ON YEDİNCİ BÖLÜM/AİT OLDUĞUM YER

719 48 34
                                    

Masallar vardı insanları umudun hep var olduğuna inandıran, onları her koşulda pozitif düşünmeye iyi hissettirmeye yardımcı olan. Ben, sonunun mutlu bitip bitmeyeceğini hatta biteceğini bile bilmediğim bir masal kitabını elime almış kendimi de baş karakter olarak içine atmış gibiydim. Hissettiğim bu şeylerin ne olduğunu, bu şekilde nereye gideceğimi bilmeden bakıyordum karşımda bana bakan bir çift okyanusa.

Derindi. Her baktığında okyanusun farklı bir noktasını görüyor gibiydim. Bazen boğuyor, bazen içine çekiyor bazen de yangından çıkmış ve içine atlamış gibi dindiriyordu acımı. Her baktığımda yaşadığım o farklı duyguları anlamlandırmaya çalışıyordum fakat nafile,
çünkü bu hissettiğim her neyse adını bilmiyor ve daha önce hissettiğim hiçbir şeyle kıyaslayamıyordum.

Boğulmak hoşuna gider miydi insanın? Ya da koca bir okyanusun yeri geldiğinde etrafında gördüğün alevler onca maviliğe rağmen canımı nasıl yakabilirdi? Bir okyanusta yangın çıkması ne denli mantıklıydı?

Yangın okyanusta mıydı yoksa okyanusa baktığı anda yanan kendisi miydi?

Hala ayıramıyordum gözlerimi gözlerinden. Kaybolmuş gibiydim ve bu kaybolma beni korkutmuyor aksine heyecanlandırıyordu. Delirmiş olmalıydım.

Sert bir şekilde yutkunarak hızla elimi parmaklarının arasından çektim. Bakışları hala bendeydi.

"Yatağıma kan bulaşsın istemiyorum." dedim sözlerini es geçerek ardından hızla sırtımı ona doğru dönüp yüzümü arkamda yanan şömineye çevirdim.

Şömineden yükselen ateşlere bakarken arkamda aldığı nefesini duydum.

Yataktan doğrulduğunu hareket ettiği için anladım fakat arkamı dönmek istemiyordum. Bir süre yanan şömine ateşini izledikten sonra dayanamayıp omzumun üstünden Aybars'a baktım.

Kolundaki sargıyı açmıştı. Tam tahmin ettiğim gibi dikiş atılmıştı koluna fakat dikişlerden birinin patladığı aşikardı çünkü kanıyordu kolu.

Hızla dirseğimden destek alarak doğrulup kanayan koluna baktım.

"Bu nasıl oldu? Durduk yere dikişin nasıl patladı?"

Cevap vermeden kana bulanmış sargı bezini şömineye doğru fırlatıp yerdeki küçük siyah çantaya doğru uzanmak isteyince hemen ondan önce çantayı alıp ona doğru uzattım.

Yüzüme bakmadan çantayı alıp fermuarını açtı. İçinden küçük bir batikon sargı bezi ve flaster çıkardı.

Sargı bezini paketinden açıp koluna doğru götürmek isteyince hızla parmaklarının arasından alıp sargı bezini bir köşeye bıraktım. Elime aldığım spanca biraz batikon döküp yarasına bastırdığımda yüzünü saliselik acı içinde buruşturup tekrar düz bir hal aldı. Canı yanıyordu fakat belli etmemeye çalışıyordu.

Dudaklarımı oraya doğru uzatıp üfledikten sonra diğer spançı alıp yaranın üstüne koydum sargı beziyle sarmaya başladım.

Bakışlarını üstümde hissediyordum.

"Bakacak başka bir nokta yok mu?" dedim son katı da döndükten sonra elimle tutmak için bastırırken.

"Tercih meselesi." dedi sessizce.

Bakışlarımı kaldırıp yüzüne baktım.

"Dikişlerin için doktora gitmen gerekiyor."

Kolunu parmaklarımın arasından çekti ve bir şey demeden üstündeki siyah çantayı yatağın yanına atıp kafasını yere düşen yatığı yerden aldıktan sonra yasladı ve cevap vermeden göz kapaklarını kapattı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 25, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

MAHKUM- KARANLIĞIN ARDINDA(+18)Where stories live. Discover now