33. KAYIP DÜŞLER

231 19 2
                                    







KENAN'DA BİR
SÜVEYDA

33. Bölüm: "KAYIP DÜŞLER"








Meçhul; bilinmeyen, bilinmedik gibi bir anlam taşıyordu üzerinde. Meçhul aşkımız, bilinmiyordu, bilinmezdi. Bu, Kenan ve benim için de geçerliydi. İkimiz de bu aşkın büyüklüğünden habersiz iki insandık. Ama o bana, ben ona aşık olduğumuzu kendi içimizde ayrı ayrı biliyorduk. Fakat ben onun bana olan aşkına güvenmiyordum, açıkçası inancım da yoktu. Aynı şekilde bu onun için de geçerliydi. Benim onu tam anlamıyla sevmediğimi düşünüyordu belki de, çünkü ben onun için tam olarak böyle düşünüyordum; bana olan aşkına inancım yoktu.

Bana karşı engelli olduğunu düşündüğüm kalbinin sevgisi zayıf gibiydi. Fakat benim aşkım tamdı. İhsan'a bile rağmen onu arzulamaktan geri durmamış, bir daha onunla beraber olmuştum; ona bir daha anne olamayacağımı söylemiştim. Büyük bir palavraydı. İyiydim ve yeniden anne olmam için hiçbir engel yoktu. Kenan'dan bir çocuğum daha olsun istiyordum. Efe ölmüştü, Ege'nin hiçbir anına şahit olmamıştım. Ama Kenan'dan bir kez daha hamile kalırsam o zaman kendim için mutlu bir hayata kapı açabilirdim. Kenan ondan hamile kaldığımı bilmeyecek ve ben yolun sonunda onu yine terk edecektim. Ege kime kalırdı bilmem ama Meyna ve hamile kalacağım çocukla Semiha gibi yalnız bir hayat yaşamak zorunda kalmayacaktım. Bunalıma girip kafayı yemeyecektim.

Ama içimdeki yokluk...

Güneş'in her batışında aşkımız ölüme gebeymiş gibi geliyordu; karanlık şehirleri esir alınca bizi de çaresizlik esir alıyormuş gibi olacaktı sanki.

En son Kenan'ın telefonunu göle atmış, sonra da yemek yemek için onunla beraber bir restorana gelmiştik.

Saat bire geliyordu ve biz yeni yeni kahvaltı yapıyorduk. Ağzımı tıka basa doldurmuş, bir yudum çay içtikten sonra ağzımdakileri yuttum ve çatalla tabakta bir tane kalmış salama uzandım. Ne tesadüftür ki Emir de benimle aynı anda salamı yemek istemiş, benim gibi çatalını salama saplamıştı. Centilmenlik yapıp salamı bırakmasını istiyordum ama o da aynı şeyi benden bekliyor olmalıydı ki öylece bana bakıyordu. Yanımda oturan Zeren durumu fark edip bıçakla salamı ortadan ikiye kesti. İkimizin çatalını başında birer küçük parça kalmıştı. "Hazal'la Umut'a söyleyeyim de size ders versin. Çocuk akıllarıyla size paylaşmayı çok güzel öğretirler."

Göz devirip salamı ağzıma attım. Emir de hâlâ Zeren'e tavırlı olduğu için yüzüne bakmadan, benim gibi salamı ağzına attı.

"Erkek dediğin azıcık centilmen olur," dedim sonra.

"Centilmenlik kime yaptığına bağlı," diye söyledi Emir. Sonra da çayını yudumladı. Tabii konuşurken yüzüme asla bakmıyor, kahvaltıyla ilgileniyormuş gibi görünüyordu. "Abisinden hamile kalmış, iki yıl sonra intikam için kardeşiyle evlenmek isteyen, sonra da kardeşi bırakıp abisiyle gizliden evlenmeye çalışan, yetmiyor, şehir dışına çıkıp başka bir adamla evlendiğini öğrenen ve son olarak da bütün bu kardeşlerin annelerini ifşa edip hepsinin ağzına sıçan kadına kimse centilmen olmaz." Yüzüme bakıp, "Değil mi yenge?" diye sordu. "Ya da vazgeçtim. Yengeç daha iyi. Hiç de sevmem."

Diğer yanımda oturan Kenan'a dönüp, "Ama bu bana çok pis laf sokmaya devam ediyor," diye söylendim. "Kardeşine söyle benimle uğraşmasın. Yoksa ona küfür ederim."

Kenan'dan önce Emir, "Küfür edermiş," diye ağız ucuyla söylendi ve ağıza zeytin aldı. "Senin ettiğin küfürden ne olur be? Et göreyim."

"Emir sus," diye uyardı Kenan. "Yemek yemeye geldik, sizin didişmenizi dinlemeye değil."

KENAN'DA BİR SÜVEYDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin