3

376 50 8
                                    

(1 Hafta sonra)

Geçen hafta hiçbir şekilde beni veya asistanımı arayarak randevu almamıştı ama ben yine de onun tam bir hafta sonra geleceğini tahmin ettiğimden bu günü randevu defterimde boş bırakmıştım. Nitekim beni şaşırtmadan sabahın dokuzunda asistanım bana onun geldiğini haber verdiğinde bu benim için hiçte sürpriz olmadı.

Üzerindeki kamuflajlarla içeri girip kapıyı ardından kapattı ve masamın tam karşısına dikildi. Bu sefer elini sıkmak için ayağa kalkmak yerine sadece oturduğum yerden elimi uzattım. Ne yapmaya çalıştığımı anlayarak çok eğleniyormuş gibi gülerek uzattığım elimi sıktı. Ardından benim bir şey dememi beklemeden kendini masanın önündeki sandalyeye bıraktı. Başından çıkardığı şapkasını dizinin üzerine bıraktıktan sonra arkasına yaslandı ve bana baktı.

-Seanslara gelmeden önce arayıp randevu almanız gerek.

-Buraya randevu almak için gelmiştim ama asistanın tüm gününün boş olduğunu söyledi.

-Seans randevularını bir hafta önceden almanız gerekir. Yani önceki seansın bitiminde...

-Önceki sefer benim yüzümü bile görmek istemediğin için konuşmaya fırsatımız olmadı tabi...

-Zaten benden değil, asistanımdan randevu almanız gerekiyor. Randevu defterimin ne zaman dolu ya da ne zaman boş olduğunu o daha iyi biliyor.

-Pekala. Bir dahakine öyle yaparım.

-Öylesi daha doğru olur.

Bugün için hedefim geçen haftaki görüşmemizde sinirlendiğim kadar sinirlenmemekti. Kontrolü elimde tutmaya çalışacaktım. Bu yüzden de elimden geldiğince anlayışlı olmaya bakıyordum.

Bir önceki seanstan eve dönüşte aldığım notlara bakmak için önümdeki defterimi açıp okumaya başladım. Bu süre zarfında kısa bir sessizlik olmuştu. Gözümün kenarıyla bu sessizlik sırasında odamı incelediğini görebiliyordum. Kafasını kaldırıp tavana dahi baktıktan sonra bana döndü.

-Bugün beni sessizlikle mi terbiye etmeyi düşünüyorsun?

-Sizi terbiye etmek gibi bir amacım yok.

-O zaman neden sustun?

-Başlamadan önce notlarıma bir göz atmam lazım. Normalde bunu hastayla görüşmeden önce yaparım ama sen habersiz geldiğin için buna fırsatım olmadı.

Anlamış gibi kafasını salladı. Bende son bir kez yazdıklarıma göz attıktan sonra ona döndüm.

-Uykunuz ne durumda?

-Aynı?

-Son görüşmemizden beri hayatınızda herhangi bir değişiklik oldu mu?

-Bana siz bizli konuşmasan? Rahatsız edici bir hitap şekli.

Bugün ufak tefek şeyleri kafaya takıp onunla zıtlaşmayacaktım da.

-Son görüşmemizden beri hayatında bir değişiklik oldu mu?

-Hayır. Sadece çocuklar seninle bir daha ne zaman görüşebileceklerini merak ediyorlar.

-Çok tatlılar. Ama maalesef şu sıralar oldukça meşgulüm.

Kafası karışmış bir şekilde kaşlarını çattı.

-Çok mu tatlılar?

Onayladım.

-Benim yanımdan gittikten sonra onlarla takılmadın mı sen?

-Evet?

-Ve tatlı olduklarını mı düşünüyorsun? Aynı kişilerden mi bahsediyoruz?

GHOST/ BangchanWhere stories live. Discover now