8. İSİMSİZ GÖLGELER

818 50 6
                                    





KENAN'DA BİR
SÜVEYDA

8. BÖLÜM: "İSİMSİZ GÖLGELER"






Müze olmuş bir aşk mı?

Asla!

Adı olsa olsa bir günde yıllanmış nefret olurdu ya da hat bilmez, sınır tanımaz bir arzu. Şımarık büyütülmenin cezası da buydu. Her şey elinin altındadır ama sen hep en büyüğünü istersin. Aç gözlü gibi daha fazlasına elini uzatırsın. Babamdan aldığım kötü bir alışkanlık vardı; gerçekleşmesi güç şeyler insan oğlunu hep zaaflarıyla sınamıştır. Babam da imkansız arzuları yüzünden İstanbul'a nam salmış bir adam ya. Kızının da ondan farkı yoktu. Kızı da Kenan'a nam salmak istediği için bu hallerdeydi.

Bana en son sorduğu soru, "Kenan'ın odasından mı çıkıyordun?" olmuştu.

"Hayır," dediğimde rahat olmaya çalıştım, vücudumun tamamını Kaya'ya döndürüp Kenan'ın odasını arkamda bıraktım. "Ama girmek üzereydim."

"Anlamadım," dedi daha kuşkulu bir sesle.

Şüphe çekmeden Kaya'ya doğru küçük adımlarla yürümeye başladım. "Şöyle ki; lavabodan çıkıp Günce'yle üst katı gezmeye başladığımızda ona bir telefon geldi, o da yanımdan uzaklaştı. Yanıma geleceğini söyledi ama evin içini dolaşırken sanırım onu kaybettim-"

"Telefonla konuşuyormuş," dedi. Kaşlarını hâlâ çatık, sesi hâlâ şüpheciydi. "Telefonu kapattığından seni bulamayıp aşağıya inmiş."

"İşte," gülümsemeye çalıştım. "Ev çok büyük ve güzel. Gözümü alamadım doğrusu."

Bir kez olsun beni baştan aşağıya inceledi. Sanırım ya düşüncelerinden uzaklaşıyordu ya da daha da şüpheleniyordu. "O odaya niye girmeye çalışıyordun."

Teslim olur gibi ellerimi kaldırdım. "Senin odan mı diye bacaktım ama kitliydi." Bu kadar dürüst ya da cesur olacağımı beklemiyormuş gibi tek kaşını kaldırdı. Ellerimi indirdiğimde, "Aşağıda çok sıkıldım," dedim. "Biraz dışarıya çıkalım mı? Bahçede dolaşırız."

Yüz ifadesini toparlamaya başladığında, "Olur," dedi tüm mesafesiyle. Sanırım beni odadan çıkarken görmemişti, belki de görmüştü... Aklından neler geçiyordu bilmiyordum ama eğer gördüyse konuşmak için uygun bir zaman bekliyor olmalıydı, görmediyse de hiç yaşanmamış gibi kapanacaktı.

Kendimi gülmeye zorlayarak onunla beraber yürümeye başladım. Merdivenden alt katın salonuna indiğimizde salondan gelen kuru bir gürültü vardı, salondakilerin görüş alanına girmeden dış kapıya doğru yürüdük.

"Az önce iyiydin?" diye sordum bir şey olmamış gibi. Bakışları bana döndü. "Şimdi neden böyle durgunsun? Bilmediğim bir şey mi var?"

Kaya dış kapının arkasındaki dolaptan şal aldığında bana döndü. "Bir şey olmadı. Sana öyle gelmiş olmalı." Elindeki şalın katlarını açıp sırtıma sardı, "Dışarısı soğuk," dedi normale dönerek. Gözleri gözlerime döndüğünde içimi küçük bir sıcaklık kapladı, düşünülmek hiç bu kadar güzel hissettirmemişti. Kenan bana montunu bil vermiyordu. "Bunu üzerine al."

Sadece olumlu anlamda başımı sallayıp şalın uçlarını tutarak göğsümde birleştirdim ve kollarımı birbirine bağladım. Kaya'nın açtığı dış kapıdan dışarıya çıkacağımız sırada Kaya, elini öne uzatıp önceliği bana verdi. Ondan önce dışarıya çıktım, o da hemen arkamdan çıkıp kapıyı kapatarak yanımda yerini aldı ve yan yana bahçeye doğru ilerledik.

KENAN'DA BİR SÜVEYDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin