komutanım şey-" dediğinde zaferle sırıtım.
" Ney lan ?"
" Hanımefendinin bilgileri yok ." dediğinde karşımda ki adam sinirle bana baktı. Ben ise alayla baktım ona sonuçta hak etmişti.
" Nasıl yok lan ?" dediğinde omuz silktim onu takıcak değildim.
" Valla yok komutanım sadece isim soyisim var ." dedi asker tekrar konuşurken.
" Kimsin sen?"
" Akasya Yılmaz gerçi biliyorsunuz." dediğimde adam artık daha çok sinirliydi.
" Araca bindirin eşyalarını da alın biraz misafir edelim."dediğinde hâlâ sırıtıyordum. Yanıma gelen asker ile araca bindiğimde en uzak köşeye oturdum. Her ne kadar askeriyeye gitsek bile bunların hepsi erkekti. Geçen bir süre sonra komutanla beraber hepsi araca tek binince adam gelip yanıma oturdu.
" Sinir şey" dediğimde çatık kaşlarla bana döndü.
" Ne dedin ?"
" Yanlış duymuşsun. " diyip bakışlarımı ondan çektim.
" Komutanım hanım efendiyi napıcaz?" diyen asker ile ona baktım hepsi hâlâ maskeliydi.
" Kim olduğunu öğrenene kadar misafirim olucak Gökhan ." derken maskesini onunla beraber hepsi çıkarınca hiç birine bakmadım.
" Noldu etkilenir misin diye mi bakmıyorsun?" diyen komutan ile dönüp yüzüne baktım ters bir şekilde.
" Üzgünüm hem cinslerim adına siz fazlasıyla kandırmışlar bu konuda." dediğimde o afalarken diğer askerler gülmemek için tuhaf tuhaf ses çıkarıyordular. Bakışlarımı adamdan çekip elime odaklandım bir süre. Geçen dakikalar sonra araç durunca hepsi indiğinde bende indim. Arkamı dönüp gidiyordum ki çantamı tutan el ile durdum.
" Hop hop nereye?" diyen komutan ile dönüp yüzüne baktım.
" Eve nereye olucak?" dediğimde sabır diler gibi yüzünü sıvazladı.
" Karagahta misafirimiz olmaya nedersin?" dediğinde bariz bir şekilde emir vermişti bana bunu takmayıp çantamı elinden çektim.
" Aman iyi be. "
" Anlamadım?"
" Anlasaydın bana ne?" dediğimde ilerleyince arkasından ilerledim. Askerlerin hepsi durmuş şaşkın bir şekilde bize bakıyordu. Geldiğimiz odanın kapısı açtığında eli ile işaret edince içeri girdim. Önüme düşen şalımı arkaya atım 'lan ' dediğinde yüzüne değdiğini anlamıştım.
" Dikkat etsene! "
" Dibimde durmasayadın ." derken geçip masanın karşısında ki koltuğa oturdum. Komutan da geçip koltuğuna oturduğunda odayı inceledim.
" Demek ismin Barlas Sert? " derken ona baktım tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu.
" Beğenemedin mi?" dedi alay dolu sesle göz devirdim.
" Tam isminin adamısın büyük ihtimalle göbek adında Hamzadır." dediğimde şaşırmıştı buda öyle olduğunu gösteriyordu. Kapı çalınıp içeri bir asker girip komutana baktı.
" Emredin komutanım."
" Bu kimliğin sahibi kim öğren Ceyhun acil." derken kimliğimi askerin eline verdi.
" Emredersiniz komutanım." diyerek selam verip çıkınca komutana döndüm.
" Boşuna yoruyorsun derim."
" Bende çok konuşma derim." dediğinde göz devirip yerimden kalkıp odayı inceledim. Kitaplığın önünde durduğumda dikkatimi çeken kitap ile uzanıp elime aldım.
" Sana mı ait bu kitaplar?"
" Evet." dediğinde Sezai Karakoçun kitabını açıp inceledim. En sevdiğim yazardı kendisi ezbere bilsem bile gördüğüm her yerde elime alırdım. Omzumu kitaplığa yaslayıp sevdiğim ve komutan tarafından işaretli olan sayfaları açıp okudum.
" Akasya" derken sesiyle beraber içeri giren kişi ile arkamı dönüp dedeme baktım.
" Emredersiniz komutanım." derken selam veren komutan ile onlara baktım. Dedem direk bana bakınca kitabı yerine koyup karşısında durdum.
" Ne işin var burada?" diyen dedem ile omuz silktim.
" İşim burada komutanda beni misafir etti. " dediğimde dedem olduğu kadar kaşlarını çattı.
" Derhal gidiyorsun." dedi aynı ciddi ve sert sesiyle dedem.
" Senin emir elin değilim istediğimi yaparım şimdi izninizle evime gidicem." derken tam kapıdan çıkıcaktım ki arkamı dönüp ikiliye baktım.
" Lojmanda olucam yani evimde sizden ricam kimliğim ve eşyalarımı bir an önce gönderin." diyerek kimseye bakmadan askeriyeden çıktığım gibi lojmana geçtim. Biraz etrafa bakındıktan sonra burada ki evimi görünce tebessüm ettim.Eve girdiğimde her şeyin hazır olması ile tebbesüm ettim.
" Hoş geldin papatyam." diyen dostum ile ona döndüm. Elinde ki konfetiyi patlatınca tebessüm ettim.
" Hoş buldum kuzum." derken gidip sıkıca sarıldım çocukluk arkadaşıma.
" İyi ki geldin burada yalnız olmaktan bıkmıştım."
" Senin sıkılmadığın bir an bile yok Gül." dediğim gibi geri çekilip koltuğa oturdum.
" Ya ama öyle mi denir? Hem bak bir sürü şey hazırladım sana." dediğinde gerçekten masayı donatmıştı.
" Sağol kuzum üzerimi değişiyim sabahtan beri yoldayım. "
" İyi olur odan gri olan kapı  sarı da bana ait diğer yerleri sonra gösteririm. " dediğinde yerimden kalktım.
" Bu arada bana kıyafet versene valizim anca gelir." dediğimde kaşlarını çattı.
" Valizin nerede ki ?"
" Sonra anlatırım şimdi sadece duş almak istiyorum." dediğimde banyoya girdiğimde şalımı çıkardığımda Gül elinde kıyafetleri dolaba bıraktı.
" Sen duşunu al bende çay hazırlıycam." dediğinde yanağımdan öpüp çıkınca kapıyı kapatıp kilitledim. Kısa bir süre de banyo yapıp kıyafetimi değiştirip çıktım. Baş örtümü takıp kalın switin başlığını da taktım hemen.
" Kuzum?"
" Buradayım balkonda gel. " dediğinde sesinin geldiği yere girdiğimde şaşkındım.
" Bu bahçe çok güzel kim bakıyor?" derken arka tarafta olan bir yerdi.
" Buranın askerleri ve eşleri bakıyor hata hepsinin bir çiçeği var daha sonra anlatırım."dediğinde geçip boş yere yanına oturdum.
" Anlat bakalım ne var ne yok?" dediğimde omuz silktiğinde tebessüm ettim.
" Ne olsun işte sana anlattığım gibi her şey."
" Hmm emin misin?"
" Evet sen söyle bakalım noldu bugün?" derken çayımı doldurup önüme bırakınca baştan sona herşeyi anlatmıştım.
" Ciddi misin? Barlas komutanı fena pis etmişsin."
" Bana ne hâk etmeseydi eğer gelip kibarca sorsaydı asla öyle bir tepki vermezdim. İşin kötü yanı her ne kadar dedeme kafa tutmuş olsamda korkmuyor değilim."
" Bence yanılıyorsun sonuçta seninde bir hayatın var  bir tek deden hayatında.  Buda seni suçlu piskolojisine itiyor yoksa haklı olduğunu ikimizde biliyoruz." dediğinde hayat bilgisi öğretmeni olduğu beli oluyordu.
" Neyse artık alışmak zorunda kesin sana da kızıcaktır söylemedin diye." dediğimde keyifle çayından bir yudum aldı.
" Sorun yok."
" Öyle olsun bakalım bu yan ev kime ait." derken çalan kapı ile ikimizde ayaklamıştık.
" Sen otur."derken kapıya gelmiştik bile kapının dürbününden bakıp bana döndü.
" Sen aç ben karışmam." dediği gibi kapıyı açıp geri çekildi. Karşımda valizimle beraber duran komutan ile ters ters baktım.
" Valizin." derken üzerimi süzünce dönüp halime baktım. Siyah -beyaz ve geniş giyinmiştim iyi ki son anda pileli eteği giymiştim.
" Farkındayım." derken valizi alıp elimi tekrar uzatım.
" Kimliğim?" dediğimde cebinden çıkarıp elime verdi.
" Albayın deden olduğunu söyleseydin bu kadar uzamazdı." dediğinde omuz silktim.
" Medeni bir şekilde sorsaydın bu kadar olaya sebep olmazdın. " dediğimde tek kaşını kaldırıp bana baktı.
" Hâlâ hakkında hiç bir bilgi elde edemedim."
" Demiştim bu senin sorunun ayrıca merak etme yakında öğrenirsin başka bir şey yoksa hayırlı geceler." dediğimde uzun bir süre yüzüme baktı.
" Neden geldin? Senin düşündüğün gibi eğlence yeri değil burası her an bir patlama olabilir. Eminim mesleğin bile saçma sapan bir şeydir tabi torpil olunca." dedi alay dolu bir sesle tebessüm ettim.
" Dediğin gibi bir insansam senin yerinde olsam tenezzül etmezdim yüzüne bakmaya. Neyse fikir farkı olabilir saygım var size umarım haklısınızdır. Kendinize iyi bakın bayım hayırlı geceler." diyerek valizimi alıp kapıyı kapatım yüzüne.
" Seni tanımıyor onun için öyle söyledi üzme kendini." diyen Gülü kapıda bırakıp balkona geçtim Gül gelip yanıma oturduğunda tam konuşucaktı ki araya girdim.
" Üzülmüş olabilirim ama bu kadar boş ver eminim ki o cümleleri tek tek yutucak." derken uzanıp onunla tanıştığımızda çalan Asker şarkısını açtım.
" Yan komşumuz Barlas komutan yan tarafta da yüzbaşı ve eşi var . Bu arada her konuştuğumuz duyabilir Barlas komutan."
" Bana ne sanki adamın dedikodusunu yapıyoruz çok rahatsız oluyorsa bizi dinlemez olur bitter. " bu hâlime güldü.
" Bir Barlas vakası daha desene! " dediğinde kaşlarımı çatım istemsizce.
" Ne ?"
" Bu açtığın müziği Barlas komutan da dinler her eve geldiğinde açar. Hata bu müzik yoksa evde yok görevde olur bunu taburun hepsi bilir. Eğer çalıyorsa evdedir demek hepimiz uzun zamandır buna alışığız. "
" Bana da bozmak düşer." dediğimde yan evden aynı şarkı açılınca uzanıp telefonumdan kapatım.
" Hani bozucaktın?" diyen Gül ile omuz silktim.
" Dik başlı ve inatçı olabilirim her zaman ama yerimi biliyorum az önce o lafları söylediyse yakın zamanda yerimide bildirir bana . Zamanında dedem ve diğerleri çok güzel öğreti başkasınında öğretmisini istemiyorum Gül." dedim durgun sesimle uzanıp bana sıkıca sarıldı.
" Seni seviyorum mühür gözlüm." dediğinde geri çekilip ters ters baktım.
" O ne be aşk kuşları gibi hata şey de ' turan bakışlım, ömrüm, vatan kokulum ' falan daha romantik olur." dediğimde kahkaha attı.
" Aslında bozkurt bakışlım daha çok uyuyo sana." diyerek alay geçince koluna vurdum.
" Saçmalama ne biçim tabirler öyle yeni yetmeler gibi. " dediğimde boğazını temizleyip bana döndü.
" Bir gün aşık olduğunda görürüm seni eminim ki aşkım falan da dersin." dediğinde göz devirdim.
" Saçma cümleler beli bir kalıpta değil ayrıca aşk boş vakit alıyor. Ama bir gün birine aşık olursam   en az canım derim." dediğimde göz devirdi.
" Neden en az o ?"
" Ne güzel demiş Ahmet Arif; Canım benim, bilir misin canım dediğimde, içimden canımın çıkıp sana koştuğunu duyarım hep..." dediğimde ilgiyle bana baktı.
" Oha romantikliğe gel sen bunu bana böyle söyle ben sana aşık olurum." dediğinde gülümsedim içten bir şekilde.
" Maalesef taliplerim hem cinslerim değil kuzum." dediğimde ters ters baktı.
" Sana mı kaldım sanki?"
" Hemen alınıyorsun o anlamda demedim."
" Bana ne hiç bana öyle seslenmiyorsun yoksa beni sevmiyor musun?" dediğinde ilk şaka yapıyor sansamda ciddi olduğunu anlayınca başını okşadım.
" Öyle bir şey yok benim için çok değerlisin sevmek az kalır. Ayrıca hep annem bana kuzum desin isterdim bunun için sana öyle sesleniyorum. Belki romantik cümleler kuramam ama içten ve samimi cümleler her zaman kurarım." dediğimde dolu gözlerle boynuma sarıldı.
" İyi ki varsın hüzün çiçeğim." dediğinde tebessüm edip geri çekildim.
" Bunu beğendim en azında romantik bir anlamı yok." dediğimde geri çekilip koluma vurdu.
" Gıcık şey bir şey diyen de kabahat."
" Neyse artık uyuyalım yorgunum." tam kalktığımda oda hızla kalktı.
" Beraber uyuyalım mı?" dediğinde göz devirdim.
" Sanki hayır desem akşam gelmiyceksin şurayı toplayalım bari." dediğimde dakikalar içinde her yeri toparlayıp onun odasına geçmiştik.


•••

Selamün aleyküm yeni bir kitapla karşınızdayım bu sefer eksik veya fazla olan konular varsa yorumlarda alalım.

Selametle canlarım...🤗

ASKER حيث تعيش القصص. اكتشف الآن